NİZAM

Nefsini hesaba çek, elinde kalem kâğıt;
Allah sana verince sen de kullara dağıt…  (Öfke ve Hiciv)

Gerçek ve derin Müslümanda şeriat, iyice bilindikten ve anlaşıldıktan sonra, tek zerresi ve noktası değişmez ve feda edilmez, topyekûn dünya ve kâinatın bütün mesele ve davalarında mutlak mizan üssüdür. (İdeolocya Örgüsü)

Hep aynı mazeret: Göze yasak olmaz! Hâlbuki zâhirde müeyyidesiz görünmesine rağmen, en büyük, en ince, en güzel yasak budur: Göz yasağı!.. Geçmişten kalma bir sözdür ki, “Eğer hayâ etmezsen dilediğini yapmakta serbestsin!” Göz yasağını ve ona bağlı edep ve haya duygusunu anlayabilmek, derin bir terbiye ve irfan işidir. (İstanbul’a Hasret)

Başyücelik Emirleri: Kanun - Necip Fazıl Başyücelik Emirleri: Kanun - Necip Fazıl

Küfür diyarından iman diyarına mesafe bir nefesten ibarettir. Şüphe âleminden Yakîn âlemine olan mesafe de gene bir nefesten ibaret. Şimdi yaşamakta olduğun dakikayı fırsat bil; çünkü hayatımız da bir nefesten ibaret… (Edebiyat Mahkemeleri)

SANAT

San’at ki, bizim gözümüzde en çevik ve en gizli usülle Allahı aramanın müessisesidir; nâmütenahî mücerrede, yâni aslî gayesine yaklaştıkça İslâmda değer bulur. Bu bakımdan, bütün İslâm san’atlarından mücerredin şiiri tüter. (İdeolocya Örgüsü)

NUR

Yok bile yokken O vardı;

O bir nur… Ki mutlak saffet.

Âdem, Allah’a yalvardı;

O nur için beni affet!   (Es-Selam)

KEYFİYET

Allah Resûlünün yükseklikler âlemine urûç etmesi… Derece derece ötelerin sırrına ermesi… Nihayet (Son)un son haddini de geçmesi ve hadsizlik ufkuna varması… Bütün nisbet ve kıyasların, içinde kaynayıp yok olduğu ve ulvi bir nur âhenginden ibaret kaldığı vahdet çağlayanına girmesi… Allah’ı görmesi, Allah’la konuşması, Allah’tan emir alması… Miraç kelam aynasında budur ve bunda, Allah’a mekân ve istikamet tayini yoktur. (Çöle İnen Nur)

MÜLKİYET 

Bitişiğindeki evde aç varken sofrasına ilişebilmiş insanı kendinden saymayan İslâm ruhu, sermayenin, oturduğu yerde ter ve yelpazelenme hakkı diye kullandığı faize sed çekici; ve belli başlı bir haddin üstündeki her 40 vâhidden birini içtimaî tasarruf yoliyle bir taraftan muhtaçlara dağıtıcı ve bir taraftan sermayeyi budayıcı ve mala tahâret ve ibâdet teklif edici iki şartiyle, kör ve sağır Yirminci Asır dünyasının, muhtaç olduğu yegâne kurtarıcı ve erdirici sistemidir. (İdeolocya Örgüsü)

KUMARBAZ

Bir kumar masası etrafındaki insanların birbirini yemeye çalıştıkları edâlar kadar vahşi ve iğrenç tavırları, avına karşı hiçbir yırtıcı hayvanda bulamazsınız. Kumarda insan elinin aldığı kanlı pençe şeklini, acaba leş yiyen hangi kuşun pıhtılı gagasında görebilirsiniz. (Hikâyelerim)

GAZANFER – (Necati’ye) İşte bütün dava bu inceliği kavramakta. Ordu makineleşmiş bir mefkûredir. Onu fikir besler, siyaset öldürür. Çünkü siyaset fikrin kendisi değil, posasıdır. (Tohum)

FELSEFE

Felsefe hakikati başıboş arama sistemidir! Bizim rejimiz olsa, üniversitemizde, felsefeyi; “Bakın, ne kadar batıl olduğunu görün dünyada!” demek, batılın kaç şubesi olduğunu tanıtmak için okuturuz. İslam’da ise bağlı hakikat vardır!.. Hakikate bağlandıktan sonra serbest çıkış yoktur!.. Onun hikmetleri vardır ve ismi felsefe değildir!.. (Hesaplaşma)

