İlk olarak kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Mehmed Arif. Makedonya’nın başşehri Üsküp’te doğdum. Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesi Ekonomi Fakültesi Finans Yönetimi Bölümünde lisans eğitimini tamamladım.
Hâlihazırda Kalkandelen Devlet Üniversitesi Şarkiyat Bölümü Türk Dili ve Edebiyatı alanında yüksek lisans yapmaktayım. Köprü Derneği Başkanvekilliği ve Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATÜSİTEB) Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini yürütmekteyim.
Köprü Dergisi editörlüğü yanı sıra kitap editörlüğü ve mütercimlik yapmaktayım. Üsküp merkezli Balkanlara yönelik Türkçe haberler sunan TİMEBALKAN Haber Sitesinde uzun yılldar görev aldım. 2017 yılında YTB’nin desteğiyle “Divanını Yakan Şair” isimli ilk şiir kitabımı yayınlandım. 2019 yılında MATÜSİTEB tarafından ilk defa düzenlenen Yücel Ödülleri Töreninde – “Yılın Edebiyatçısı Ödülü”nü kazandım. Aynı yıl Kuzey Makedonya Uluslararası Maarif Okulları tarafından “Türkçeye Değer Katan Genç Yazar” ödülüne layık görüldüm. Köprü Derneği bünyesinde dava arkadaşlarımızla birlikte Üsküp’te milli ve manevi değerlerimizi gençlerimize aktarabilmek adına eğitim, kültür, sanat ve yayın faaliyetleri icra etmekteyiz.
Türkiye 28 Mayıs’ta, bir tarafta Batılıların ve Batıcıların desteklediği CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu, diğer tarafta ise mazlum coğrafya ve Müslüman Anadolu’nun desteklediği Recep Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu seçimde Erdoğan ile yola devam etme kararını beyan etti. Merak ediyoruz, Balkanlar’da seçim süreci nasıl görüldü? Erdoğan’ın zaferine nasıl tepki verildi?
Anadolu ile beraber Rumeli de kararını verdi. Bu coğrafyadaki tüm Müslümanlar kahir ekseriyetle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklediler. Oy hakkı olanlar oyunu kullandılar, oy hakkı olmayanlar sabah akşam Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanması için dua ettiler. Balkanlardaki gayrimüslim halklar da Erdoğan’a sempati ile bakıyorlar. Ülkesi için yaptıklarını takdir ediyorlar. Türkiye’nin ikinci yüzyılına giriş yaptığı bu seçimlerin çok önemli olduğu dünya kamuoyunun ilgisi üzerinden de görülmekte. Ben şahsen bu seçimleri bir bağımsızlık, bir istiklal mücadelesi olarak okudum. Tabiî ki yerli ve milli bir muhalefet her ülkenin yararınadır. Ancak tüm Batı’nın, tüm faiz lobilerinin, tüm İslam düşmanlarının, terörist yapıların muhalefete destek vermesi onların planlarını da baltaladı. Bu süreçte Anadolu insanının feraseti galip geldi. Bu galibiyeti biz de Üsküp’te coşkuyla saatlerce kutladık. Makedonya’nın hemen hemen her şehrinde soydaşlarımız ve Müslüman kardeşlerimiz doyasıya bu zaferi kutladılar. Balkanların birçok şehrinde bu kutlamalar yapıldı. Velhasıl Balkanlar ve Evlad-ı Fatihan, Erdoğan öncülüğünde “Türkiye Yüzyılı Başlasın” dedi.
Seçimler etrafında Türkiye’nin Kuzey Makedonya’ya, Kuzey Makedonya’nın da Türkiye’ye bakışı hakkında bir değerlendirme yapar mısınız?
Türkiye ve Kuzey Makedonya arasında geçmişten gelen tarihi dostluk ve kardeşlik ilişkisi mevcut. Özellikle buradaki Türk ve Müslüman ahalisinin varlığı bu ilişkiye olumlu katkı yapmaktadır. Seçim sürecinde hem K. Makedonya’dan hem de Balkanlardan Türkiye’ye gidip, Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın seçim çalışmalarına katılan yüzlerce gönüllü vardı. Biz de bu çalışmalara dernek yönetimi ve gönüllüleri olarak destek verdik. Kardeş derneklerimiz de bu süreçte bizimle beraberdi. Büyük İstanbul mitinginde 28 Mayıs’ın fragmanını gördük ve hissettik. İstanbul ve Bursa’da hemşehrilerimizle yaptığımız buluşmalarda Türkiye’nin Balkanlarda yapmış olduğu çalışma ve faaliyetleri anlattık, izah ettik. Karınca misali katkımız olduysa ne mutlu bize. Bu seçimi sadece Türkiye açısından değil Balkanlar açısından da hayati buluyoruz.
Böyle düşünmenize sebep olan nedir?
Özellikle Bosna ve Kosova’daki pamuk ipliğine bağlı barış sürecinin en büyük aktörü Türkiye’dir. Bu bağlamda bölgede barış, istikrar ve refahın devamı adına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilmesi büyük önem arz ediyordu. Balkan ülkelerinin tamamı bunun farkındaydı. Biz de bu farkındalıkla hareket etmeye gayret ettik.
Türkiye’nin önceden Balkanlar’a bakışı nasıldı? Şimdi nasıl?
Türkiye her daim Balkanlara, kendi soydaşlarına ve Müslüman ahaliye önem vermiştir. Ancak takdir edilmelidir ki Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Türkiye’nin güçlenmesiyle ve bölgede etki alanını genişletmesiyle birçok alanda tarihi işlere imza atıldı. Bu dönemde ekonomi, kültür, sağlık, eğitim ve kalkınma alanlarında Türkiye’nin bölge insanına koşulsuz sunduğu destekler Rumeli insanında bir güven ve teveccüh oluşturdu. Eskiye nazaran başımız daha dik yürümekteyiz, sesimiz daha gür çıkmakta. Her daim hatırımızda tutmakta fayda var; Türkiye, Ümmet-i Muhammed’in kalesidir. Rabbim Türkiye’ye ve Türk milletine zeval vermesin. Sayın Erdoğan’a da sağlıklı ve uzun ömürler nasib etsin.
Sizin de eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Türkiye’nin ikinci yüzyılının başındaki bu kritik dönemecin büyük Türk milletinin aklı selimiyle başarıyla aşılmış olması tüm Rumeli coğrafyasını sevindirmiştir. Seçimlerin Türkiye, Türk Dünyası, mazlum coğrafyalar ve Balkanlarda istikrar, refah ve huzurun devamını getirmesini dileriz. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde Türkiye Yüzyılı aynı zamanda Rumeli’nin de parlak yüzyılı olacaktır inşallah.
Teşekkür ederiz vakit ayırdığınız için.
Değerli okurlarınıza Rumeli’den gönül dolusu selam ve dualarımızı iletmek isterim.