Yeni doğan sağlıklı bebeklerin “ölümüne” ya da ölmek üzere olan bebeklerin ailelerinden daha fazla para almak için zorla "yaşatan" çete hakkında iddianame hazırlandı. Çete, İsimlerini yeni doğan bebeklerden alıyor. Bebek acil hastalarını anlaşmalı hastaneye sevk ettiriren cani çete sevk işlemini örgüte bağlı 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanları gerçekleştiriyor. Bebeklerin durumu, olduğundan daha ağır gösteriliyor ve yatışları sağlandıktan sonra  anlaşmalı hastanelerin sahipleri ve başhekimleri yardım ederek maddi çıkar sağlıyor. Örgüte mensup bir şirket sahibi, pek çok hastanedeki yenidoğan ünitesini, elemanlarını yerleştirmek suretiyle örgüte tahsis ediyor ve  bu sayede tedavi giderleri 3-4 kat artırılarak SGK'dan yüksek ücret tahsil ediliyor. 

Çete hakkında 494 sayfalık iddianame hazırlandı. Hazırlanan iddianamede 10 bebek “maktul” olarak yer aldı. Ölen bebeklerin ailelerinin ifadelerine de iddianamede yer verildi. Yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan çete hakkında iddianame hazırlandı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 10 bebek maktul olarak yer aldı. 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede 5 kişi ise müşteki olarak yer aldı. 

494 sayfalık iddianamenin detayları ortaya çıktı

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmanın ardından bebek ölümlerine neden olan ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan 494 sayfalık iddianamenin detaylarına ulaşıldı.

İddianamede, suç örgütünün bebeklerin sağlık durumlarını olduğundan daha kötü göstererek, onları uzun süre hastanelerde tutarak SGK üzerinden yüksek ücret tahsil ettikleri, bazı hasta yakınlarından fazladan para alınarak maddi çıkar elde edildiği ve karın çoğunluğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi şüphelilerle paylaşıldığı belirtildi.

Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde tedavi edilmesi gereken bebeklerin, uygun olmayan hastanelere yönlendirilmesi sonucu bazı bebeklerin enfeksiyon kaparak hayatını kaybettiği vurgulandı. Şüphelilerin esas amacının bebeklerin sağlığı yerine, maddi kazanç olduğu ifade edildi.

İddianamede, şüphelilerin yaptıkları bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı 3-4 katı artırdıkları kaydedildi.

Yenideoğan Çetesi Gh

Bebeklerin enfeksiyon kapıp ölümüne neden oldular

İddianamede, maktul bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı, bu şekilde bazı bebeklerin enfeksiyon kapmasına, bazılarının da ölümüne neden olunduğu aktarılarak, şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastaneden çıkarıp satarak maddi kazanç elde ettikleri vurgulandı.

Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu "yenidoğan suç örgütünün" çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı belirtilen iddianamede, sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hemşire yardımcılarıyla verildiği, bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı ifade edildi.

Hemşireler kendilerini doktor olarak tanıttı 

İddianamede, tıbbi yöntemlerden uzak tek düze, bebeklerin mevcut özel sağlık durumlarıyla bağdaşmayan uygulamalar gerçekleştirildiği, hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı ve doktor olarak müdahalede bulundukları aktarılarak, bazı şüphelilerin yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşirelerin usule aykırı epikriz raporları yazdığı anlatıldı.

Şüphelilerin incelenen dijital materyallerinde "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablonlar bulunduğu dile getirilen iddianamede, şüphelilerin çoğu zaman hastaların kan değerleri ve enfeksiyon olup olmadığı gibi hususlarda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmaksızın kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize ettikleri, raporların şablon olarak tek elden hastane dışındaki merkezden yazıldığı kaydedildi.

Soykırıma ortak olan çifte vatandaşlara hukuki yaptırım uygulanmayacak mı? Soykırıma ortak olan çifte vatandaşlara hukuki yaptırım uygulanmayacak mı?

Anne karnında bebeğe iğne yaptılar

Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen Hakan H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha Barış Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” dedi. 

Bebeğin ölüm haberini telefonda verdiler

Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen Hakan H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yeni doğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler” dedi. Kendilerine bebeğin 4 gün boyunca yoğun bakımda kalması gerektiğini söylediklerini anlatan Hakan H., “iki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Ben de apar topar yanımda olan kayınbiraderim ile hastaneye doğru yola çıktım. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi.

Hastanenin kendilerinden ambulans ücreti, serum, iğne, ilaç, refakatçi, yatış ve doğum sonrası yatış gibi ücret talep ettiklerini anlatan H., “Ancak ben herhangi bir ücret ödemedim. Bebeğimin ölümüyle ilgili herhangi bir ihmal varsa
ihmali olan kurum ve kişilerden şikayetçiyim” dedi. 

Ayrıca Şüphelilerin, anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın bebekleri aldıkları, hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar hastanede uzun sürelerde kalmasını sağladıkları anlatılan iddianamede, SGK'den yüksek miktarda ödeme alınmasını neden olarak kamu kurumunu zarar uğratan şüphelilerin aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri kaydedildi.

İşte olayda adı geçen o hastaneler

Şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu suç örgütünün,

Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi,

Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi,

Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi,

Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi,

Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi,

Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi,

Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi,

Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi,

Esenler Güney Hastanesi...

Silivri Kolan Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı ve söz konusu hastanelerden tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu aktarıldı.
 

