Sebepleri ve neticeleri, aslı ve ruhu üzerinde hiçbir kıymet hükmü belirtmeden; iyisini ve fenasını, iyi ve fena hiçbir köşesiyle ele almadan; Cumhuriyet rejimi ve Cumhuriyet Halk Partisi zihniyetinin bütün iş ve teşebbüs ölçüsünü, bütün hamle ve hareket kıstasını, vakıa vâkıa bilânçolaştıralım:

1- Saltanat ve Hilafeti ilga ettiler...

2- Türkiye Büyük Millet Meclisini kurdular ve içine (Hâkimiyet milletindir) levhasını astılar.

3- Birtakım farklarla klasik cumhuriyet şeklini benimsediler...

4- Din ve devleti birbirinden ayırdılar...

5- Medreseleri ve Şer'î mahkemeleri kapadılar...

6- Tekkeleri ve zaviyeleri dağıttılar...

7- İslâmî hak ve iş ölçüleri manzumesi yerine; aynen İsviçre Medeni Kanununu tercüme ve tatbik ettiler...

8- Mekteplerden din derslerini kaldırdılar...

9- Ezan kelimelerini Türkçeye çevirip okuttular...

Laikçi bilinç, derin bir inanç krizi yaşıyor Laikçi bilinç, derin bir inanç krizi yaşıyor

10- Kaçgöçü kaldırdılar ve kadını açtılar...

11- Kadına, tütün ameleliğinden, hâkim kürsüsüne kadar her iş sahasını açık tuttular...

12- Millî serpuş olarak şapkayı aldılar...

13- Millî yazı olarak lâtin harflerini kabul ettiler...

14- Senelik ve haftalık hristiyanî tatil günleri ve Milâdî tarihiyle Garp takvimine uydular...

15- Bütün Garp muaşeret ve kılık edeplerini esas tuttular...

16- Bir millî iktisat ve sanayi kurmaya teşebbüs ettiler...

17- Şarap ve rakı imaline kadar her işi devlet elinde inhisarlaştırdılar...

18- Memleketi, çelik hatlarla örmeye savaştılar...

19- Ortaya Osmanlı kadrosunu aşan ve bütün dünyaya esas teşkil etmek iddiasını taşıyan bir tarih tezi attılar.

20- Türkçe adına yepyeni ve bambaşka bir dil yuğurdular.

21- Mekteplerde gramer derslerine son verdiler...

22- Alaturka musiki öğretimini kaldırıp, yerine, Garp musikisi etrafında konservatuarlar teşkil ettiler.

23- Yüksek mektepleri, devlet dairelerini ve devlet iş merkezlerini ecnebi mütehassıslara açtılar...

24- Kız talebe ile erkek talebe arasında, toplu öğretim bakımından cinsiyet farkı gözetmediler...

25- Altı ok ve altı kelimeyle bir ideolocya binasını çatılaştırmak istediler...

26- Bütün bir medhüsena ve intisap edebiyatını, tahrirî ve şifahî her nev'iyle verimlendirdiler...

27- Avrupa’ya karşı daima sulhçu, emelsiz ve dâvasız bir politika, (Beni bana bırak, yeter!) politikası takip ettiler... Ve şimdi, yine hiçbir kıymet hükmü belirtmeden soralım

Bir muvafakat veya muhalefet, ancak kök telâkki ve teşebbüs üzerinde olabileceğine, yoksa her şey bunların tabiî bir neticesi olmaya mahkûm bulunduğuna göre, bu maddeler üzerinde herhangi bir (Saracoğlu) veya herhangi bir (Bayar), her hangi bir (Atay) veya (Yalman) arasında hiçbir ihtilâf ümid edebilir misiniz?..

Öyleyse aynı kökün dalları arasında, sadece birdenbire muhalif esmeye başlayan (rüzgârın muzipliği yüzünden meydana gelen dalaşmayı, siz, hâlâ muhalefet gözüyle seyretmekte devam edecek misiniz?.. Ve artık bu komedya yeter mi, yetmez mi?..

9 Ağustos 1946

Necip Fazıl Kısakürek, Çerçeve 3, S. 68