İsrail'i çevreleyen Arap ülkeleri İsrail'in zırhı olmuş vaziyette. Ona hizmet ediyorlar. Bu yüzden sinek uçmuyor oraya, yardım bile gitmiyor.
Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı Operasyonu için neler söylemek istersiniz?
7 Ekim'deki operasyon, Hamas'ın haklı operasyonuydu. Gazze dünyanın en mazlum bölgesi. Çok küçük bir toprak parçasında 2-2,5 milyon civarında bir insan yaşıyor. Her taraftan abluka altında. Bir de ‘Mısır belgesi’ diye bir durum var. Bunlar dünyanın hiçbir yerine çıkamıyorlar. Mesela Batı Şeria nispeten rahat. Ürdün üzerinden dünyayla kavuşabiliyor, dünyayla bütünleşebiliyorlar. Fakat Gazze için öyle bir şey yok. Gazze denizle, gökyüzüyle ve İsrail sınırlarıyla kapalı bir yer. İnsanlar ömür boyu orada. Hemen ötelerindeki Mescid-i Aksa'ya bile ömür boyu gidemiyorlar. 2005'te Şaron döneminde burada, anlaşmasızlık çıktı. Anlaşmayla çıkabilirdi. Oraya bir sıfat tanıyarak veya bir konum atfederek çözülebilirdi. Ama öyle olmadı. Şaron ezmek istedi. Onlar da İsrail Gazze’den çıktığından dolayı daha rahat bir şekilde, kendi imkanlarıyla, -el yapımı diyelim-, silahlar edinmeye başladılar. İsrail onların silahlarından endişe etmeye başladı. Onlar da hürriyetlerini geri almak istiyorlar. Bu sadece toprak meselesi değil, şahsi hürriyet için de mücadele ediliyor. Şahsi hürriyetleri yok insanların. Denildiği gibi bir nevi hapishanede yaşıyorlar. Dolayısıyla İsrail ne bekliyordu ki? Hamas'ın yaptığı az bile. Yani imkanları olmadığı için bu kadarını yaptı. Ama sadece İsrail değil bütün dünya hak ediyor böylesi bir saldırıyı hak ediyor. Keşke Hamas onun arkasındaki güçleri de vurabilse.
Bu operasyon, İsrail'in güçsüzlüğünü de gösterdi mi? Yani İsrail'in içindeki karışıklıklar da bu operasyona müsait miydi?
İsrail 1973 yılından beri itibaren -o zaman Mısır'la savaştılar- sürekli olarak geri giden bir ülke. Yani şöyle söyleyebiliriz, 5 defa Gazze ile savaştılar. Beşinde de amaçları Hamas'ı buradan göndermekti. Fakat başaramadılar. Yani 2008, 2009, 2012, 2014, 2021 ve en son 2023. Bütün bu safhalarda, bu tarihlerde Hamas'la savaştılar. Bu defa daha yoğun. Yani 2009'dan 3 kat, 4 kat daha yoğun silah kullandılar. Fakat sonuç itibariyle Gazze halkı ölse de yurdunu terk etmek istemiyor. Nereye gidecek? Bir açık kapı yok. Yani Arap ülkeleri ihanetin ortağı olmuş, İsrail'in uşağı olmuş vaziyette. Hamas gibi küçük bir örgütü hedef alan, kuşatan bir dünya, tamamen İsrail'in uşaklığına soyunmuş demektir. Netanyahu'nun cümlelerine, kurduğu ifadelere baktığınız zaman, bu adamların hiçbir şey olmayan salaklar zümresi olduğu belli oluyor. Başka bir şey değil. Kur'an-ı Kerim'de anlamayan, çatlak, akıl etmeyen bir topluluk diyor. Dolayısıyla bu adamlar çatlak. Başka bir şey değil. Ve bunlar böyle kötekten anlıyorlar.
Böylesi çatlak bir güruha karşı Türkiye’nin, Arap ülkelerinin durgunluğunu neye yormamız lazım?
