Kazakistan’da geçtiğimiz günlerde başlayan protestolar yayılırken şiddet olayları da görülmeye başladı. Türkiye’de genellikle protestoların gaz fiyatlarındaki artış sebebiyle yaşandığı yönünde haberler yapıldı. Bunun yanı sıra yer yer çatışmalara dönüşen hadiselerin ardında örgütlü bir yapının olduğu belirtilirken “Arkasında ABD mi yoksa Rusya mı var?” sorusu da sıklıkla tartışıldı. Kazakistan’da neler yaşandığını Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Kazak asıllı Prof. Dr. Abdulvahap Kara ile konuştuk.
Kazakistan’da neler oluyor? Hâdiselerle alâkalı çok net bilgiler yok, dolaşan bilgiler de şüpheli… Protestolar niçin başladı? Dışarıdan herhangi bir müdahale söz konusu mu?
Birkaç gündür olaylar sebebiyle endişeli ve uykusuz günler geçirdim. Ama bu mübarek Cuma günü güzel haberlerle uyandık. Ülkede bu sabah itibariyle olaylar kontrol altına alınmıştır. Kazak güvenlik kuvvetleri her yere hakim olmuş ve asayiş sağlanmıştır. Şimdi olaya katılan, halkın masum gösterilerini ülke çapına yayarak kaos yaratmaya çalışan örgütlü güçlerin mensupları ve diğer suçlular tespit edilmeye çalışılıyor. Tespit edilenler tutuklanıyor.
Olaylara gelirsek, gaz zammı ve hayat pahalılığından dolayı olaylar çıktı; bunu Türk basını da geniş bir şekilde yazdı… Fakat olaylar daha sonra çığırından çıktı. Olayların perde arkasında ne var, dış güçlerin müdahalesi var mı?.. Gelişen olaylar, bize hâdisenin masum bir talepten ibaret olmadığını, ayaklanmanın arkasında dış güçlerin var olduğunu gösteriyor. Çünkü olaylar esnasındaki sosyal medya paylaşımları bunu teyit ediyor. Barış içinde yapılmakta olan demokratik gösterilerin yakıp yıkma ve talan gibi vandalizme doğru kayması kasıtlı yönlendirmeler olduğuna işaret ediyor. Bunu yapan halktan insanlar değil. Bu da olayları provoke eden bir gücün olduğunu gösteriyor. Bu güçler hem dış, hem iç unsurlar. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev açıklamasında bu yer aldı. Bugün öğle saatlerinde televizyondan yaptığı konuşmada sadece Almatı’da 20 bin militanın saldırı yaptığını söyledi.
Sadece zamlarla mı alakalı başladı protestolar? Kıtlık, gıda temin edememe gibi problemler de var mı olayların perde arkasında?
Kazakistan’da o kadar bir kıtlık olduğunu sanmıyorum. Kısmen gıda kıtlığı olduysa, olaylar çıktıktan sonra marketlerin saldırıya uğraması ve kapanmasıyla oldu. Ancak gerçek şu; salgın dünya ekonomisini etkiledi, haliyle Kazakistan da bundan etkilendi. Dolayısıyla hayat pahalılaştı, birçok sorun ortaya çıktı. 60 tenge olan gaz fiyatı, birden 120 tengeye fırladı. Bu da belki dünyadaki gaz fiyatlarının yükselmesiyle alâkalıdır. Neticede halk sıkıntıda. Bu zam yüksek geliyor tabiî ki. Elbette birçok sıkıntı var ekonomik anlamda. Gaz fiyatı, bardağı taşıran son damla oldu. Halk sokaklarda indi, buna paralel olarak protestolar şehirlere yayıldı… Yâni burada herhangi bir kıtlık, açlık söz konusu değil. Evet, ekonomik sıkıntılar var ama kıtlık diyemeyiz buna.
