Peren Birsaygılı Mut: 7 Ekim’den sonra şimdiye kadar hiç olmadığı kadar kan kaybettiler. Ve daha da zayıflamaları için bizlerin düşmanımızı ve propaganda yöntemlerini iyi tanıyarak mücadele etmemiz gerekiyor. Örneğin akademide antisemitizm kavramının geçersizliğine dair çalışmalar yapılması elzem.
Peren Birsaygılı Mut kimdir?
İzmir doğumlu. Belgesel metin yazarı. Ortadoğu, özelde Filistin direniş edebiyatıyla ilgili çalışmaları var. "Suriye edebiyatının tanıtımına sağladığı katkı ve Suriye halkının davasına olan adil bakış açısı" nedeniyle Global Justice Organization tarafından Nizar Kabbani Nişanı'yla ödüllendirildi. 2023 Türkiye Yazarlar Birliği özel ödülü'nün de sahibidir. Kitapları: Zeytin Ağaçlarının Arasında: Filistin Direniş Edebiyatından Portreler (2018), Kalem ve Tüfek Büyük Filistin İsyanı'ndan Portreler, 1936-1939 (2022).
"İzzeddin el Kassam; Suriye'den Filistin'e Bir Direniş Hikâyesi" isimli eseriniz çıktı. Kısaca eserin çıkış amacı ve serüveninden bahsedebilir misiniz?
2009 senesinden bu yana Filistin üzerine çalışıyorum. Ve çalışma alanım, İngiliz mandası döneminden bu yana Filistin edebiyatı aslında. Ancak hepimizin bildiği gibi edebiyatı, Filistin’de yaşanan direnişten ayrı düşünemeyiz. Tam aksine Filistinli yazar ve şairler, daima Filistin halkının Siyonizm’e ve emperyalizme karşı olan onurlu davasına önderlik etmişler ve Filistin’de yaşananlara dair eserler kaleme almışlardır. Şehit İzzeddin el Kassam ise bir yazar ya da şair olmasa da, Filistin direnişinin ilk önderlerinden olması nedeniyle çok büyük bir öneme sahiptir ve pek çok yazar, şaire ilham kaynağı olmuştur. Ve Şehit Kassam’ı tanımadan Filistin’de yaşananları da tam anlamıyla idrak edemeyiz esasında. Onun hayat hikâyesini ve mücadelesini bilmeden, bugün yaşananları da layıkıyla anlayamayız. O nedenle Şehit İzzeddin el Kassam hakkında çalışmak istedim. Yaklaşık 4 seneden bu yana çalışıyordum ve epey yol kat etmiştim ki, El Aksa İntifadası başladı. Ardından Ramazan-ı Şerif geldi. Ramazan ayında bitirmeye dair kendime söz vermiştim. Yüce Allah’a işimi zorlaştırmaması, kolaylaştırması için dua ettim. Ve her akşam, iftardan sahura değin son okuma yaptım. Ramazan ayının bereketi ve maneviyatı bambaşka oluyor, hepimizin bildiği gibi. Böylece kitabı tamamen bitirmeye muvaffak olabildim, elhamdülillah.
İzzettin El Kassam'ın hayatını ve Filistin'deki mücadelesini kısaca anlatabilir misiniz?
İzzeddin Kassam’ı tarif ederken söyleyebileceğimiz çok şey var. Ancak birkaç cümle bile kâfi aslında. Şehit Kassam, müminlere karşı yumuşak gönüllü, dost, kardeş, ağabey, evlat; kâfirlere karşı ise çok onurlu, başı dik, mücadeleci ve müsamahasız bir Müslüman.
Suriye’ye bağlı Cebele kasabasında doğduktan sonra dönemin en önemli ilim yuvası Ezher’de eğitim görüyor. Trablusgarp’ın İtalyanlar tarafından işgal edilmesiyle Osmanlı’ya destek olmak için gönüllü birlikler topluyor ve ardından çıkan 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunda garnizon imamı olarak görev alıyor. 1.Dünya Savaşı’nın ardından doğduğu toprakların Fransızlar tarafından işgal edilmesiyle, önce Fransızlara karşı direnişi başlatıyor, ardından da Filistin’de İngilizlere ve Siyonist’lere karşı savaşıyor. Ve tüm teslim ol çağrılarını ve kendisine sunulan edilen para ve makam tekliflerini reddederek, son kurşununa karşı savaşarak şehit oluyor.
