Aradabir, (Rohel), (Klavzviç), (Fon Deken), (Moltıke), (Şarnhörst), (Gnayzenav) gibi, eski Prusya ordu mefkûresini omuzlarında taşıyan büyük Alman askerî müellif ve şahsiyetlerinden fikirler ve ölçüler nakledişim hayret çekmesin... Mühim bir kısmı felsefeye bağlı olan kültürümün bunlar da, vazgeçilmez köşeleri...

Prens (Bismark), harp zamanında, cephede, âdi polis romanları okurmuş... Bense belli başlı hayat devrelerimde, dâva ve ana irfanıma yardımcı kültür olarak hep bunları okudum.

(Şarnhörst)'ün dünya çapında bir ölçüsü:
"Biz, harp fennini askeri ahlâktan ziyade takdir eder olduk. Böyle bir hâl her zaman milletlerin hezimetini mucip olmuştur."

Ruhçu ve ahlâkçı bir görüşün bundan üstün ölçüsü olamaz. Bir ölçü ki, sade orduya değil, bütün cemiyete ve bütün iş şubelerinde tatbik edilmek değerinde... Bütün iş şubelerinde, bütün kalkınma hareketlerinde ve bütün eser hamlelerinde, iktisadî, içtimaî, idari, harsî, siyasî, terbiyevî, her sahada...

Bir tasarım olarak çaresizlik Bir tasarım olarak çaresizlik

Biz bu ölçüyü şöyle ele almak borcundayız:
- Türkiye, madde kalkınmasını ve sathî üstü bezenmek marifetini, bir asırdır, ruh, iman ve ahlâk davranışından ziyade takdir eder olmuştur. Yüz küsur yıldır bu görüş ve gidiş, üstelik madde bezenmesi işinde de yaya kalmış olarak bütün çö-küntülerimizin baş âmildir.
 
Almanların en üstün fen seviyesinde bulduğu hikmeti, fennin de en aşağı derekesinde kaybetmiş olmak ne hazin!..

23.1.1962
Necip Fazıl Kısakürek, Çerçeve 4, s. 16-17