2017’de kaybolan Arjantin donanmasına ait denizaltı, geçtiğimiz günlerde bulundu. Bir çatışma ve kaza olmaksızın ortadan kaybolan denizaltınınözel bir şirket tarafından bulunmasının ardından denizin yüzlerce metre derinliğindeki üç fotoğrafı yayınlandı.

Arjantin, Avrupa’dan çok göç almış bir ülke. Latin Amerika’da bilhassa Arapların yoğun olduğu bölgeler var. Araplar nüfus olarak burada güçlü durumdalar. Arjantin’in savunma bakanı da bir Arap ve denizaltı meselesiyle alâkalı açıklamaları oldu.

Bu hadise bana, bugüne kadar çeşitli devletlerin hâkimiyeti altında bulunan Malvinas Adaları’nın, bir diktatör eliyle idare edilen Arjantin tarafından işgalini ve bunun üzerine yaşananları hatırlattı. Arjantin'deki askerî cuntanın başkanı LeopoldoGaltieri’ydi.Arjantin burada çok büyük hatalar yaptı. Malvinas, diğer adıyla Falkland Adaları, nüfus olarak beyaz Avrupalılardan müteşekkildir ve bunların büyük çoğunluğunu İngiliz kökenliler oluşturur. Bu insanlar bugün İngiliz milletine mensupmuş gibi görünmese de, Malvinas Adaları İngiltere Kraliçesinin alâka sahasındadır, çünkü nüfusun %99’u İngiliz kökenlidir.

Arjantin’in bu adayı işgal etmesinin ardından Fransa ve İspanya da dahil hiç bir devletten ciddi bir tepki gelmemiş, kimse müdahale etmek istememiştir; fakat İngiltere’nin sağcı başbakanı bunu kendisine dert edinmiştir. Bu husustaki destekçisi ise ABD olmuştur. Arjantin’in adadan çekilmesi talep edilmiştir.
Bu ada, Fransızlar tarafından keşfedilmiş, İspanyollar ve Britanya burada hâkimiyet tesis etmiştir. Britanya, NATO içerisinde ABD’den sonra gelen ikinci en önemli ülkedir. Bu gücüne dayanarak adaya saldırdılar. Britanya ile Arjantin orduları savaştı. Arjantin Britanya’nın son teknolojiyle donatılmış önemli savaş gemilerini batırdı. Buna rağmen Arjantin savaşı kaybetti; çünkü Şili’yi bir dikta rejimi ile yöneten AugustoPinochet, Britanya Hava Kuvvetleri’nin Arjantin ordusuna saldırısına müsaade etti. Britanya Hava Kuvvetleri, Şili’nin güneyinde konuşlandılar, Malvinas Adaları da Şili’nin güneyinde bulunuyor. Bu Arjantin açısından büyük bir ihanetti. Pinochet bunu niçin yaptı? Arjantin ile Şili arasında bazı meselelerden dolayı düşmanlıklar vardı ve o da menfaatlerini önceleyen bir politika seyrederek İngilizlere yardım etti.
Bu tür hadiselere bana dünyada yaşanan adaletsizlikleri hatırlatıyor. Britanya dünyanın önemli ülkelerinden birisi ve esasında ben bu ülkeyi ve insanını severim. Çünkü orası benim ikinci vatanım sayılabilir. Orada kaldığım zamanları net bir şekilde hatırlıyorum. Annemle ve kardeşimle beraber orada yaşadık, orada okuduk. Siyonistler sebebiyle buradan ayrıldım. Son olarak İngiltere’ye gittiğimde güçlü bir kadın olan Margaret Thatcher iktidardaydı. İngiltere-Arjantin savaşı sırasında da o vardı. Ülke, ABD’nin en iyi müttefiki idi. Ülkede devrimcilere karşı katı bir tutum hâkimdi.

