Dikkatle okuyalım:

"-Yahudi iki türlü çalışır; ya doğrudan doğruya rejimleri yıkmak, yahut, neticede kendi kavim hâkimiyetini kurmak gayesiyle için için yeni rejimler tesis etmek... İngiliz, Fransız ve Amerikalıların tetkiklerine göre, Yahudi faaliyetinin ikinci şeklini idare eden kafalar daima Yahudi köklerindendir. Mutlaka kavramak lazımdır ki, Yahudi kendi ruhuna uygun olmayan her hükümet sisteminden nefret eder."

"- Dillerinden hiç düşürmedikleri hürriyet nizamlarından gaye, kütlenin ruhta bayağılaşmaları ve kendilerine yardımcı bir âlet haline gelmeleridir. İktisadî muvazeneyi, siyaset âhengini, ev hayatını, hulâsa vahdet belirtici her şeyi yıpratmak... Usullerinin hedefi budur! Dinî nizam belirten bütün insan cemiyetlerini yıkmak! Yahudi hürriyet dersleri vermeye başlayınca hemen anlayın ki, millet bütün ulvî hislerini kaybetme yolundadır!!!"

"- Büyük Yahudi dünya plânının ana hatları ve temel görüşleri (Siyon Usulleri Protokolleri) diye tanıtılan 24 vesikada toplanır. Onlar, Avrupa'da dikkati celbetti, İngiltere'de bir firtınaya sebep oldu. Buna mukabil Birleşik Devletlerde, hudutlanmış bir ölçüde, inkışaf etti. Bu vesikaları Amerikan Adliyesi bir zamanlar muayeneye tâbi tuttu. Protokollerde her insan cemiyetini ve hükümetini mahvetmek ve hudutsuz bir gizli hükümet şeklinde bir dünya nüfuzu meydana getirmek hedefi vardır. Böyle bir plânı, ne hâkim bir sınıf ve ne de anarşistler meydana getirebilir. Bu sadece Yahudi dehâsına mahsus bir imtiyazdır."

Amerikalı milyarder (Ford)un meşhur eserinden iktibas ettiğimiz bu satırlara biz de şunları ekleyelim:

-Şimdi de Yahudi, Doğu Avrupa ve Asya'yı kontrol altına almak ve dünya emperiyalizmasını maddede ve mânada kurmak sevdasındaki Amerikalıya en uygun üs vazifesini görürken, Kıbrıs'ı da bu üsse temel, batmayan bir uçak gemisi halinde Amerikan murakabesine bağlamanın yolunda ve bu dâvayı hem Amerikanın içinden kendi ülkesi istikametinde, hem de İsrail'den Amerika yönünde idare etmektedir.

Bilmiyorum Bilmiyorum

Yahudi dâvasının mizan üssü budur. Yunanlının, şunun, bunun telâşı ise sade kuklalara mahsus bir çırpınış...

Necip Fazıl Kısakürek, Çerçeve 6, 3 Eylül 1978, s. 182-183