Bugün, 4 Nisan 2020 ve yıldönümü vesilesiyle bazı tarihî hadiselerden bahsedeceğim. İnsanların bu hadiseleri tekrar hatırlamasını ve tarihte yaşanan şeylerin bugüne gelen tesirini görmesini istiyorum.

Zülfikâr Ali Butto, 5 Nisan 1979’da idam edildi. Tanıkların ifadeleri çerçevesinde alınan bir karar neticesinde bu infaz gerçekleştirildi. Yalancı şahitliklerle ABD’ye İngiliz sömürgeciliğine ve İsrail’e ajanlık yapan hainler tarafından kurban edildi.

Zülfikâr Ali Butto’nun ailesiyle tanışma fırsatım oldu. Eşi Nusret Butto, İran kökenli güzel bir hanımdı. Hindistan’ın Mumbai şehrinde dünyaya gelmişti. Ailenin iki erkek ve bir kız çocuğu suikast neticesinde öldürüldü. Onların tümüyle Şam’da görüşmüştük. Enteresan insanlardı.

Halihazırda aşırı karışık ve dağınıklığın hâkim olduğu bir bölgeden bahsediyoruz. Hindistan, Pakistan ve Afganistan’ın yer aldığı bu bölgede çatışmalar hiç durmadı. Zülfikâr Ali Butto’nun ölümü yeni bir savaş döneminin de başlangıcı oldu. Tüm hadiselerin arka planında emperyalistlerin oyunları var. Amerikan halkının milyarlarca doları Amerikan emperyalizminin saldırganlıkları için bu bölgeye aktarıldı. Neticesinde ise binlerce insan canından oldu. İşte son 40 senedir yaşananların başlangıç tarihi Zülfikâr Ali Butto’nun infaz edildiği gündür. O tarihten sonra Pakistan, Hindistan ve özellikle Afganistan’da milyonlarla ifade edilecek rakamda insan hayatını kaybetti. Bu niçin gerekliydi?

İşte ABD’nin çöküşünün başlangıcı olan 11 Eylül saldırılarını da bu sert iklim doğurdu. 11 Eylül çok önemli bir tarih. İki uçak, canlarını feda ederek eylemi gerçekleştiren mücahidler tarafından Dünya Ticaret Merkezi’ni hedef aldı. Mevzumuz bu değil, mevzumuz 5 Nisan’ın çok ehemmiyetli bir tarih olması. 5 Nisan, uluslararası bir savaşın başlangıç tarihidir. O günden beri, bölge halklarının mazlum insanları kanlarının bedelini istiyor ve asla korkmuyorlar. Emperyalistler ise korkudan titriyor.
***
Tarihteki yolculuğumuza devam edelim. 6 Nisan 1947’de Baas Partisi’nin kuruluş tarihi. Baas Partisi Suriye’de hâlâ iktidarda, fakat mezhepçi grupların kontrolü altında. Baas Partisi, sömürgecilik, emperyalizm ve Siyonizm karşıtlığı bakımından müsbet bir partiydi. Bölgede hâlâ geçerli olan tartışmalardan birisi Arap halkının haysiyetinin nasıl korunacağıdır. Esasında bu bölgedeki karışıklığın nasıl sona ereceği sorusunun da cevabını ihtiva etmektedir. Bu bakımdan sadece Araplarla alâkalı değil, tüm bölge halklarıyla alâkalı bir sorundur. Çözümü ise her şeyi bir kenara bırakarak, bölgeyi dizayn eden gerçek düşman İngiliz-Amerikan emperyalizmi ve onların yerli işbirlikçileriyle hesaplaşmaktan geçmektedir.

Arap dünyası, Müslüman olarak bilinen münafıklarla dolu. Bunların bir kısmı Suudi Arabistan’da, bir kısmı diğer bölgelerde. Bunlar kendi halklarından ziyade sistemi destekleyen ve onun adına iş gören tipler.

Baas Partisi’nin kurulduğu tarih olan 6 Nisan, Arap halkının kurtuluşu adına bir çaba ortaya konması açısından ehemmiyetli bir tarihtir. Esasında Baas daha önce kurulmuş olmasına rağmen 6 Nisan resmî olarak faaliyet göstermeye başladığı tarihtir.
***
Son olarak Kolombiya’da devam eden karışıklıklarla alâkalı bir tarihe temas edeceğim. 9 Nisan 1948 ülke tarihi açısından önemli bir yere sahip. Liberal Parti’nin başkanı olan Jorge Eliécer Gaitán, 9 Nisan’da bir suikast ile öldürüldü. Babam onu son derece iyi tanırdı, 1930’ların sonunda onun öğrencisiydi.

Babam ve kardeşi Venezüella ordusu mensubuyken ayrıldılar ve Kolombiya’ya gittiler. Başkan adayı olan ve seçilmesine kesin gözüyle bakılan Gaitán’ı desteklediler. Kendisi çok fakir bir bölgenin insanı olarak iktidara gelen ilk kişi olacaktı; fakat o bir suikast neticesinde öldürüldü. Bu suikastta da Amerikan elçiliğinin manipülasyonu var. Washington’un, CIA’nın ve Amerikan elçiliğinin dahli tarihî olarak bilinen bir gerçektir. Kolombiya güvenlik güçleri Amerikalılar adına iş görüyordu.