Genç yaşta sömürgeciliğe karşı bir aksiyon sergilemesi ve daha sonra savaşlarda cihad çağrısında bulunması, vaazlar vermesi, çevresine de mücahitleri toplaması vs. Bugün Filistin’deki direnişin İslâmî kimliği oluşmasındaki rolü nedir?
Ülkemizde Filistin direnişi hakkında yanlış bilinen şeylerden birisi de, bu direnişin esasında sol tandanslı olduğu ve Müslümanların sonradan dâhil olduğudur. Tam aksine Filistin direnişi en başından itibaren İslâmî bir kimliğe sahiptir. İngiliz mandası ve Siyonist göçünün ilk dönemlerinden itibaren bu böyledir. Filistin’de direniş camilerde başlamıştır. Ve bu kimliğin oluşumunda en büyük rol şehit Kassam’a aittir. Yoksul Filistin halkının işgalcilere karşı yükselecek öfkesinin ilk tohumları, İzzeddin el Kassam’ın vaizlik ettiği İstiklal Camii’nde başlar ve diğer camilere yayılır.
Müslümanları, İngiliz mandasına ve Siyonist tehlikeye karşı uyarmak için verdiği vaazlar esnasında, dinleyenlerin yüreklerine büyük bir cihad inancı yerleştirir kısa sürede. İngilizler, o zamana kadar Müslümanların camideki ibadetlerine müdahale etmek istememişlerdi zira bunun büyük bir tepkiye neden olacağını biliyorlardı. Ayrıca insanların bir araya gelerek namaz kılmasının, kendileri için bir tehdit oluşturacağını düşünmüyorlardı. Müslümanların günde beş vakit yaptığı (haşa) basit bir âdetti bu sonuçta. Öyle düşünürler. Ancak İzzeddin el Kassam’ın her vaazında mutlaka bir ya da iki cihad ayeti okuması karşısında öfkeden deliye dönerler. Ve Müslümanları esaret altına almanın sandıkları kadar kolay olmadığını anlarlar.
Şehit Kassam, kısa sürede her biri birbirinden bağımsız hareket eden ve beşer mücahitten oluşan 12 birlik oluşturur ve hücre tipi baskınlara başlarlar. Bunların büyük çoğunluğu eğitim almamış, fakir ve okuma yazma bilmeyen kimselerdir ancak Şehit Kassam’la tanıştıktan sonra okuma yazma öğrenmeye başlarlar. Zira İzzeddin el Kassam, mücahitlerin hepsinden yanlarında birer küçük Kur’an taşımalarını ister ve cihad ayetlerinin tamamını ezberlemelerini söyler. Bir ellerinde silah, diğer ellerinde Kuran-ı Kerim ile savaşmaya ant içerler. Şehit Kassam onların hem askeri hem de manevi rehberidir. En önem verdiği şeylerden birisi de beden terbiyesiymiş. Hayfa, Karmel Dağı eteklerinde atış eğitimi yaptıkları zamanlarda, mücahitlerin ayakkabılarını çıkarttırıyor ve eğitime çıplak ayakla devam ediyorlarmış. En soğuk havalarda bile devam ediyormuş bu kural, hatta soğuğa rağmen açık havada uyuyorlarmış. Açlık ve susuzluğa karşı daha güçlü olmak için yanlarında yiyecek ve su taşımıyorlar, uzun saatler boyunca oruç tutuyorlarmış.
Kassam Osmanlı ordusunda savaşıyor mu?
