Yapılan açıklamada her zamanki içi boş klişeler kullanıldıktan sonra “din ve inanç özgürlüğü”nün YANI SIRA “ifade özgürlüğü”nü de desteklemeye devam edeceğiz” denilerek, birbirinin tersi iki “özgürlüğü” karşı karşıya getirip akıl dışı bir söyleme daha imza atıldı.
İsveç'in başkenti Stockholm'de Irak asıllı Salwan Momika isimli kişinin 28 Haziran'da Stockholm Camisi önünde polis koruması altında Kur'an-ı Kerim'i yakması ve sonrasındaki olaylar hakkında AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in ofisinden açıklama yapıldı.
Eylemin protesto edildiği Bağdat'taki gelişmelerin yakından izlendiği belirtilen ve itidal çağrısı yapılan açıklamada, diplomatik binalara yönelik saldırılar kınandı.
Açıklamada, İsveç Dışişleri Bakanlığının Kur'an-ı Kerim'in yakılmasına kuvvetle karşı çıkmasına AB'nin de katıldığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
"Bu eylem AB'nin görüşlerini hiçbir şekilde yansıtmamaktadır. Kur'an-ı Kerim'in veya herhangi bir kutsal kitabın yakılması saldırgan, saygısız ve açıkça provokatif bir eylemdir. Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve buna bağlı hoşgörüsüzlüğe Avrupa'da yer yoktur. Bu tür bir eylemin önemli bir Müslüman kutlaması olan Kurban Bayramı'nda yapılması daha da üzücüdür. AB, din ve inanç özgürlüğü ile İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ dışarıda ve içeride desteklemeye devam etmektedir. Şimdi karşılıklı anlayış ve saygı için ayrıca gerginliğin tırmanmasını önlemek için birlikte durma zamanıdır."
Bir tarafta din ve inanç özgürlüğü, diğer tarafta ifade özgürlüğü. Batının iki yüzlülüğünün adeta tablosu. “Sen istediğine inan”, “sen de istediğine söv”. AB’de insanlar mı yaşıyor hayvanlar mı? Öyle ya, bu eşek hürriyeti olsa olsa insan toplulukları için değil de eşek sürüleri içindir. İnsan olma haysiyeti taşıyan Avrupalıların maruz kaldıkları eşek muamelesine hakiki hürriyet adına karşı çıkmaları gerekmez mi, eşek değillerse?