Bundan evvel müteaddit kereler Amerikan devlet başkanı Donald Trump’ın yaptıklarından bahsettik. Hadiselerin nasıl bir yere doğru kıvrıldığını objektif bir şekilde değerlendirmeye çalıştık.
Bu hafta ise Venezüella ile başlayalım. Venezüella’da bugünlerde ülkenin içinde bulunduğu sosyal problemleri aşabilmek için başkanlık seçimi yapılacaktı; fakat daha sonra Mayıs ayına ertelendi. Seçimlerde muhalefet kanadından yasaklananlar oldu; seçimlere sadece Başkan Hugo Chavez’in takipçileri seçimlere katılacak. Çünkü yasaklananların haricinde en geniş katılımlı muhalif koalisyonu da seçimleri boykot etme kararı aldı.
Esasında neler olduğunu tam olarak bilmiyoruz; fakat şunu biliyoruz ki, Venezüella’nın düşmanları tarafından muhalif liderlerin propagandası yüksek bir sesle yapılıyor, muhalifler de müdahale çağrısında bulunuyor. Venezüella’da seçim sistemi gayet modern bir şekilde organize edilmektedir; dolayısıyla hile yapmanızın imkânı yoktur. Buna rağmen bu yönde bir propaganda yapılıyor. Çünkü oyların büyük bir çoğunluğunun Bolivarcılar tarafından alınacağı biliniyor. Muhalefet, iktidara normal bir şekilde karşı çıkmıyor.
Seçimleri boykot ediyorlar çünkü kazanamayacaklarını biliyorlar. Öte yandan diğer muhalefetin de seçimlere girmesine müsaade edilmeli. Çünkü seçimleri kazanabilecek kapasiteleri zaten yok.
Venezüella ile benzer bir durumda olan başka bir ülkeden daha bahsetmek istiyorum. Genç fertlerin legal önlemleri protesto etmek için sokaklarda hükümet ile çatıştıkları Nikaragua.
Nikaragua devrimci bir ülkedir ve devrimciler iktidarı savaşarak alırlar. Amerika Birleşik Devletleri’ne ve onun ajanlarına karşı savaşarak. 1930’lardan önce Nikaragua Amerikan işgaline maruz kaldı. 1930’larda ise halka Amerikan güdümünde bir idare dayatıldı ve sözde bağımsızlık verildi. Devrime kadar ülke Somoza ailesi tarafından yönetildi. Bu aile ülkenin bütün kaynaklarını sömürdü. Halk sefalet içerisinde yıllarca yaşadı. Açlıktan insanların öldüğü bir ülkeydi Nikaragua. Devletin silahlı kuvvetleri bir çete vazifesi görüyordu ve bu çete halka müthiş bir baskı yapıyordu. Tâ ki 1979’da gerçekleştirilen Sandinista devrimine kadar. Devrimin adı Sandino’dan geliyor. Sandino 1920’ler boyunca Amerikan işgaline karşı savaşmış ve 1930’larda bir suikast neticesinde öldürülmüş devrimci bir lider. Amerika tarafından tertiplenen suikast Somozalar tarafından gerçekleştirilmiştir. Ülke elli yıldan fazla süre Somozalar tarafından yönetildikten sonra Sandinista devrimi gerçekleştirilmiş, o dönem cumhurbaşkanı olan Anastasio Somoza sürgüne gönderilmiştir. Paraguay’da bir suikast neticesinde öldürülmüştür.
Bugün, geçmişi bilmeyen çok genç insanlar devrimci Nikaragua devletine karşı, ekonomik problemler dolayısıyla sokaklarda protesto gösterisi düzenliyor. Ülke ekonomisinin kötüleşmesinde ise en büyük etken yine emperyalistlerin sabotajları. Nikaragua’da çatışmalar sürüyor, tıpkı daha evvel Karakas’taki iç karışıklığa benzer bir durum söz konusu. Elbette iş başındaki sosyalist rejimin de bir takım yanlışları olduğunu reddedemeyiz; fakat onların kesinlikle Amerikan ajanı olmadığını ve hatta emperyalizmin düşmanı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Venezüella hükümeti gibi bir takım yanlışları olsa da Nikaragua idaresi vatansever insanlardan müteşekkil.
