Başıboş köpek terörünü sonlandırmak için hazırlanan yasa taslağı bu haliyle çıksa bile sorunu çözmekte yetersiz kalacak gibi görünüyor. Buna rağmen, CHP, DEM ve TİP’ten oluşan blok, taslağın bu haliyle dahi yasalaş-masını önlemek için ilk günden saldırgan bir muhalefet yapmaya başladılar. Önceki gün TBMM Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyonu’nda teklifin görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekilleri terör estirdiler.

CHP, DEM ve TİP vekilleri komisyonda teklife karşı çıkarken bolca “merhamet”, “vicdan”, “hak”, “masum” gibi kavramları kullandılar. Aynı vekiller, Antalya’da 10 yaşında hayatını kaybeden Mahra’nın acılı annesi Derya Pınar’a “şov yapmak için buraya gelmiş” dediler ve üzerine yürüdüler. Köpek saldırısıyla bütün bedeni parçalanan, 15 ameliyat geçiren Tunahan’ın acılı babası Halil Yılmaz da muhalefetin hedefindeydi. Sinir krizi geçiren baba, “Benim çocuğum diri diri yendi, 10 yıl tedavi görecek, ben Allah’a çocuğumu alsın diye yalvardım” dedi.

Evet evet! Tam olarak bunu gördük: Köpeklerin yaşam hakkını güya merhamet, güya vicdan adına savunanlar, köpekler yüzünden ölen 10 yaşındaki bir kız çocuğunun, Mahra’nın annesine, köpekler yüzünden hayatı kararan 10 yaşındaki Tunahan’ın babasına hakaretler ettiler.

Merhamet öyle mi? “Merhamet” kavramıyla, CHP’nin, DEM’in, TİP’in bir araya gelmesi mümkün mü? İsrail askeri söz konusu olduğunda merhameti evet hatırlarlar. Dağdaki bebek katili terörist için sonsuz bir merhamet duyguları vardır. Suriye’deki katillerin kılına zarar gelse birer merhamet çınarına dönüşürler. Ama Kızılay’ın ortasında patlayan bombayla vücutları paramparça olan çocuklardan, çocuklarını korumak için canlı bombanın üzerine atlayıp parçalanan anneden, terör örgütü içinde günlerce işkence gören, tecavüze uğrayan kadınlardan, Suriye’deki toplu katliamlarda ölen masumlardan, Gazze’deki soykırım kurbanı 40 bin masum sivilden o merhameti esirgerler.

Merhamet kavramı bunlar için gerektiğinde devreye alınacak mekanik bir aparattır. Bütün duyarlılıkları gibi, merhamet de, vicdan da, yapaydır, yapmacıktır, plastiktir. Zaman zaman üzerlerinde pek afili duran bir aksesuardır.

Peki bu 3 partiyi köpek meselesinde bir araya getiren nedir? Kemalist, Kürt ulusalcısı ve solcu üç partiyi bir kez daha ortak tavır belirlemeye sevk eden ne olabilir?

Bu 3 partinin, görünürdeki maske ideolojilerinin üzerinde, “Batıcı”, “Modernist”, “Seküler” ve “Emperyalizm Hayranlığı” vasıflarını taşıdıklarını biliyoruz. Her ne kadar o çok sevdikleri Batı’da “köpek terörü” diye bir sorun olmasa da, sokak köpekleri terörünü savunmayı, “cool”, “trendy”, “in”, “moda”, “çağdaş”, “modern”, “seküler”, “Batılı” vs olarak görüyorlar. Buradan bakınca, sokak köpekleri terörünü savunmak, bu partiler için aslında bir “yaşam tarzı” savunusuna dönüşüyor. Muhalefet ederken de, “merhamet”, “vicdan”, “hak”, “masumiyet” vs kavramlarla süsledikleri, aslında o kavramlarla hiç örtüşmeyen, o kavramları istismar eden, kendilerine ait bir yaşam tarzını savunuyorlar.

“Yaşam tarzı savunusu” deyince orada bir durmak gerekir. Bu demektir ki, süreç kolay ilerlemeyecek. Mesela alkolün yasaklanması söz konusu olsa ya da kılık kıyafete ilişkin bir düzenleme söz konusu olsa nasıl davranacaklarsa, köpek terörünü savunmak için de süreç boyunca işte öyle davranacaklar.

Burada AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın 2 hususa dikkat etmesi gerekiyor:

CHP, yasaya karşı Türkiye genelinde direneceklerini açıkladı. Gerçi kendi tabanlarının da büyük çoğunlukla köpek terörüne karşı olduğu düşünülürse bu direnişten cayabilirler ama yine de, sesi çok çıkan azgın azınlıkla birlikte, sokakları terörize etmeyi de başarabilirler. Yeni Şafak’ın Ticaret Bakanlığı ve MASAK verilerine dayandırdığı haberlerinden anladığımız, Türkiye’de son 5 yılda 36 milyar TL’lik mama üretilmiş ve 1,5 milyar dolar tutarında mama ithal edilmiş. Bu devasa rakamları kazanan sektör temsilcileri de direnişe destek vereceklerdir. Dolayısıyla bu direnişin ciddiye alınması, gerekli tedbirlerin hazırlanması, özellikle sürecin iletişiminin iyi yapılması gerekiyor.

İkincisi de; AK Parti bu süreçte çetin bir sınava tabi tutuluyor. Köpek meselesi kimileri için küçük, basit, önemsiz gibi görünebilir ama AK Parti’yi test edebilecek bir kabiliyete de ulaştı. “AK Parti sessiz çoğunluğun sesi olmayı sürdürecek mi?” “AK Parti, 2017 Anayasa Değişikliği görüşmelerinde olduğu gibi, bütün saldırıları göze alıp hakkı savunacak mı?” “AK Parti, sesi çok çıkan cazgır azınlıkla yine baş edebilecek mi?” “AK Parti, Meclis’teki gücünü muhafaza ediyor mu?” “AK Parti iktidarı yine güçlü mü?” Küçük gibi görünen mesele, işte bu büyük sorulara da bir cevap verecek.

Türk solu neden hala Esed rejimini savunuyor? Türk solu neden hala Esed rejimini savunuyor?

Zaten yetersiz olan taslağın, hiç yumuşamadan komisyon ve Genel Kurul’dan geçmesi gerekiyor. AK Parti yönetimi inşallah tablonun ciddiyetini kavramıştır. Grubu sıkı tutmakta fayda var.

Aydın Ünal - Yenişafak