Alâeddin el-Kirmânî, 9/15. yüzyıl sonları veya 10/16. yüzyıl başlarında vefat etmiş olmasına rağmen, hayatının detayları tarih perdesinin ardında kalmış bir bilmecedir. Biyografi kaynakları, onun hakkında oldukça kısıtlı bilgilere sahiptir. Farsça kaynaklar, onun Timurlular döneminde, özellikle de Hüseyin Baykara'nın hükümdarlığı (1470-1501) sırasında yaşadığını belirtir. Kirmânî nisbesi, onun İran'ın güneydoğusunda bulunan Kirmân şehrinde doğduğunu veya yaşadığını göstermektedir.
Kirmânî'nin astronomi alanında (İlm-i nücûm) oldukça yetkin bir isim olduğu bilinmektedir. Dönemim ünlü şair ve düşünürü Molla Câmî'nin (ö. 898/1492) yakın çevresinden olduğu ve yine devrin önemli şahsiyetlerinden Ali Şîr Nevâî'ye (ö. 906/1501) bir mesnevi sunduğu kaydedilmiştir.
Rüya Tabiri İlmi: Tanımı, Konusu, İlkeleri ve Meseleleri
Alâeddin el-Kirmânî, rüya tabiri ilmini kendinden önceki filozofların yaptığı gibi sadece doğa bilimlerinin bir dalı olarak ele almaz. Ona göre bu ilim, hem doğa bilimleriyle hem de metafizikle yakından ilişkilidir. Nitekim o, Levâmi‘u Tenvîri’l-Makâm fî Cevâmi‘i Ta‘bîri’l-Menâm isimli eserinde, rüya tabiri ilminin konusunun nefis olması itibariyle doğa bilimlerinin alanına girdiğini fakat nefsin gayb alemiyle olan irtibatı sebebiyle de metafiziğin alt dalları arasında olduğunu söyler.
Kirmânî, eserinde sıklıkla vurguladığı üzere kendisine kadar rüya tabiri alanında yazılmış eserler, genellikle rüya tabirlerini içeren klasik tabir kitapları olmuş ve bu eserlerde rüya tabiri ilminin nazarî çerçevesi ortaya konmamıştır. İşte Kirmânî, bu eksikliği gidermek ve rüya tabiri ilmini; konusu, ilkeleri, meseleleri ve gayesiyle birlikte müdevven bir ilim haline getirmek için kolları sıvar. Bu amacını gerçekleştirmek için de İbn Sînâ'nın sistematik bilim anlayışından faydalanır.
Rüya Tabiri İlminin Tanımı: Küllî Kaidelerden Cüz'i Tabirlere
Kirmânî'ye göre rüya tabiri ilmi, kısaca cüz’î rüyaların üzerine tevilinin inşa edildiği küllî kaidelerdir. Yani, rüya tabiri, rüyaların yorumlanmasında kullanılabilecek genel prensiplerin bir araya getirilmesinden ibarettir. Bu prensipler, tabircinin rüya sahibinin anlattığı rüyanın ne anlama geldiği konusunda bir hüküm vermesini sağlayan temel kurallardır.
Kirmânî, rüya tabiri ilminin tanımını yaparken ilmin meselelerden veya melekeden ibaret olup olmaması gibi farklı felsefi yaklaşımları da dikkate alır. Eğer ilim meselelerden ibaret ise, tabir ilmi, cüz’î rüyaların tabirlerinin dayandığı küllî kaidelerin kendisidir. Eğer ilim meseleleri tasdik etmek ise, tabir ilmi, bu kaideleri bilmekten ibarettir. Son olarak, eğer ilim bir meleke ise, tabir ilmi, bu tümel kaidelerden tikel rüyaların tabirini çıkarma melekesidir.
Rüya Tabiri İlminin Konusu: Mütehayyile Gücüyle Akledilirleri Tasvir Eden Nefis
Kirmânî, tabir ilminin konusunu belirlerken kendisinden önceki filozoflar tarafından kabul edilen "rüya tabiri ilmi, nefse ilişkin bir ilimdir" görüşünden hareket eder. Ancak o, tabir ilminin konusunun nefis olduğunu kabul etmekle birlikte bu konuyu bir haysiyet kaydıyla sınırlandırır. Ona göre tabir ilminin konusu, "yüce ilkelerle iletişimi sırasında mütehayyile gücünü kullanarak duyulur sûretlerle akledilir anlamları tasvir etmesi cihetinden düşünen nefis" tir.
Kirmânî, insan nefsinin "felekî nefisler" olarak isimlendirdiği yüce ilkelerle iletişim kurabildiğini ve bu ilkelerde bulunan akledilir anlamları mütehayyile gücünü kullanarak duyulur sûretlerle tasvir ettiğini söyler. Dolayısıyla rüya tabiri, mütehayyilenin bu tasvir işlemini anlamaya ve yorumlamaya çalışır.