Esasında sadece Venezüella ve Nikaragua değil; tüm Latin Amerika ülkeleri tabiî zenginliklerine rağmen ekonomik olarak kötü durumda, halklar ekonomik krizler, sıkıntılar içerisinde. Bu ülkeler, devletler içerisindeki çürümenin sona erdirilmesi ve Amerikan emperyalizminin tesirinin kırılması için çok çalışmalı. İki yüzyıldır emperyalist sömürü sebebiyle bölge halkları acı çekiyor. Esasında tüm dünya insanları acı çekiyor. Siyonistler ve emperyalistler Latin Amerika halklarının olduğu gibi, Fransızların da, Türklerin de, Arapların da ve hatta Yahudilerin de düşmanıdırlar. Nikaragua hükümetinin yahut Venezüella hükümetinin ekonomik krizleri yönetememiş olması sebebiyle tek başına sorumlu tutulmaları doğru olmaz.
Evet, Venezüella Devlet Başkanı Maduro bir takım politik hatalar yapıyor ve yaptığı bu hatalar Venezüella düşmanları, Türk düşmanları, Arap düşmanları, Kürt düşmanları kısacası tüm dünya halklarının düşmanları olan emperyalistler ve Siyonistler tarafından kullanılıyor. Emperyalist ve Siyonistler para ve güç için aklınıza gelebilecek her türlü kötülüğü yapıyorlar. Nikaragua’da da devlet bir takım hatalar yapıyor, zira Sandinista devriminin bazı komutanları da hükümetin karşısında yer alıyor. Protestoların şiddeti artıyor. Dolayısıyla hükümetin bazı şeyleri gözden geçirmesi gerekiyor, hatta seçime gidebilirler.
Öte yandan bu hafta Kuzey Kore, ABD ile müzakere için nükleer programını duraklatacağını açıkladı. Kuzey Kore bağımsız bir devlettir ve programını sona erdireceğini düşünmüyorum. Bu, ABD’nin Kuzey Kore hükümetine karşı politikasında bir takım değişikliklere gitmesinin ve yumuşamasının bir neticesi. ABD ile Kuzey Kore arasındaki münakaşa sadece bu iki devleti değil, Rusya ve Çin gibi güçleri de ilgilendiriyordu. Trump her meselede çok sert ve fazla konuşsa da anlaşılabilir bir insandır.
Türkiye’ye gelirsek; devletini tarihteki şanlı günlerine döndürmek için çalışıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan. Sünnî Müslüman dünyanın da liderliğine oynuyor. Fakat bunu yaparken içerideki muhalefetten de bir şekilde faydalanmayı bilmeli ve onlarla anlaşabilecek müşterek zemini bulmalıdır. Partisi içerisinde Erdoğan’a karşı bir şeyler yapıldığı görülüyor. Türkiye’de manipülatif bir ortam var. Türkiye, ideolojik bir zeminde buluşarak kendisini bu ortamdan kurtarıp, hem Müslümanların hem de gayri Müslimlerin kurtuluşuna vesile olmalıdır.
Allahü Ekber!
21.04.2018
Tercüme: Faruk Hanedar
Baran Dergisi 589. Sayı
Nikaragua’da Emperyalist Tezgâh
Çakal Carlos
Yorumlar
Trend Haberler
Puta dokunan yanıyor: 10 Kasım’ı eleştiren doktor tutuklandı!
“Putlara tapınma!” dediği için tutuklanan Dr. Mehmet Arslan serbest bırakıldı
‘Putlara tapınma!’ deyip tutuklanan doktora HÜDA-PAR’dan destek
"Divanu Lugati't-Türk" sergisi, Türk dünyasını dolaşacak
Kemalist Yargıyı Cimer'e şikâyet etmek!
15 Temmuz’un son şehidi: Halil Algan