Adaletsizlik meselesine dönersek, emperyalistler dünyanın dört bir tarafında koloniler kurdular, hâlâ bu insiyakla hareket ediyorlar. Bunu sözde insan haklarını bütün dünyaya yaymak için yaptılar; bunu yaparken de bombalarla, silahlarla insanları katlettiler. Mesela, insan haklarının merkezi kabul edilen Fransa bunu yaparken bu müdahalelerin maliyeti Fransa’nın fakir insanından çıkarıldı. İnsan haklarının merkezi kabul edilen bu ülkede 24 senedir cezaevinde tutuluyorum. Türk avukatlarım ne gibi hukuksuzluklarla karşı karşıya kaldığımı biliyor. Fransa’nın durumunu şu şekilde izah edebiliriz: Düşmanları tarafından idare edilen ülke. Uluslararası anlaşmalara rağmen yapılan hukuksuzluklar var. Çok uzun seneler cezaevinde tutulan insanlar var. Bu insanlar Siyonistlerin ve ABD’nin düşmanları, Fransa Siyonistlerden ve ABD’den korkuyor. Siyonistler, Müslümanların ve Hıristiyanların olduğu kadar Yahudilerin de düşmanıdır; tüm insanlığın düşmanıdır. Dünya, Siyonist ve emperyalist ajanlarının sebep olduğu bir anarşi dönemi yaşıyor. İnsanların zihinleri propagandalarla yapılan bir bombardımana tâbi tutuluyor, kontrol ediliyor ve uyutuluyor.
Türkiye’ye dönersek; Cemal Kaşıkçı cinayeti etrafındaki tartışmalar devam ediyor. Bu meseleden daha evvel bahsettim; fakat dünyada hâlâ konuşulan hadise hakkındaki tartışmalar devam edecek gibi görünüyor ve başka bir zaman bu husustaki yorumlarımı tekrar aktaracağım.

Geçtiğimiz haftalarda, hakkımda verilen 895 bin euroluk ceza kararından bahsetmiştim. Bu ceza mağdurlara ve ailesine İçişleri Bakanlığı tarafından ödenmişti. Bakanlıktan bana yapılan bildirime göre, 15 Aralık itibariyle, bu paranın hesaplarıma gelen paradan otomatik olarak kesilmesine başlanacak. Bu gibi davalar ve cezalar benim Venezüella’ya geri dönüşümü geciktirmek için yapılan şeyler. Ayrıca, hesaplara gelen para otomatik olarak çekileceğinden telefon görüşmesi de yapamayacağım ve aylarca dış dünyayla bağlantım kesilecek. Tüm bunlara rağmen direnmek ve güçlü olmak zorundayım.

Emperyalizm, artık açık bir şekilde saldırılarını artırıyor. Herhangi bir gücün kendisini feda ederek saldırıya geçmesi durumunda bir dünya savaşı çıkacak. Böyle bir savaş çıkarsa tüm dünya derinden etkilenecektir.
WadiHaddad’ın her zaman söylediği şu cümle ile konuşmamı bitiriyorum:
“Her zaman en iyisini ümid et, en kötüsüne hazır ol!”
 
Allahü Ekber
 
Tercüme: Faruk Hanedar
17.11.2018
 
Carlos’a içişleri bakanlığından gelen mesaj:
Paris Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31 Mayıs 2018 tarihli ve 14/0079 sayılı kararının ardından IlichRamirezSanchez’in faili olduğu saldırıların mağdurlarına ödenecek895000 avroluk tazminata ilişkin dört avukatla yapılan bakanlık görüşmesinin ardından, sonuç olarak, İçişleri Bakanlığı, kurbanlara ödenen toplamı geri almak için İlichRamirezSanchez’edönüş yapmıştır. 23 Nisan 2018'de kurbanlara ödenecek tazminatına ilişkin tutuklanmasının ardından, 28 Mart 2017 tarihli Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Mart 2018 tarihli karar ile temyiz başvurusunu teyit etmiştir.
 

Baran Dergisi 619. Sayı