Olayların arkasında dış güçler ve iç unsurlar var dediniz. Olayların arkasındaki dış güçler ile iç unsurlar nedir? Rusya da bunun içinde mi? Bunun hakikati nedir?
İç unsurlardan ne kast edildiği resmi açıklamalarda açık ifade edilmiyor. Ama gelişmelerden bunların bürokrasi, devlet kurumları ve hatta hükümette yer almış kişileri içeren, resmi görevlileri de kapsayan unsurlar şeklinde yorumlayabiliriz. Şu anda Kazakistan’da internet bağlantısı kesik, sağlıklı bilgi alınamıyor. Bilgi kirliliği de çok. O yüzden şu anda kesin bir söylemek mümkün değil.
Dış güçlerin de kim olduğu yönünde resmi açıklama yok. Ancak yerli ve yabancı basında ileri sürülen iddialara göre, birincisi, Soros gibi ABD’ye bağlı teşkilatların Kazakistan’a müdahil olmak istemesi; çünkü Kazakistan, Çin’in Kuşak Yol Projesi’ne dahil, kilit bir rolde. Bu projeyi akamete uğratmak amacıyla ABD’nin olaylardan çıkarı olduğu ifade ediliyor.
İkinci iddia da Rusya… Rusya niçin Kazakistan’da nüfuzunu arttırmak istiyor olabilir; Çünkü Kazakistan bağımsızlığını kazanmasından itibaren Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerini geliştirmeye özen gösterdi. Türk Devletler Teşkilâtı kurulmasında önemli rol oynadı ve bu teşkilatın önemli üyesi. Rusya bundan rahatsızlık duymuş olabilir. Hatta Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü barış gücünün Kazakistan’a çağrılmasını buna bağlayanlar da var. Ama bugün ortaya çıkan gelişmeler bu görüşle bağdaşmıyor. Çünkü, Kazakistan’daki olayların büyüyerek ülkeyi kaplamasında iç unsurların da yer alması olayın boyutlarını değiştiriyor.
Çünkü, bu iç unsurlar bürokrasi, hükümet ve devlet kurumlarının yöneticilerini kapsadığı yönünde bilgiler var. O zaman olayların bastırılmasında ordu içinde bu unsurların olma ihtimaline karşı Tokayev’in KGAÖ Barış Gücü’nü ivedilikle devreye sokmuş olabilir. Başlangıçta 3600 civarında asker gelmesi planlanırken 6 Ocak’ta Kazakistan’a 300 civarında bir asker geldiği söyleniyor. Bunlar da olayları bastırmak için değil stratejik öneme sahip devlet binalarını korumak için geldiler. Ayrıca Cumhurbaşkanı Tokayev barış gücünün görev süresinin sınırlı olduğunu da dün ifade etti.
Barış gücü askerinin 300 civarında kalması da Kazak halkının sağduyulu olmasından kaynaklandı. Kazak halkı Orta Asya’nın en eğitimli topluluklarından birisidir. Ve halkın haklı taleplerle başlattığı protestoların örgütlü güçler tarafından başka cihete çekilmekte olduğunu fark ettiler. 5 Ocak günü öğleden itibaren göstericiler ve aydınlar uyarılara başladılar. Özellikle sosyal medya paylaşımlarında, “provokasyonlara dikkat edelim, yakıp, yıkma, yağma demokratik hak değildir, bu tip oyunlara gelmeyelim” şeklinde ifadeler kullandılar. TV’lerde de bu minvalde yayınlar yapıldı. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev de bu yönde mesajlar verdi. Halkın sakinleşmeye çağırdı.
Bunlar etkisini gösterdi ve 6 Ocak sabahı itibariyle birçok şehirde durum sakinleşmeye başladı. Almatı bölgesinde bazı bölgelerde tek tük çatışmalar vardı. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü Barış Gücü henüz Kazakistan’a gelmeden, olaylar azalmıştı. Bu da iyi bir gelişmeydi. Çünkü, olayların büyümesi çok fazla barış gücüne ihtiyaç doğurması, ülkenin güvenlik açığı olduğu algısına yol açabilirdi. Böylece halkın sağduyulu davranması ve Cumhurbaşkanı Tokayev’in mesajları Kazakistan’da oynanmak istenen oyunu bozmuş oldu.
