Yarın, 14 Temmuz 2019. 14 Temmuz Fransız İhtilali sırasında yaşanan ehemmiyetli bir hadisenin sene-i devriyesi. Fransız İhtilâli sürecindeki bu önemli hadise Bastille günü olarak anılıyor. Bunun sebebi 14 Temmuz 1789’da halkın Bastille zindanlarının kapısını açarak rejim tarafından tutulan mahkûmları serbest bırakmasıdır. Aradan geçen 200 senenin ardından Fransız İhtilâli’ne ihanet edildiği bir gerçek olarak ortada duruyor. Hem de bir kaç kez; dolayısıyla Fransa tarihinde ihtilâl teşebbüsü de bir kaç kez olmuştur.
1871 senesinde Paris’te başka bir devrim yaşandı. Paris Komünü ilan edildi. Paris Komünü, Prusya’ya karşıya yürütülen bir savaş sırasında kuruldu. Fransız ordusu Prusya tarafından mağlub edilmişti. Paris, Prusya tarafından işgal edilmişti. Paris halkı bir devrim için harekete geçti. Karl Marx, Paris Komünü’nden övgü ile bahsederken bazı kararlarını da eleştirir; mesela daha gücü ele almadan seçim yapması bunlardan biridir. Paris Komünü, hızlı bir şekilde işgale karşı güvenlik teşkilatı ve istihbarat teşkilatını kurmuştur. Prusya ve müttefiklerine mağlup olan Fransız ordusu, toplu katliam yapmak için silahlarını Paris halkına çevirmekten imtina etmemiştir. Paris halkını katledip Paris’i tekrar ele geçirdikten sonra bir çok kişiyi infaz etmişlerdir. Paris Komünü, komünist-sosyalistler için son derece ehemmiyetlidir. O tarihten sonra komünist-sosyalist mücadele yürüten herkes Paris Komünü’ne atıfta bulunmuştur.
Fransız halkı son bir kaç yüzyılda bir çok sıkıntı yaşadı. Katliamların hiç eksik olmadığı ülke, II. Dünya Savaşı sırasında da Alman işgaline uğradı. Naziler Paris’e kadar girdiler. Nazilerin tüm Avrupa’yı işgalinden payını alan bir çok Fransız esir edildi. Fransa’da Alman işgaline direnilmesi ve işgalin kaçınılmaz olduğu yönünde iki görüş ortaya çıktı. O dönem Vichy Hükümeti’nin Başbakanı olan Philippe Pétain, Alman işgalini kabul etmesine rağmen Londra’da yapılan bazı görüşmelerde Almanlara ihanet etti. Almanların Kuzey Afrika’ya çıkamaması için General Franco ile görüştü. Almanların Kuzey Afrika çıkarmasını protesto etti.
Bu süreçte Fransız siyaseti için önemli figürler olan Mitterand ve De Gaulle gibi isimler direnişçiler arasındaydı. Hatta Mitterand Almanlara esir düşmüştü. Pétain, De Gaulle’ün Paris’i kurtarmasının ardından, direniş grubuna iktidarı anlaşmalı bir şekilde devretme ve işbirliği teklifinde bulunmuşsa da bu kabul edilmedi. Daha sonra Pétain, Almanlar tarafından ihanet ettiği için savaşın sonlarında esir alındı. Fransa yargılandı ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Hapishanede öldü.
Sağcı bir Katolik olan De Gaulle, Fransa için bazı müsbet teşebbüslerde bulundu. Amerikan ve İngiliz tesirine karşıydı. Bu konuda benzer görüşlere sahip olan Komünist Parti ise koyu bir cumhuriyetçi olan De Gaulle’e muhalefet konumundaydı. De Gaulle’ün ardından Fransa’da Mitterand iktidara geldi. Mitterand iktidara gelene kadar Komünist Parti, Fransa’nın en önemli partisiydi. Fransa, komünizm için önemli bir sahaydı; çünkü Fransa’da 1871’de Paris Komünü ilan edilmesine rağmen devrimin gerçekleştiği Rusya’da komünist partinin kuruluşu 1920’leri bulmuştur.
Son bir kaç yüzyıllık süreçte Fransa, insan hakları kavramıyla en çok özdeşleşen ülke konumunda. Ayrıca kavramın ilk olarak ortaya çıktığı ülke de Fransa; fakat yaşanan tarihî tecrübe bu kavrama Fransa’da hiç ehemmiyet atfedilmediğini gösteriyor. Fransa’da insan haklarına hiç bir zaman saygı gösterilmemiştir. Ülke tarihinde bir çok katliam yapılmıştır. Fransa’nın Güney Amerika ve özellikle Afrika’da yaptıklarını biliyoruz. Afrika’da sömürgecilik faaliyetleri ve kıyımlar gerçekleştirirken bölgeden bir çok göç de almıştır. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında Fransa’ya gelen siyahî Afrikalılar oldu. İtalya’dan ve İspanya’dan da göçler aldı. Fransa’da Fransız olmayan sayısı çok fazladır. Eşim ve avukatım Isabelle Coutant-Peyre ise Fransa’nın köklü ailelerinden birisine mensup.
Fransız istihbaratının CIA dahliyle yaptığı operasyonla Sudan’da yakalanarak Fransa’ya getirildim. Cezaevinde, Fransa’da insan haklarına hiç saygı gösterilmediğini bir kez daha gördüm. Ülkede Amerikan nüfuzu çok fazla. Fransız halkı bunu hak etmiyor. Sadece Müslümanların değil, tüm dünya halklarının kurtarılmaya ihtiyacı var.
13.07.2019
Baran Dergisi 653. Sayı
Fransa, Bastille Günü ve İnsan Hakları
Çakal Carlos
Yorumlar
Trend Haberler
Türk solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Kassam'dan şehadet operasyonu: İsrailli teröristlerin arasına sızıp pimi çekti!
Kemalistler putlarına sahip çıkıyor! Yine 5816, yine hukuksuzluk, yine ceza
15. Dergi Günleri "Bi' Dünya Dergi" Taksim'de düzenlendi
“Türkiye’nin Kobani’ye operasyonu yakın”
Abdullah Çiftçi: Türkiye birçok bölgede önemli bir aktör haline geldi