Hadisi şerifte dünyayı sevmek, ölümden nefret etmek diye bir ifade var. Dolayısıyla şimdi İsrail'in gerisinde, yani Gazze'nin dışında herkes bir şekilde rahatında, ilişkilerinin bozulmamasında, para akışının kesilmemesinde, statü ve dünyalık peşinde. Sadece Filistin bunun dışında. Gazze tamamen mustazaflar kitlesini oluşturuyor. Dolayısıyla savaş azmini de oradan alıyor. Öbürlerinin savaş azmi yok çünkü kaybedecekleri dünyevilikleri var. Karşılarında Amerika var. Amerika geliyor, hemen arayı düzeltmeye çalışıyor. Blinken niye Orta Doğu'da ülke ülke dolaşıyor? Yani İsrail'in etrafındaki halkaları muhafaza etmeye çalışıyor, tahkim etmeye çalışıyor. Başka bir anlamı yok. Kısacası Müslümanların bu katliama seyirci kalmalarının temel sebebi dünyayı ahirete tercih etmeleri.
Aylık Baran olarak Mısır'dan refah kapısı, Ürdün'den ise Lut Gölü'nün güneyinden ve denizden Gazze'ye doğru başlatılacak sivil bir yürüyüş, havadan ve karadan yapılan saldırıları sona erdirebilir demiştik. Siz bu meseleye nasıl bakıyorsunuz?
Geçenlerde konferansımda bir arkadaş söyledi. “Biz” dedi “geçmişte Afganistan'a gidiyorduk cihat için. Pakistan, İran üzerinden yol buluyorduk. Rusya ile çevreli olduğu halde Çeçenistan'a yol buluyorduk. Ondan sonra Bosna'ya yol buluyorduk. Avrupa'nın merkezinde her yere yol buluyorduk. Ama Gazze’ye yol bulamıyoruz. Çünkü Arap rejimleri İsrail'in zırhı, geçirmez zırhı.” Şimdi tüm Arap devletleri kendi hesabında. Hiçbir yerden sinek uçurtmuyorlar. Suriye, Lübnan, sonra Ürdün. Evet, Ürdün Batı Şeria ile sınır ama hem Batı Şeria, Ramallah yönetimi, yani Mahmud Abbas, İsrail'le iş birliği içinde. Ama ona rağmen orada, Cenin bölgesinde, Tulkarem'de, Nablus'ta ferdi mücadele oluyor İsrail'e karşı. Ama oradaki Ramallah yönetimi İsrail'le iş birliği halinde. Ayrıca Ürdün Amerika’nın ağzına bakıyor. Ürdün üzerinden insan seli akıtmak mümkün. Hatta Iraklılar “biz Ürdün üzerinden gidelim, İsrail sınırına baskın yapalım” dediler. Ama ne onlar bu işte ciddi ne de Ürdün yönetimi izin verir. Kendi halkına da izin vermiyor. Kendi halkı yüzde 65 Filistin asıllı. Dolayısıyla onlar da bu meseleyle birebir ilgililer. Ve sınıra insan seli yığmak istiyorlar ama Ürdün yönetimi buna razı değil. Dolayısıyla bunlar zamanla İsrail lehine ayartılmış rejimler. Mısır rejimi Camp David’den, hatta öncesinden beri Mısır rejimi en acımasız rejimlerden bir tanesi. İsrailli'ye acır ama Filistinli’ye acımaz, özellikle Gazze'ye. İsrail'i çevreleyen Arap ülkeleri İsrail'in zırhı olmuş vaziyette. Ona hizmet ediyorlar. Bu yüzden sinek uçmuyor oraya, yardım bile gitmiyor.
Bu soykırımın sonu nereye varır?
Allah'ın inayetiyle, yardımıyla 3-5 yıla kadar İsrail’in sonu gelecektir. İsraililer de aynı kanaatte. Bu zulümle abad olunmaz. İsrail artık sonunu yaşıyor. Kendi içinde de uyumlu değil zaten. Yani laiklerle dinci kesimler vesaire kafayı yemişler. Laikler rahatlarına bakıyorlar, dini kesimler ise kafayı yemiş. Dolayısıyla düşmanlık peşinde koşuyorlar. Ama İslam dünyasına kafa tutmaları ilelebet mümkün değil.
Teşekkür ederim
Ben teşekkür ederim.
Aylık Baran Dergisi 21. Sayı Kasım 2023