Rüya Tabiri İlminin İlkeleri: Felsefi Kaideler ve Benzetme Sanatı
Kirmânî, rüya tabiri ilminin ilkelerinin felsefi kaideler olduğunu söyler. Bu kaideler, nefsin yapısı, güçleri, uyku hâlindeki durumu, mütehayyilenin işlevi ve akledilir anlamlarla duyulur sûretler arasındaki ilişki gibi konuları içerir.
Kirmânî’nin rüya tabirinde önemle vurguladığı hususlardan biri de benzetme sanatıdır. Ona göre mütehayyile gücü, akledilir anlamları duyulur sûretlerle tasvir ederken benzetme sanatından faydalanır. Örneğin, akledilir anlam olan "ilim", mütehayyile tarafından "süt" sûretiyle tasvir edilebilir. Çünkü ilim, sütün bedeni beslemesi gibi ruhu besler.
Rüya Tabiri İlminin Meseleleri: Cüz’î Rüyaların Tevilinin Dayandığı Küllî Kaideler
Kirmânî, rüya tabiri ilminin meselelerinin cüz'i rüyaların tevilinin dayandığı küllî kaideler olduğunu söyler. Yani, tabir ilminin meseleleri, rüyada görülen sembollerin yorumlanmasında kullanılabilecek genel prensiplerdir. Bu prensipler, nefsin yüce ilkelerle olan iletişiminin niteliği, mütehayyilenin tasvir etme şekli, rüya sahibinin hâli ve rüyanın görüldüğü zaman gibi unsurları dikkate alır.
Rüya Tabiri: İlahî Bir Lütuf
Kirmânî, rüya tabiri ilminin tümel kaidelerini ortaya koymaya çalışmakla birlikte, rüya tabirinin zor ve karmaşık bir iş olduğunu ve ilâhî bir lütuf olmadan tam anlamıyla başarılamayacağını vurgular. Çünkü bir akledilir anlama çok fazla cüz'i sûret tekabül edebilir ve tabircinin bu sûretler arasından doğru olanı seçebilmesi için ilâhî yardıma ihtiyacı vardır.
Alâeddin el-Kirmânî’nin rüya tabiri ilmine odaklanan iki önemli risâlesi olan el-Aşeretü’l-Kâmile ve Levâmi‘u Tenvîri’l-Makâm fî Cevâmi‘i Ta‘bîri’l-Menâm, klasik rüya tabirleri sözlüklerinden farklı bir amaca hizmet eder. Bu risâleler, rüyada görülen sembollerin yorumlarına odaklanmak yerine, rüya tabirinin kuramsal temellerini ele alarak bu alanda sistematik bir ilim inşa etmeyi hedefler.
el-Aşeretü’l-Kâmile: Rüya Tabiri İlmine Giriş
"On Tam Gün" anlamına gelen el-Aşeretü’l-Kâmile, Kirmânî'nin rüya tabiri ilmini ele aldığı ilk risâlesidir. Adından da anlaşılacağı üzere, eser on fasıldan oluşur ve her fasıl rüya tabiri ilminin temel unsurlarına ilişkin bir konuyu ele alır.
-
1. Fasıl: Ruh İçin Kullanılan Lafızlar: Şeriat ve felsefede insan ruhu için kullanılan farklı terimleri inceleyerek, teorik bir çerçeve çizer.
-
2. Fasıl: Nefsin Hakikati: Nefsin ne olduğu konusunda farklı görüşleri ele alır ve İslâm filozoflarının ve kelâmcılarının görüşlerini özetler.
-
3. Fasıl: Nefsin Soyut Oluşu: Nefsin maddi bir varlık değil, soyut bir cevher olduğunu felsefi delillerle ispatlar.
-
4. Fasıl: Akleden ve Eyleyen Güç: Nefsin akleden ve eyleyen güçlerini İbn Sînâ'nın nefis anlayışına dayanarak açıklar.
-
5. Fasıl: Maddî Tikellerin Duyularda mı Yoksa Nefiste mi Resmolduğu: Duyusal algının mekanizmasını ele alarak, felsefi tartışmaları özetler.
-
6. Fasıl: Nefsin Fiilleri ve İlkeleri: İnsan fiillerinin ilkelerini ve bunların ilahi yaratılışla olan ilişkisini İslâm düşüncesine dayanarak açıklar.
-
7. Fasıl: Nefsin Temsili: Nefis ve güçleri arasındaki ilişkiyi bir kral ve ülkesi örneği üzerinden temsil yoluyla açıklar.
-
8. Fasıl: Uykunun Beyânı: Uykunun fizyolojik ve psikolojik temellerini ele alır ve nefsin uyku hâlindeki durumunu açıklar.
