Almanya ve Fransa dışişleri bakanlarının Suriye’ye gerçekleştirdikleri ziyaretler, Batılı ülkelerin bölgede siyasi çıkarlarını koruma ve PKK’yı destekleme çabalarını açıkça ortaya koyuyor. Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot’un Şam’daki temasları, Avrupa’nın Suriye politikasının insani söylemlerle örtülmüş çıkar temelli bir müdahaleden ibaret olduğunu gösteriyor. Bu iki ülkenin Suriye’ye sunduğu şartlar, ne gerçek diplomatik bir çaba ne de ahlakî bir temele dayanıyor.
PKK Üzerinden Siyasi Baskı
Batılı ülkelerin, özellikle Almanya ve Fransa’nın, Suriye’nin kuzeyinde PKK’ya siyasi bir statü kazandırmaya yönelik çabaları bu ziyaretlerde açıkça görüldü. Baerbock, “Barışçıl bir Suriye için Kürtlerin güvenliği önemli” diyerek PKK’yı dolaylı bir şekilde meşrulaştırmaya çalıştı. Fransa Dışişleri Bakanı Barrot ise “Kuzeyde silahlar susmalı” mesajıyla PKK’nın masada kazanç elde etmesi için destek vereceklerini ima etti. Bu açıklamalar, Batı’nın Suriye’de istikrar sağlamaktan çok, bölgesel bölünmeleri derinleştirme niyetini ortaya koyuyor.
PKK’nın Suriye ordusuna entegrasyonu şartını dile getiren Almanya ve Fransa, sahada yenilen örgütün masada güç kazanmasını sağlamaya çalışıyor. Ancak bu, Suriye halkının ve bölge ülkelerinin çıkarlarına tamamen aykırı bir yaklaşım. PKK üzerinden yürütülen bu politika, Avrupa’nın bölgeyi zayıflatma çabalarının bir parçası...
Çıkar Odaklı Müdahale
Almanya ve Fransa’nın Suriye’ye önerdiği hiçbir söylem, insanî bir temele dayanmıyor. Özellikle Gazze’deki soykırımı destekleyen Almanya, İsrail’in savaş suçlarını meşrulaştırmak için milyonlarca dolar silah yardımı yaparken, Suriye’de insan hakları ve azınlık hakları üzerinden ahlak ve insanlık dersi vermeye kalkışıyor. Baerbock’un Gazze’de Filistinli kadın ve çocukların öldürülmesini savunurken, Suriye’de kadın haklarını gündeme getirmesi tam bir ikiyüzlülük örneği.
Fransa’nın, Suriye’de Hristiyan toplulukların koruyucusu rolüne soyunması ise eski sömürgeci alışkanlıklarının devam ettiğini gösteriyor. Paris’in, laiklik ve evrensel vatandaşlık gibi değerleri savunduğunu iddia etmesine rağmen, Doğu’da mezhepsel ayrışmaları teşvik eden politikaları, Fransa’nın çıkarlarına hizmet eden fırsatçı bir yaklaşımı yansıtıyor.
Batı’nın Çifte Standardı
Fransa ve Almanya’nın bölgede PKK’yı desteklerken, İslam toplumlarına karşı düşmanca bir tavır sergilemesi dikkat çekici. Avrupa, ılımlı veya radikal ayrımı yapmaksızın İslam’a yönelik düşmanlığını açıkça gösteriyor. Baerbock’un Suriye’deki İslami yapıları reddetmesi, Almanya’nın Orta Doğu’da İslam’ı dışlayan politikalarının bir yansıması. Berlin ve Paris, bölgede laik ve Batı yanlısı güçleri desteklemeyi tercih ederek, halkın iradesini hiçe sayan bir yaklaşımı benimsiyor.
Sömürgeci Söylemler ve Bölgesel Çıkarlar
Almanya ve Fransa’nın Suriye’deki faaliyetleri, Avrupa’nın eski sömürgeci alışkanlıklarından kurtulamadığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Fransa’nın Hristiyan topluluklar üzerindeki söylemi ve Almanya’nın azınlık haklarını araçsallaştırması, Batı’nın Suriye’deki çıkarlarını pekiştirme çabasından başka bir şey değil. Gazze’de soykırımı destekleyen, Filistin halkının katledilmesine sessiz kalan bu ülkelerin, Suriye’ye önerdiği hiçbir öneri kabul edilebilir değil.
Türkiye’nin Rolü ve Bölgedeki İstikrar Çabaları
Avrupa’nın bu çıkar odaklı politikalarının aksine, Türkiye’nin Suriye’deki çabaları istikrara odaklanıyor. Ankara, Şam yönetiminin uluslararası meşruiyet kazanması ve yaptırımların kalkması için diplomatik girişimlerini sürdürüyor. Arap ülkeleriyle temaslar kurarak Suriye’de barış ve yeniden inşa sürecine destek veren Türkiye, Avrupa’nın fırsatçı yaklaşımının aksine, bölgede gerçekçi ve uzun vadeli bir çözüm arayışında.
Sonuç
Almanya ve Fransa’nın Suriye’ye yönelik politikaları, Batı’nın Orta Doğu’ya hâlâ sömürgeci bir zihniyetle yaklaştığını ve PKK üzerinden bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalıştığını gösteriyor. Çıkar odaklı bu müdahaleler, Suriye halkına hiçbir fayda sağlamayacak, aksine bölgesel barış çabalarını zedeleyecek. Avrupa, Suriye’ye insan hakları hususunda ders vermek yerine, kendi ikiyüzlü politikalarını gözden geçirmeli!..