Siyonist İsrail yenildi.

Gazze’yi yerle bir etse de yenildi. Çoluk çocuk her Gazzeli Müslümanı katletse de yenildi. Hamas’ın bütün mücahitlerini şehit etse de yenildi...

Siyonist İsrail paspas oldu.

Her gün yüzlerce Filistinliyi öldürürken, bebekleri parçalarken, Gazze’yi yerle bir ederken nasıl böyle diyebiliyorsun demeyin!

Tabi ki bedeli ağır oluyor, tabi ki canımızdan can gidiyor. Ama zaten katlediyordu… Gazze kuşatmasından beri Siyonist katiller, yüz binlerce Filistinliyi katletti. Yüz binden fazla insanı infaz ederek öldürdü. İşgali sürdürdü, yeni hırsızlar getirerek Filistinlilerin evini çalmaya devam etti. Daha da önemlisi duvarlar arasına hapsettiği milyonlarca Filistinliye adeta kafes hayvanı muamelesi yaptı. Yıllar boyunca, her gün her saat…

Hamas’ın 7 Ekim taarruzu, hem Siyonist İsrail için hem de Müslüman ve mazlum dünya için çok derin bir kırılma noktası olacak…

Haçlı Amerika ve Avrupa ülkelerinden aldığı sınırsız destekle dünyaya kabadayılık yapan İsrail’in, “istediğim zaman istediğim yerde istediğim kişiyi bitirir, istersem çevremdeki Arap ülkelerini üst üste koyar hepsini üç beş günde haritadan silerim” algısı yerle yeksan oldu.

Siyonistlerin oyuncağı olmuş Batı ülkeleri ve onların dünyaya dayattığı anlayışa göre, İsrail’in “insan öldürme, başkasının topraklarını işgal etme, evini malını bahçesini çalma, savaş suçu işleme, uluslararası hukuku ayakları altına alma özgürlüğü vardı” Ve hesap soran olmadığı için de yıllarca aynen böyle davranıyordu.

Çünkü “Ben istediğim her şeyi yaparım ve dünyada kimse bana bir şey yapamaz” algısıyla iktidarları ve mazlum milletleri korkutuyordu.

Sonra bir anda ellerinde yarı otomatik silahları, kalplerinde bütün insanlığa yetecek inançları olan bir avuç yiğit çıktı, “o yenilmez, yıkılmaz, dokunulamaz, yan bile bakılamaz diye lanse edilen, adeta tanrısal bir güce sahip olduğu imajı çizilen, askeri ve istihbari üstünlüğü tartışılmaz diye konuşulan bir gücü, bir efsaneyi yerle bir etti!

Öyle bir hezimete uğradı ki Siyonist İsrail, neredeyse üç gün tepki bile verecek mecal bulamadı. Hamas’ın 7 Ekim taarruzu Filistin direnişi özelinde tüm Müslümanlar için büyük bir zaferle neticelendi.

Siyonistlerin askeri ve istihbarat üstünlüğü dönemi sona erdi. Ellerindeki ana akım medya ile sansür ve zorbalıkla yürüttükleri enformasyon üstünlüğü bitti. Psikolojik olarak üstünlük sağlama, işgalci diliyle insanlığı manipüle etme dönemi bitti. Artık kimse yemiyor servis ettikleri yalanları…

Bu yüzden gözü dönmüş şekilde bebek katlediyor. Sahada hezimet yaşadıkça daha bir hırsla saldırıyorlar Filistin şehirlerine.

Ne hastane bıraktı vurmadığı ne cami ne kilise ne okul ne ambulans… Kullanmadığı yasak silah kalmadı. Canlı yayında bebekleri parçalıyor, sivilleri vuruyor gazeteci öldürüyor, ibadethaneleri, okulları evleri… Hastane vurdu alçaklar hastane ve bu saldırısını bile savundu Batı ülke liderleri…

Siyonistlerin katliam yapması egemen emperyalist devletler için hiçbir zaman problem olmadı ki. Öldürülen Müslümandı çünkü. Medeni ülkeler sadece Siyonist Yahudilerin, Batılı Hristiyan insanların ölümlerine tepki verir.