-
9. Fasıl: Rüyanın Keyfiyeti: Rüyanın mütehayyile gücüyle olan ilişkisini ve rüya çeşitlerini açıklar.
-
10. Fasıl: Tabir Yöntemine İşaret: Rüya tabiri ilminin ilkelerini ve tabircinin gözetmesi gereken hususları ele alır.
Levâmi‘u Tenvîri’l-Makâm fî Cevâmi‘i Ta‘bîri’l-Menâm: Rüya Tabiri İlminin Sistematik İnşası
"Rüya Tabiri Makamının Aydınlatıcı Işıkları" anlamına gelen Levâmi‘, el-Aşeretü’l-Kâmile'ye göre daha sistematik ve kapsamlı bir eserdir. Kirmânî, bu risalede rüya tabiri ilmini mevzu, meseleler, ilkeler ve gayesiyle birlikte müdevven bir ilim olarak ele alır. Eser, bir mukaddime, üç bâb ve bir hâtimeden oluşur:
Mukaddime:
-
1. Fasıl: Tabir Usûlü İlminin Tarifi: Rüya tabiri ilminin ne olduğunu tanımlar ve bu ilmin küllî kaideler üzerine kurulu olduğunu vurgular.
-
2. Fasıl: Mevzu, Meseleler ve İlkelerin Belirlenmesi: Rüya tabiri ilminin mevzusunu, meselelerini, ilkelerini ve gayesini İbn Sînâcı bilim anlayışına uygun olarak açıklar.
Birinci Bâb: Nefsin Güçleri ve İlkelerle İletişimi
-
1. Fasıl: Nefsin Tarifi: Nefsi, "basit, soyut, zâtı ile idrâk eden ve organlarla tasarrufta bulunan bir cevher" olarak tanımlar ve bu sıfatları felsefi delillerle ispatlar.
-
2. Fasıl: Nefsin Güçleri: Nefsin dış ve iç duyularını detaylı bir şekilde ele alır ve her bir gücün işlevini açıklar.
İkinci Bâb: Rüya, Misâl Âlemi ve Tabir
-
1. Fasıl: Nefsin İlkelerle İletişimi: Nefsin uyku hâlinde yüce ilkelerle (felekî nefisler) nasıl iletişim kurduğunu ve akledilir anlamları duyulur sûretlerle nasıl tasvir ettiğini açıklar.
-
2. Fasıl: Rüyanın Kısımları: Rüya çeşitlerini (beynin kötü mizacından kaynaklanan rüyalar, sadık rüyalar, hak rüyalar) ele alır ve her bir çeşidin özelliklerini açıklar.
-
3. Fasıl: Misâl Âlemi: Sûfîlerin ve İşrâkî filozofların misâl âlemi anlayışını açıklar ve rüyaların misâl âlemiyle olan ilişkisini ele alır.
Üçüncü Bâb: Tabircinin Görevleri ve Dünyanın Rüyaya Benzerliği
-
1. Fasıl: Tabircinin Gözetmesi Gereken Şeyler: Tabircinin rüya tabiri esnasında rüya sahibinin hâli ve mertebesi, mesleği, ilgileri ve rüyanın görüldüğü zaman gibi hususları dikkate alması gerektiğini vurgular.
-
2. Fasıl: Rüyayı Görene Göre Rüya Mertebeleri: Rüyaların doğruluk ve tabirinin çıkması ihtimali açısından velilerin ve sâlihlerin rüyalarının en değerli olduğunu, bunları sultanların ve diğerlerinin rüyalarının takip ettiğini belirtir.
-
3. Fasıl: Hz. Peygamber'in "Dünya Rüyadır" Sözünün Tevili: Hz. Peygamber'in "Dünya rüyadır" sözünü sûfî ve felsefi bir bakış açısıyla yorumlar.
el-Aşeretü’l-Kâmile ve Levâmi‘u Tenvîri’l-Makâm fî Cevâmi‘i Ta‘bîri’l-Menâm, rüya tabiri ilminin temellerini İslâm felsefesi ve tasavvuf düşüncesi ışığında ele alan iki öncü eserdir. Kirmânî'nin sistematik bir rüya tabiri ilmi kurma çabası, bu eserlerle somut bir şekilde ortaya konmuştur.
Sonuç olarak, Alâeddin el-Kirmânî'nin rüya tabiri ilmine ilişkin görüşleri, İslâm felsefesi ve tasavvuf düşüncesini rüya tabiriyle sentezleyen özgün bir yaklaşımdır. O, rüya tabirini sistematik bir ilim hâline getirmeye çalışmış ve bu alandaki çalışmaları zenginleştirmiştir. Eserleri, hem rüya tabiri alanında hem de İslâm düşünce tarihinde önemli bir yere sahiptir. Kirmânî'nin rüya tabiri ilmine ilişkin felsefi ve mistik bakış açısı, günümüzde de rüya tabiriyle ilgilenen araştırmacılar için ilham verici olmaya devam etmektedir.
Bu eser, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından 2021 yılında İstanbul'da basıldı. Eser Arapçadan Türkçeye Mustafa Özbakır tarafından çevrildi. Kitaba internet üzerinden erişebilirsiniz.
Kaynak: Baran Haber