Bu arada dün Türk Devletleri Teşkilatı dönem başkanı olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan, Özbekistan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanlarının Kazakistan Cumhurbaşkanı’na destek mesajı vermesi çok önemli bir gelişmeydi. Bu destek mesajı tüm dünyaya Kazakistan’ın yalnız olmadığını gösteriyordu. Nitekim Cumhurbaşkanı Tokayev bugünkü konuşmasında Türkiye ve Özbekistan gibi Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkelere destekleri için teşekkür etti.
Çin’in burada bir rolü var mı?
Bu Çin’in politikalarına bence uygun değil, çünkü bir ülkeye müdahale etmek istediğinde, daha çok ekonomik araçları kullanıyor. Bunun için önce bir ülkeyi borçlandırıyor, daha sonra bu borçlara dayanarak kendi politikaları doğrultusunda yönlendirme çabasına giriyor. Bu sebeple, Çin bu tip güç gösterisine pek girmiyor. Bu sebeple, Çin’in Kazakistan’daki olaylarda bir parmağı olduğunu sanmıyorum.
Peki, Kazakistan yönetiminin Rusya’dan destek istemesini nasıl yorumluyorsunuz?
Bir yanlış anlaşılma da bu hususta yaşanıyor. Kazakistan, Rusya’nın kendisinden değil, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden yardım istiyor. Örgütte sadece Rusya değil, Kazakistan, Belarus, Kırgızistan, Tacikistan, Ermenistan da var. NATO benzeri bir örgüt. Buna Kolektif Güvenlik Antlaşması deniliyor. Kazakistan da örgütü yardıma çağırdı. Ancak bu örgütte Rusya’nın ağırlığı olduğu bir gerçektir. Bu Kazakistan milli ordusu varken, olayların bastırılması için KGAÖ’ten yardım istenmesinin temel sebebi resmi makamlarca açıklanmadı. Bu konudaki yorumumuzu yukarıda ifade ettik.
Bir de FETÖ’nün tasfiye edilmesinde Kazakistan’ın Türkiye’nin uyarılarını dikkate almadığı, bu sebeple ABD’nin de burada rahatlıkla at koşturabildiği yönünde yorumlar var. Bunlara ne dersiniz?
Cumhurbaşkanın iç unsurların olaylarda yer olduğu ifadesi FETÖ ve İŞİD benzeri bir örgütlerin mevcudiyetini teyit etmektedir. Ancak, Kazakistan’ın Türkiye’nin FETÖ uyarılarını dikkate almadığı doğru değil, ancak belki daha ciddi önlemler almadığı söylenebilir. Çünkü, Kazakistan ülkedeki tüm okullardaki Türk vatandaşı FETÖ öğretmenlerini yurt dışı etti. Türkiye’den gelen öğretmenlerden kimse kalmadı. Ancak, onların okullarda eğittikleri Kazak gençlerinin FETÖ ile gizli bağlantıları olabilir. Ancak, adı üstünde bunlar gizli bağlantılar, dolayısıyla ne kadar etkinler bu konuda benim bir yorum yapmam mümkün değil.
Olayları bastırıp ülkede kontrolü sağlamış Kazakistan şu anda olaya katılan, yönlendiren ve bir şekilde olayları kaosa yönlendiren suçluları araştırıyor ve tespit edip tutukluyor. Bu soruşturmalar neticesinde olaylardaki FETÖ ve diğer örgütlerin boyutları net bir biçimde ortaya çıkacaktır.
Teşekkür ederiz vakit ayırdığınız için.
Kolay gelsin