Sağlık Bakanlığı açıkladı, 2 hastanenin faaliyetleri askıya alındı

Sağlık Bakanlığı'ndan 'Yenidoğan Çete'sine ilişkin yapılan açıklamada, "Sağlıkta illegalite ve kötü uygulamalara izin vermeyeceğiz. Sağlık Bakanlığımız tarafından söz konusu hastanelerin faaliyetleri hakkında başlatılan inceleme sonucu hukuki yaptırım süreçleri devreye alınmıştır" denildi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "İnsanlıktan nasibini almamış kişiler bunlar. Yanlış uygulamalara izin vermeyeceğiz. Her türlü cezayı, önlemi almaktayız" dedi. Öte yandan Yenidoğan Çetesi iddianamesinde adı geçen 2 hastanenin faaliyetleri askıya alındı.
 

"Mehtap çocuğu öldür"

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Örgüt elebaşısı şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.

Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur." dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.

Kan donduran konuşmalar yayınlandı

'Yenidoğan Çetesi'nin lideri ile örgüte mensup hemşire arasındaki mesajları yayınladı.
- "Ben gelinceye kadar ölmesin ha."

- "Sarıkaya'nın (bebeğin adı) fişini çekeceğim he gelmezseniz."

- "Haha dedemin fişi."

- "Tüh Halime'yi de bugün bekleyecektik bak."

- "Haha plana bak."

- "Haha kalk kız besleyeceğiz seni."

Resim

Öksürük şikayetiyle gitti, cenazesi çıktı

5 aylık bebeğini kaybeden Benedict N. ise tercüman eşliğinde verdiği ifadesinde kızını öksürük ve soğuk algınlığı şikayeti ile soruşturmaya konu olan hastanelerden birine götürdüğünü söyledi. Kızının hastaneye yatışının yapıldığını anlatan Benedict N., “Bir gece normal odada kaldıktan sonra kızımı yeni doğan yoğun bakıma aldılar. Kızım yoğun bakımda 3 gece kaldı. Sonrasında doktor bana, ‘Burası 1 aylık bebekler için bir yer. Sizin bebeğiniz burada kalırsa ölür. Başka hastaneye gidin’ dedi. Biz hastane bulamadık. Yoğun bakımdan sorumlu doktor bize bir hastane söyledi. Yoğun bakım ücretinin gecelik 7 bin lira olduğunu kızımın 2 hafta tedavi görmesi gerektiğini anlattı. Kabul ettik” dedi.

Kızını soruşturmaya konu olan başka bir hastaneye götürdüğünü anlatan Benedict N., “35 bin lira ödeme yaptım. Bana medikal bir çok şey aldırdılar. Sonrasında hastaneden çıktım. Ertesi gün beni arayarak hastaneye gitmem gerektiğini söylediler. Hastaneye gittiğimde doktor kızımın sabaha karşı öldüğünü söyledi. Bebeğim diğer hastanede 4 gün kaldı. Bu hastanede 1 gece kaldı. Sabah saatlerinde ölüsünü aldım” dedi.

Savcıyı makamında tehdit ettiler!

Hastane çetesi 12 bebeğin ölümüne neden olmuştu. Olayla ilgili korkunç bir ayrıntı ortaya çıktı. Çete üyesi savcıyı makamında parmak sallayarak tehdit etti.

Gazeteci Emrullah Erdinç'in gündeme getirdiği yenidoğan skandalında son dakika gelişmesi yaşandı.
İstanbul'da hastaneleri mesken tutan çetenin yenidoğan bebekleri gereksiz yere hastanelerde yatırdığı, çetenin bu yüzden 12 bebeğin ölümüne neden olduğu ortaya çıkmıştı.

Kendini İçişleri Bakanlığı müsteşarı olarak tanıtan çete üyesinin savcıyı makamında tehdit ettiği ortaya çıktı. Erdinç o anları sosyal medya hesabından paylaştı.

Erdinç şunları anlattı: Savcıyı makamında tehdit ettiler!

Milyarlık vurgun için bebeklerin hayatını hiçe sayan çete, soruşturmayı yürüten Savcı Bey'i de makamında tehdit etti. Savcı ise geri adım atmadı.

Kendini eski İçişleri Bakanlığı müsteşarı olarak tanıtan Mustafa Kemal Zengin'in aracı olarak gelip makamında parmak sallayarak söylediklerini kayıt altına aldı.

"Zombilere dönüştük, toplumsal yozlaşma bizi asit gibi eritti"

Sokak hayvanlarının cinayetine gösterdiğimiz tepkinin burada bebeklerin öldürüldüğü bir durumda 10 katını 100 katını göstermemiz gerekmiyor mu? Beni şaşırtan şey bu olayın 2 savcının çabasıyla ilerliyor olması. Biz artık duyarsız bir toplum haline gelmeye başladık. Zombilere dönüştük. Kimse buna tepki göstermek istemiyor. Çok yanlış yerlerde kaybolduk toplum olarak. Tartıştığımız yerler doğru yerler değil. Barajı yanlış yere kuruyoruz. Toplumsal yozlaşma bizi asit gibi eritti, çürüttü. Daha vicdansız insanlarız artık. Bebek cinayetlerine bile artık olur böyle vakalar diyerek bakıyoruz. 

"12 bebeğin ölümü 3. sayfa haberi olarak görülüyor"

Bir ülkede dengeler vardır bir de onları kontrol eden şeyler vardır. Biri medyadır, biri muhalefettir. Bu olayın üzerine gidilmesi lazım. Eğer bunları kaybedersek toplum bütün bu duyar damarlarını kaybetmiş olur. 12 bebeğin ölümünü gereksiz görüp 3. sayfa haberi olarak görüyorsan boşver gerisini konuşmaya gerek yok. Çözüm sürecidir bilmem nedir bunlar hikaye. Buna çok net bir şekilde tepki göstermek gerekiyor. Sadece ahlayarak ve vahlayarak değil. Muhalefet ne işe yarıyor?"