Şimdi büyük bir yenilginin içinde, vahşeti kullanarak yıkılan “yenilmezlik” algısını tekrar inşa etmeye çalışıyor.

Bu yüzden soykırım yapıyor. Vahşetle anılmak şu şartlarda Siyonistler için kurtuluş yolu olarak görülüyor.

Çünkü yenilmiş olarak anılmak Siyonistlerin askeri, istihbari, psikolojik ve söylem üstünlüğünü ve o algı üzerinden insanlığı yönetme kabiliyetini yıkmak üzere.

Çünkü insanlar vahşet yapandan korkar. Sevmese de korkusundan bir şey diyemez. Tarih böyle vahşi sadistlerle doludur. Ama dünyanın “süper güçlerinin sınırsız desteğiyle” elde ettiği imkanlara, güçlü denilen bir orduya, herkesten daha üstün silah gücüne, tanka topa füzeye rokete hatta atom bombasına sahip İsrail’in bir avuç Filistinli karşısında yenildiği düşünülür ve o şekilde anılmaya başlanırsa, işte o zaman onlar için asıl felaket bu olur.

İsrail stratejik olarak savaşı kaybetti. 75 yılda kurduğu caydırıcılık sistemi yerle yeksan oldu. Askerleri korkudan cepheye gitmek istemiyor. ABD-İngiliz askerleri bu yüzden yardıma çağırıldı. Yüz binlerce Yahudi işgalci İsrail’i terk etmeye başladı. Ki bu artarak devam edecek. İşgali sürdürebilmesi için işgalci hırsızlara ihtiyacı var. Siyasi yapısı, ekonomik durumu dahası dünyaya pazarladıkları “İsrail-Yahudiler mazlum ve ne yaparsa yapsın haklıdır” imajı da darmadağın olmak üzere.

Siyonist İsrail yenildi. Sonuç ne olursa olsun, en ağır şekilde, zillet içinde hezimete uğradı. Bu saatten sonra Müslüman dünya için, mazlum ve vicdanlı insanlık için İsrail’i yok etmek sadece zaman ve fırsat meselesi. Korku duvarları yıkıldı çünkü…

Siyonistler bunun farkında, Filistinlilerin yüz akı Hamas bunun farkında bir de Müslüman ülke liderleri de farkına varabilse bitecek bu işgal!

Evet meselenin diğer yüzü ise Müslüman ülke liderlerinin ihanete varan bigâneliği… Yedi düvel Haçlı Siyonist ittifakın saldırganlığına karşı her türlü imkandan yoksun şekilde direnen, savaşan ve zafer kazanan Müslümanların yanında adam gibi duramayan Müslüman ülke liderlerinin zavallı halleri, acınası tavırları, korkakça ve pazarlıklı politikalarını da yazıyor tarih.

Son söz El Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’den:

"Neden İslam ülkelerinden yardım istemekte ısrar etmiyorsunuz?" diyorlar... "Biz yardımı ancak Allah'tan isteriz, o da kimi layık görürse onu vesile kılar. Zulme sessiz kalan bilsin ki, Allah onu bu zafere layık görmemiştir...

"Biz, sizden Gazze’deki çocukları savunmak için savaşmanızı, en kutsal mabedinizi savunmanızı beklemiyoruz. Ancak sınır kapısında bekleyen yardımları hareket ettiremeyecek kadar mı acizsiniz?

Topraklarımızı işgal edenlerin hesabını biz soracağız, işgale ve zulme sessiz kalanların hesabını da Allah soracak...

Direniş ekseni ve demokrasi palavrası! Direniş ekseni ve demokrasi palavrası!

Tayyar Tercan, Milat Gazetesi