Filistin’de savaştan önce Arap Dili ve Edebiyatı alanında akademisyen olarak çalışan 50 yaşındaki N.Y., savaşta annesi, kardeşi, eşi ve çocuklarını kaybetti ve Türkiye’ye geldi.
6 Şubat depremlerine kadar İnönü Üniversitesi’nin lojmanlarında kalan N.Y., depremden sonra kurulan bir konteyner kente yerleşti. N.Y., deprem öncesinde de zaman zaman ırkçılığa maruz kaldığını söylese de konteyner kente taşındıktan sonra bu ırkçı söylemlerin ilk defa fiziksel şiddete dönüştüğünü belirtti.
“KALDIĞIM KONTEYNERİ TAŞLADILAR”
Arap Dili ve Edebiyatı Hocası N.Y.’den neler yaşadığını şu ifadelerle anlattı:
"Bir yıldır ırkçılığa uğruyorum, bu süreç deprem öncesine kadar uzanıyor. Şu anda bir konteynerde yaşıyorum. Bazı komşularım beni buradan çıkarmaya çalıştılar ve kendi akrabalarını yerleştirmek istediler. Kalmakta olduğum konteyner taşlandı, hatta çocuklarını gönderip konteynerin üzerine zıplatarak beni rahatsız ettiler. Depremde lojmanım yıkıldığı için buraya taşınmak zorunda kaldım."
Fakültede öğretim üyesi olmasına rağmen, etkinlikte yemeği dağıtan bir kişi tarafından içeri alınmadığını ve dışarıda beklemek zorunda kaldığını anlatan N.Y., bu olayın ırkçılıkla karşılaşmaya başladığı ilk anlardan biri olduğunu belirtti:
"Bir keresinde Ramazan ayında bir iftar etkinliğinde içeri alınmadım. Öğrencilerim beni görünce tepki gösterdi, 'Hocamızı nasıl almazsınız?' dediler. Sonra caminin imamı geldi ve benim bu fakültede öğretim üyesi olduğumu söyledi, içeri alınmam gerektiğini belirtti. Ancak yemeği dağıtan kişi, ısrarla 'Asla giremezsiniz' dedi. İftarı düzenleyen kişi gelene kadar dışarıda beklemek zorunda kaldım. Herkes beni tanıdığını söylüyordu ama buna rağmen içeri alınmadım. Irkçı tutumlar aslında böyle başladı diyebilirim."
“EKİM AYINDA ÇOK AĞIR BİR ŞİDDETE MARUZ KALDIM”
Konteyner kentteki komşusu ve aynı zamanda okulda güvenlik görevlisi olan bir kişinin kendisine fiziksel saldırıda bulunduğunu anlatan N.Y., başına aldığı darbe nedeniyle ölüm tehlikesi atlattığını, daha önce de benzer saldırılara maruz kaldığını ama Ekim ayında yaşadığı şiddetin çok daha ağır olduğunu ifade etti:
"Yan konteynerde yaşayan ve aynı zamanda okulda güvenlik görevlisi olan kişi bana saldırdı. Kafama vurdu, ölümden döndüm. Daha önce de darp girişimleri olmuştu fakat Ekim ayında çok ağır bir şiddete maruz kaldım. Buna rağmen şikayette bulunamadım, darp raporu da alamadım. Çünkü son dönemde Türkiye’de mültecilere yönelik sınır dışı uygulamaları oldukça sertleşti; şikayette bulunursam sınır dışı edilme korkusu yaşıyorum.”
“BEN BİR MİSAFİRİM VE ELBET BİR GÜN BURADAN GİDECEĞİM”
Bu saldırılara rağmen şikayette bulunmadığını çünkü Türkiye’de son dönemde mültecilere yönelik sınır dışı uygulamalarının sertleştiğini ve şikayette bulunursa sınır dışı edilme korkusu yaşadığını ifade eden N.Y., “Ben bir misafirim ve elbet bir gün buradan gideceğim” ifadelerini kullandı. Ailesini Gazze’de savaşta kaybeden N.Y., bu yaşadıklarının Türkiye milleti adına utanç verici olduğunu belirtti:
“Eşimi, kardeşlerimi, ailemi Gazze’deki saldırılarda kaybettim. Bu okuldan atılmam veya burayı terk etmem için baskı yapıyorlar. Ancak unutmasınlar ki ben Gazzeliyim. Mücadele ve cesaret, benim geldiğim yerde en büyük gerçeklik. Türkiye’deki mülteci düşmanlığı özellikle çok arttı. Ben bir misafirim ve elbet bir gün buradan gideceğim. Türkiye’de çoğunluk Müslüman olduğunu söylüyor; İslam’da misafir hukuku diye bir şey vardır. Sanırım bundan bi’haberler. Türkiye milleti adına çok endişe ve utanç verici olmalı bu ırkçı tutumlar."
KARAR