Evet, tabiî I. Dünya Savaşı esnasında Osmanlı ordusunda garnizon imamı olarak görev alıyor. Savaş esnasında çok önemli bir konuma sahip olan Şam’ın güneyindeki El-Kisve Garnizonu’na gönderiliyor. İbn Battuta, seyahatnamesinde burayı Şam’dan Hac seyahatine çıkanların ilk durağı olarak tarif eder. Şam’ın 13 km güneyinde yer alan bu belde, ünlü İbn Teymiyye’nin de yaşadığı ve vefat ettiği şehirdir aynı zamanda.
Ulema, savaşta genelde idari görevlerde yer alırlar, cephede ön saflarda bulunmazlarmış ancak İzzeddin el Kassam, aktif olarak cephede görev almak istediğini söylüyor bu nedenle de garnizon imamlığı görevine getiriliyor.
Çizim: Esma İnci
Her şehidin hayatına baktığımızda insanların hayret edeceği çok güzel özellikleri oluyor. Kassam’ı Kassam yapan, onu şehitliğe layık kılan özellikleri nelerdi?
Şehit Kassam, henüz çok küçük yaşlardan itibaren çok güçlü bir imana sahip. Ve daima kendinden önce diğer Müslüman kardeşlerini düşünmüş, Müslümanların bağımsızlığı ve haysiyeti uğruna gözünü kırpmadan defalarca canını tehlikeye atmış. İnancı söz konusu olduğunda en ufak bir korku belirtisi dahi göstermiyor.
El Kassam ne gibi bir miras bıraktı Müslümanlara ve bizim buradan çıkaracak dersimiz nedir?
İzzeddin el Kassam’ın hayatının özellikle gençlerimiz tarafından iyi bilinmesinin önemi öylesine büyük ki. Bize bıraktığı en büyük miras şahsiyetli ve şuurlu Müslüman nesiller yetişmesine biraz olsun katkı sağlayabilmek adına elimizden ne geliyorsa yapmak için sonuna kadar mücadele etmemiz.
Yahudilerin 7 Ekim’den sonraki durumu hususunda neler söylemek istersiniz. Holokost yahut antisemitizm argümanının arkasına saklanmaya devam edebilirler mi?
Siyonistler antisemitizm argümanının ardına saklanmayı asla bırakmazlar. Ancak inşallah Siyonizm’in çöktüğünü gördüğümüz zaman bu argümanın da ortadan kalktığını görebiliriz. Zira bu onların özellikle Batı kamuoyundaki en güçlü silahlarından birisi. Ancak 7 Ekim’den sonra şimdiye kadar hiç olmadığı kadar kan kaybettiler. Ve daha da zayıflamaları için bizlerin düşmanımızı ve propaganda yöntemlerini iyi tanıyarak mücadele etmemiz gerekiyor. Örneğin akademide antisemitizm kavramının geçersizliğine dair çalışmalar yapılması öyle elzem ki şu anda.
Filistin’deki hadiseler Batı dünyasında büyük bir hareketliliğe büyük bir uyanışa sebep oldu. Bu uyanış Batı dünyası için ne ifade ediyor?
Filistin’deki soykırım, Siyonizm destekçisi Batılı devletlerin kendi toplumlarıyla aralarındaki mesafenin açılmasını sağladı. Yani Amerika’da, Fransa’da ya da Almanya’da gördüğümüz gibi devletler başka davranıyor, halklar ise büyük oranda tamamen başka bir duygu içerisinde. Ancak bu uyanışın istikrarlı bir hal alması ve Filistin davasına katkı sağlaması için mutlaka Müslümanların rehberliğine ihtiyaç duyuluyor. Esasında Batı’daki gösterilerin düzenleyicileri arasında çok sayıda Müslüman var. Amerika’da örneğin. Zaten meydanlarda gördüğümüz o Amerikalıların en az yarısı hatta daha da fazlası Amerika’da yaşayan Müslümanlar. Allah dünyanın bütün vicdanlı insanlarından razı olsun elbette ancak Batılı insanın Filistin konusundaki uyanışını ve verdiği tepkileri överken, Müslümanları da asla yermemek ve küçümsememek gerekir.
Aylık Baran Dergisi 29. Sayı, Temmuz 2024