Kemalist Batıcı rejim, bu topraklardan İslam’ı ve İslam’a dair tüm izleri silmek için ezanı da asli dilinden koparıp Türkçeleştirerek manasını yok etmeye çalıştı. Bu zulüm tam 18 sene sürdü.

30 Ocak 1932 tarihinde ilk Türkçe ezan, Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii'nde okundu. İslâm’ı ve Müslümanları bu topraklardan silmeyi görev edinen Batıcı Kemalistler, bu sürecin akabinde Kur’an-ı Kerim’i “Türkçeleştirme” çalışmalarına başladı. 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesi'nde, Ayasofya Camii'nde Türkçe Kuran, tekbir ve kamet okundu. Bir “ses sanatçısı” Dolmabahçe Sarayı’nda saz eşliğinde “ezan” okudu. M. Kemal de bu “etkinliğe” katıldı.

1932 yılının Temmuz tarihinde ise Türkçe ezan resmiyet kazandı, Diyanet'in yayınladığı genelge ile ülkenin her yerinde uygulamaya koyuldu. 1941 yılında ise ezanın aslî lisanında okunması yasağı uygulamaya konuldu.

İslâm’ı Anadolu’dan silmek, silemiyorsa da Müslümanların anlayışlarını iğdiş etmek isteyen Batıcı Kemalistler eliyle Türkçe ezana muhalefet eden herkes ya hapisle cezalandırıldı ya da yurt dışına çıkış yasağı verildi.

Bu cezaya uğrayanlardan biri de Yahya Kemal’di. Ezansızlığın verdiği buhrana dayanamayan Yahya Kemal 1942’de "Ezan-ı Muhammedi" isimli bir şiir kaleme almış ve bu şiirden dolayı laikliğe karşı çıktığı gerekçesiyle dava açılmıştı. Şaire hem yurt dışına çıkış yasağı konulmuş ve pasaport da verilmemişti. (Kaynak)

Tarihçi Dursun Gürlek, bu şiir için şunları dile getirir:

“Türkçe Kur’an, Türkçe ezan diye ortalığın velveleye verildiği, zihinlerin bulandırıldığı, dini kavramların sulandırıldığı bir devirde İslam’ın asliyetini ve safiyetini bozmak için mezbuhane gayretlerin sergilendiği, adeta terör havası estirildiği bir zamanda böyle harika bir şiiri kaleme alması Yahya Kemal’in aynı zamanda cesur bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor.”

İşte Yahya Kemal’in ceza aldığı şiiri:

Ezân-ı Muhammedî

Emr-i bülendsin ey Ezân-ı Muhammedî

Kâfî değil sadâna cihân-ı Muhammedî

Sultan Selîm’i Evvel’i râmetmeyüp ecel

Fethetmeliydi âlemi şân-ı Muhammedî

Gök, nûra garkolur, nice yüzbin minâreden

Şehbâl açınca rûh-ı revân-ı Muhammedî

Ervâh cümleten görür Allahü Ekber’i

Akseyleyince arşa lisân-ı Muhammedî

Üsküp’de kabr-i mâdere olsun bu nev-gazel

Bir tuhfe-i bedî’ ü beyân-ı Muhammedî

4 Şubat 1926: İskilipli Atıf Hoca şapka takmadı diye idam edildi 4 Şubat 1926: İskilipli Atıf Hoca şapka takmadı diye idam edildi

Yahya Kemâl Beyatlı

Baran Dergisi