Gaitán’ın ölümünün ardından niçin, nasıl ve kim tarafından öldürüldüğü çok tartışıldı. Gaitán’ı vuran kişi linç edilerek öldürüldü ve geride onun cesedinden başka hiç bir kanıt bırakılmadı. ABD, akıllıca bir operasyonla işi bitirdi. Bu bölgede de savaş, arkasında ABD’nin olduğu bu suikast neticesinde başlamış oldu.
***
1948’de ABD’nin başlattığı bu savaş hâlâ devam ediyor. Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına, insanların da çalışkanlığına mukabil zor durumda olan memleketim Venezüella koronavirüs salgını sebebiyle çok tehlikeli bir sürece girmiş bulunuyor. İki komşu ülkeden bahsediyoruz. Memleketim Venezüella kontrol altına alınmak isteniyor. Vatansever bir hükümet iş başında; fakat içeride Bogota’dan güç alan hainler var. Her gün binlerce insan kontamine oluyor, yüzlercesi ölüyor. Niçin?

Ayrıca Kolombiya’nın baş aktör olduğu kokain meselesi var. Resmî rakamlara göre dünya genelinde üretilen kokainin yüzde 90’ı ABD’ye gönderilmek üzere Kolombiya’da üretiliyor. ABD ordusu ise senelerdir Venezüella’ya karşı faaliyet gösteriyor. Bu vaziyetin başlangıç tarihi 9 Nisan 1948’dir. Gaitán, Amerikan emperyalizmi tarafından öldürülmüştür. Onun hakkında konuşmak ABD tarafından yasaklanmıştır.

Ben de bugün Amerikan emperyalizmi istediği için hapis tutuluyorum. Benim KGB için çalıştığımı iddia ediyorlar. Evet, Sovyetler Birliği ile ilişkilerim oldu; fakat asla Sovyetlere çalışmadım, onlar adına iş görmedim. Ben eski bir Stalinist Komünistim. Ben asla ajan değilim, benim ailemden birisi asla hain değil. Ben ailesinden devlet başkanı çıkmış bir insanım.

Ailemle gurur duyuyorum; babamla, amcamla, yakın bir zamanda vefat eden annemle, teyzemle... Benim mücadelem, bu insanlardan miras kaldı bana. Çok ağır şartlarda onlardan kuvvet aldım. Türk avukatlarım biliyor ki hiç bir kanıt ve tanık olmaksızın Fransa’da cezaevinde tutuluyorum, sırf Amerikan emperyalizmi istiyor diye.
***
4 Nisan 2020 tarihinde hâlâ cezaevinde bulunuyorum. Türk gönüldaşlarımla konuşuyorum ve Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ile de inşallah cennette buluşacağız. Ümid ediyorum ki, dünyada da barışın tekrar hâkim olduğu günleri göreceğiz. Irak, Suriye, Türkiye... Gerçek bir Müslüman ve lider olan Başkan Erdoğan bölgeye barışı getirecektir. I. Dünya savaşının bir mirası olarak bölgede devam eden karışıklık sona erecek ve bölünmüş devlet hakkını alacaktır. Farklı etnik kimliklerin, dillerin ve inanışların bir arada yaşadığı bir yapı oluşacaktır.
***
Koronavirüs sebebiyle çok zor şartlar altındayız. Her gün insanlar hayatını kaybediyor. ABD bundan ilk etkilenen ülkelerden birisi. Şu anda ABD çok zor bir durumda. Binlerce insan kontamine oldu, binlercesi hayatını kaybetti ve daha on binlercesinin ölmesi bekleniyor. Dünyadaki en zengin ülkelerden birisinden bahsediyoruz. İngiltere de aynı durumda. İngiltere’nin başında Türk asıllı bir başbakan var, kendisi kirli bir adam zira dedesi de Türklere ihanet etmişti. Hain ailenin hain çocuğu... O dahi virüse yakalandı. Zengin ülkelerin vaziyeti bu iken Afrika’dan gelen göçmenleri düşünün. Zira Fransa’da da bir çok insan virüse yakalandı.

2013’e ait bir not buldum. Karakas’ta yayınlanan önemli bir haftalık uluslararası gazeteden aldığım not. 2013’te koronavirüsten bahsediyor. Bu virüs sürekli mutasyon geçirerek uzun yıllar insanların hayatını tehdit edeceğe benziyor. Hükümet kısa vadeli uzun vadeli olarak buna göre planlamalar yapmalı.

ABD’nin, İtalya’nın, İspanya’nın içinde bulunduğu vaziyet düşünüldüğünde, virüsün aynı şekilde Afrika’nın, Latin Amerika’nın, Asya’nın fakir ülkelerinde yayılması hâlinde neler olur? Rusya ve Çin’in kontrol altına aldığı söylenen, yukarıda bahsettiğim ülkeleri ise kara kara düşündüren salgın milyonlarca masum insanın hayatına mal olabilir.

İnsanların tekrar dışarıya çıkıp hayatlarına devam edeceği günlerin gelmesi için dua ediyorum; Türkiye için dua ediyorum. Her şeye rağmen ümitvarım, çünkü biliyorum ki Allah’tan başka ilah yok ve o bizi muhafaza edecektir.

La ilahe illallah, Muhammedün resulullah!
 
04.04.2020
Tercüme: Faruk Hanedar


Baran Dergisi 691.Sayı