ULU HAKAN ABDÜLHAMÎD HAN

Abdülhamîd – Avrupalı bize başıboşluk hürriyetini şırınga ederek vücudumuzu ve beynimizi dondurdu, bünyemizi ihtilale verdi, sonra da bizi uzuv uzuv parçalamaya başladı. (İbrahim Ethem)

HADLER

Resûle Allah dememek şartıyla ne denilse az… Sahabiye nebi dememek ve yalnız nebilere mahsus vasıfları kondurmamak şartıyla ne denilse az… Velileri de asla sahabi, hususiyle nebi, ve resul vasıflarına ve mertebesine yükseltmeden, bu sınır içinde istenildiği gibi yüceltmek caiz… (O ve Ben)

MÜSLÜMANIN HUSUSİ HAYATI YOKTUR

Asıl bir Müslümanın hususi hayatı yoktur. O, akşamın belirli bir saatinde kepenkleri indiren bir dükkâncı gibi muayyen bir zaman çerçevesi içinde değil, her ân ve her mekânda Müslüman ve mesuldür. Kenefte ve uykuda bile… (Aynadaki Yalan)

“Asıl Müslümanın hususi hayatı yoktur! Müslüman uykuda, tuvalette, sokakta, pazarda, her işde ve her nevi faaliyette ve nihayet musalla taşında ve mezarda; topyekûn zaman ve mekân boyunca, kesiksiz ve sımsıkı İslam şuuruna bağlıdır ve bu şuurdan bir an gafil değildir. Hususi hayattan maksat, üstün insan ifadesi olan dava ve gaye yaşayışından uzak, fikirsiz ve hedefsiz, ilcai ve nebati hal demek olduğuna göre, o hallerin zaruret çerçevesinde de Müslüman, İslam şuurundan bir an bile gafil ve bu manada hususi hayata malik olamaz.” (Çerçeve 4)

OKU – YAZ

Yunus, mezar taşına “hece taşı” demekle ne kadar derinlere inmiştir. Evet, hayat tek bir heceden ibarettir ve onun ismi “ân”dır. Tek bir ân yaşıyor sonra, sonra hakikatta kopuk bu “ân”ları birleştirerek ahmak bir kemmiyet oyununa girişiyor; 3, 5, 90, 100 yaşadığımızı sanıyoruz. (Kafa Kâğıdı)

HAZRET-İ FÂTIMA

Çocuklarının yemiş parasını, alacaklısının sıkıştırdığı bir borçluya verdiler ve Allah onları yine mucize çapında mükâfatlandırdı. İşin bu tarafı, Allah Sevgilisinin ve yakınlarının iç cepheleri… Biz hep dış cephe üzerinde gidelim. Beyaz buğday benizli incecik kaşlı, gür kirpikli, kapkara gözlü, babasına son derece benzeyen, kendisini Allah’a veren ve dünya diye bir şey tanımayan Derin ve İnce Fâtıma… (Peygamber Halkası)

PARA

Allah, bütün ihtiyaçlarımızı melekleri vasıtasıyla yerine getirmedikçe, para bu dünyadan kalkamaz. Hani, din kitapları, “Sefillerin en sefili” diye bir yer tarif ediyor ya, işte o, bu dünya, para dünyası… Vaktiyle varmış, paranın geçmediği bir yer varmış. İnsanoğlu, oraya layık olmadığı için buraya atılmış. Şimdi de buradan da oraya gitmek için, parsız  pulsuz çalışanlar var. (Para)

GAZETE

İsim ve cismiyle teşhis ve teşhirine kadar gittiğimiz mahut gazete ve uyduları, bizim doğrudan doğruya hedefimiz olmak haysiyetine sahip değildir. Hedef, topyekûn mâna ve bu mânanın tütsü çanağı Bâbıali… Eğer bu tütsüyü ilk yakanlar onlar olmasaydı, ele alınmaya değmezlerdi. (Bâbıâli)

BAYRAM

Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;

Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!..  (Çile)