Fransa eski cumhurbaşkanı Jacques Chirac iki gün önce hayatını kaybetti. Onun hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. Chirac enteresan bir adamdı. Kimsenin ajanlığını yapmadı, Amerikan veya Siyonist ajanı değildi; bir Fransız vatanseveriydi. Paris Belediye Başkanı olarak seçildi ve çok uzun süre bu görevde kaldı. Daha sonra Fransa Cumhurbaşkanı oldu. Belediye başkanlığından önce de kurulan hükümetlerde farklı görevlerde bulundu. Bakanlıklar ve başbakanlık yaptı. Paris Belediye Başkanlığı döneminde kamu güvenini ihlâl etmek ve kamu kaynaklarını kötüye kullanmaktan hapis cezasına çarptırıldı; fakat mahkeme bu kararı askıya aldı. Söylediğim gibi o bir ajan değildi; Siyonistlerle ve Amerikalılarla bir çok sürtüşmesi oldu.

Gençliğimde geçmişinden dolayı Chirac’ın nasıl birisi olduğunu merak ediyordum. 1974 senesinde Paris’e geldim. FKÖ’nün Avrupa’da yapacağı bazı operasyonlardan sorumluydum. 1975 senesinde bir hain sebebiyle başımdan kendimi korumamı gerektiren bazı hadiseler geçti. Paris’te Irak elçisine bir saldırı gerçekleştirildi. Kendisi önceden Irak hava kuvvetlilerinde resmî görevliydi. Bu hadiselerden yaklaşık iki yıl sonra eski bir komünist olan Chirac, Paris Belediye Başkanı seçildi. Bu dönemde politik olarak daha marjinal bir görüntü çizen Chirac, desteklenebilir bir politikacıydı. 1982 senesinde Fransa’da bir trene bombalı saldırı gerçekleştirildi. Benimle ilişkilendirilen bu saldırıda Chirac’ın hedef alındığı ortadaydı; çünkü bomba Chirac’ın her zaman oturduğu koltuğun arkasına konulmuştu. Fakat kendisi o gün trene binmediği için kurtuldu. Chirac, bu saldırıyla benim alâkam olmadığını, katıldığı bir televizyon programında üstü kapalı bir şekilde söylemişti. Daha sonra ise bunu dile getirmedi; çünkü saldırıyı benim yaptığım yalanının devlet tarafından sürdürülmesi gerekiyordu. Bu davadan delilsiz bir şekilde ceza aldım.

Chirac’ın, Irak’ın şehid Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ile yakın ilişkileri vardı. Bu ilişkiler 1970’li yıllara dayanıyordu. Chirac, başbakanlık yaptığı süreçte Bağdat’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ardından 1975’te Saddam Hüseyin Fransa’ya geldi. Burada nükleer meseleler konuşuldu ve Fransa ile Irak arasında bir anlaşma imzalandı.

1981 yılında Mitterand, Fransa’da Sosyalist Parti’den seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. Bir önceki seçimlerde, Mitterand’ın kuruluşunda yer aldığı Sosyalist Parti, Fransa’nın o döneme kadarki en büyük sol partisi olan Komünist Parti’yi geçmişti. Fransa solunu birleştirerek aday olan Mitterand, seçimleri kazandı. Sosyalist Parti’yi ülkenin en önemli partisi yaptı. Mitterand, Fransa’da çok önemli siyasî figürlerden biriydi ve en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapan bir isim oldu. Sosyalist Parti’den seçilen Mitterand, ABD ile sıkı ilişkilere girdi. II. Dünya Savaşı’ndan itibaren sorunlu olan Fransa-Almanya ilişkilerini yumuşattı. Kendisi hakkında müsbet bir şeyler söyleyemeyiz. Bir çok defa ihanet etti.

Geçmişinde komünist olan Chirac, bu dönemde sağın da en kuvvetli isimlerinden biriydi. Siyasî hayatının en büyük hatalarından birini de bu dönemde yapan Chirac, Mitterand’ın başbakanı oldu ve ikisi yönetimi paylaşıyordu. Mitterand esasında onu başbakan yapmak zorunda kaldı. Bir sonraki seçimlerde Chirac, Mitterand’a rakip oldu; fakat kaybetti.

Mitterand’ın ikinci döneminde yaşanan Birinci Körfez Savaşı’nda Fransa, Irak ile olan ilişkilerine, Irak’ın ekonomik açıdan Fransa’ya faydası olmasına rağmen ABD’ye destek verdi. Nitekim işgal sonrasında uygulanan ambargo konusunda koalisyon arasında bir takım fikir ayrılıkları doğdu. Çünkü Fransa’nın Irak petrolleri üzerinde çıkarı vardı.

Mitterand’ın ardından Chirac cumhurbaşkanlığına seçildi. Yine en uzun süre cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen ikinci kişi oldu. Halktan büyük destek gördü. Onun döneminde yaşanan İkinci Körfez Savaşı’nda ise Fransa, ABD ve İngiltere’ye destek vermedi, hatta bu müdahaleye karşı bir tutum sergiledi. Fransa’nın bu tavrı Chirac ile Saddam Hüseyin arasındaki yakın ilişkiye bağlandı.
Chirac, Siyonizm’e karşı da mesafeliydi. Kudüs’e gittiğinde Siyonist askerlere, Filistinli Müslümanlara göstermiş olduğu muamele sebebiyle de tepki göstermişti. İsrail askerleri güvenlik gerekçesiyle Filistinlilerin Chirac’ın yanına yaklaşmasına müsaade etmeyince Chirac, askerleri sert bir şekilde uyarmış ve uçağa atlayıp Fransa’ya dönmekle tehdit etmişti.

(Carlos bu bölümde kendisinin katıldığı operasyonlardan bahsederken bazılarından aldığı cezaları da dile getiriyor. Kendisinin bir Stalinist-komünist olduğunu söyleyen Carlos, hayatı boyunca Siyonizm’e karşı savaştığını ve asla ihanet etmediğini, asla istihbarat servisleri adına hususi çalışmadığını, bu sebepten dolayı yıllardır cezaevinde olduğunu belirtiyor.

Son olarak Chirac ile Chavez’in kendisinin Venezüella’ya iadesi konusundaki münasebetlerinden bahsederken, Türkiye ve Venezüella’nın içinde bulundukları sıkıntılardan kurtulması temennisinde bulunuyor.)
 
Not: Telefon hatlarındaki problemden dolayı tercümenin tamamı yapılamamış, bazı bölümler anlaşıldığı kadarıyla özetlenmiştir.
 
28.09.2019


Baran Dergisi 664. Sayı