Albert Camus, daha çok romanları, Başkaldıran İnsan isimli felsefe temelli incelemesiyle tanıdığımız ve batı dünyasına, 20. asra damga vuran isimlerden biri. Onun tiyatro oyunu yazdığı hakkında bugüne kadar ne bir şey okumuş, ne de duymuştum. Fransa gibi köklü tiyatro geleneği olan bir ülkede buna kayıtsız kalması beklenemezdi. Bazı büyük kalemler, kendileri bir işle bilfiil iştigal etmeseler dahi o mevzu hakkından en az erbabı kadar bilgi sahibi olabilmekte ve söz söyleyebilmekteler. Camus da, doğrudan yazmamış olsa bile tiyatro kültürü oturmuş bir memlekette elbette söz sahibi olurdu. Küçük bir seri olacak kadar oyun yazmış olan Camus, kendi felsefî düşüncelerini ve 20. asrın buhranlı hâlini de oyunlarına aksettirmiştir.