Türkiye tarihinde kara bir leke olarak yerini alan 28 Şubat süreci, sadece askerî müdahaleyle sınırlı kalmadı. Bu süreçte medya ve sermaye de etkin roller oynayarak, toplumumuza büyük zararlar verdi. İşte, 28 Şubat'ta medya ve sermayenin rolüne dair bir analiz:
Medyanın Rolü
Medya, 28 Şubat sürecinde darbe sürecini şekillendirmede kilit bir rol oynadı. Ana akım medya organları, darbeci güçlerin propagandasını yaparak toplumu etkilemeye çalıştılar. Bununla birlikte, İslâmî kesime karşı olumsuz bir algı oluşturarak içtimâî kutuplaşmayı derinleştirdiler. İslâmî değerlere bağlı medya kuruluşları ise sansürlenerek susturulmaya çalışıldı.
Manipülasyon ve propagandanın yanı sıra, medya kuruluşları da hükümete ve İslâmî kesime karşı açıkça tavır aldılar. Bazı gazeteler ve televizyon kanalları, darbe yanlısı görüşleri destekleyerek demokratik süreçlere zarar verdiler. Toplumun bilgiye erişimini kısıtlayarak gerçeklerin gizlenmesine de katkı sağladılar.
Ayrıca İbda davalarında olduğu gibi medya önce adaletin gayr-ı adil kararına zemin hazırladı, akabinde de alınan bu fecaat kararları şakşakladı.
Sermayenin Rolü
Sermaye grupları da 28 Şubat sürecinde etkin bir rol oynadılar. Özellikle büyük holdingler ve finans kuruluşları, darbe sürecini desteklemek için ekonomik baskılar uyguladılar. İslâmî değerlere bağlı işletmelere yönelik ekonomik ambargolar ve kredi kısıtlamaları gibi önlemler alarak hükümeti zor durumda bıraktılar.
İş dünyasında da benzer şekilde, bazı liderler darbe yanlısı politikaları desteklediler ve İslâmî kesime karşı ayrımcılığı teşvik ettiler. Bu durum, toplumda huzursuzluğun artmasına ve ekonomik istikrarsızlığın derinleşmesine yol açtı.
28 Şubat’ın 300 milyar dolar civarındaki hesabının ise kimin cebine gittiği, hakkında bugün hâlen bir soruşturma bile açılamadığı için öğrenilemedi.
28 Şubat sürecinde medya ve sermayenin rolü, topluma ve insan haklarına büyük zararlar verdi. Manipülasyon, baskı ve ekonomik ambargolar gibi yöntemlerle İslâmî kesime karşı bir kampanya yürütüldü.
Baran Dergisi