"Canary Mission" adlı internet sitesi, kurulduğu 2014 yılından bu yana ABD'deki üniversitelerde Filistin'e destek veren öğrenciler ve profesörlerin yanı sıra medya organlarının da aralarında olduğu uluslararası kuruluşlar hakkında bilgileri derleyerek bu kişi ve kuruluşları "antisemitist" damgasıyla fişleme kampanyası yürütüyor.

Öğrencileri, profesörleri ve büyük ölçüde İsrail ile aynı fikirde olmayan veya Filistin yanlısı olan herkesi "kara listeye" almaya çalışan ve kişisel bilgilerini izinsiz şekilde internette yayınlayan söz konusu internet sitesinin tanıtım alanında amaçları şu şekilde ifade ediliyor:

"Canary Mission, ABD, İsrail ve Yahudilere karşı nefreti teşvik eden kişi ve grupları belgeliyor. İsrail karşıtı aşırı sağ ve aşırı sol aktivistler dahil olmak üzere Kuzey Amerika siyasi yelpazesindeki nefreti araştırıyoruz. Her birey ve kuruluş dikkatli bir şekilde araştırılmış ve kaynaklanmıştır. Üniversite kampüslerinizde ve ötesindeki antisemitist faaliyetler konusunda bizi uyararak nefretin ifşa olmasına yardımcı olabilirsiniz."

İnternet sitesindeki listede ayrıca ABD'deki üniversitelerde aktif öğrenci organizasyonlarının yanı sıra bu ülkede faaliyet gösteren en önemli Müslüman organizasyonlardan Amerikan-İslam İlişkiler Konseyi (CAIR) ve medya kuruluşlarından Katar merkezli Al Jazeera televizyonu gibi birçok kuruluş da bulunuyor.

Canary Mission, öncelikle üniversitelerdeki Müslüman, Arap veya farklı ırklardan göçmen öğrencileri, akademisyenleri ve kişileri hedefine koysa da fişledikleri profillerde Filistin işgaline karşı çıkan Yahudilerin de olduğu dikkatleri çekiyor.

Sitenin kişi ve kuruluşlarla ilgili yayınladığı profiller açık kaynak istihbaratına dayanıyor gibi görünse de yayınladıkları bilgiler bazı şeylerin özel bilgilerden oluşması da göze çarpıyor. Stanford Üniversitesi öğrencisi Yahudi kökenli Esther Tsvayg'in profilinde onun küçük bir çocukken çekilmiş fotoğraflarının yer alması dikkati çekiyor.

Filistin yanlısı akademisyenleri ve öğrencilerin profillerini yayınlayarak bu kişilerin kariyer sahibi olmalarını engellemeye çalışan Canary Mission'ın fişlediği bazı kişiler Google aramalarında aşırı sağcı internet sitesinin sağladığı bilgilerle tanıtılıyor.

Canary Mission'ın fişlediği Yahudi kökenli kadın öğrenci Tsvayg, bu duruma 12 Eylül'de X sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında tepki gösterdi. Tsvayg mesajında, "Google, Canary Mission'ın, benim kim olduğum konusunda en güvenilir ve yetkili kaynak olduğuna karar verdi. Gerçeği ortaya çıkarmak için algoritmalara güvendiğimizde olan budur." ifadelerini kullandı.

Filistin tasarısı BM'de onaylandı Filistin tasarısı BM'de onaylandı

Canary Mission'ın listesinde yer alan Oberlin Koleji öğrencisi ve Oberlin Barış İçin Yahudi Sesi üyesi Zoe Jasper ise fişlendiğini öğrendikten sonra 2019 yılında Yahudi Öğrenci Basın Servisinin dergisi New Voices için bir yazı kaleme aldı.

Jasper, Canary Mission'daki profilini ilk gördüğünde aktivist bir öğrenci olarak daha önce hiç tecrübe etmediği "bir rahatsızlık ve korku duyguları hissettiğini" belirtti. Yahudi öğrenci, "Kara listenizdeki yerimi, Yahudiliğim için gerekli olduğunu bildiğim ilerici hareketlere daha derinlemesine yönelmek için bir teşvik olarak kullanacağım." ifadelerini kullandı.

2014 yılında açılan sitenin kurucusu veya kurucularının kim olduğu bugün dahi belirsizliğini korurken, organizasyonun, sitesinin kamuya açık olarak vergiden düşülebilir bağış kabul ettiği görülüyor.

Araştırmacı gazeteci James Bamford'un Canary Mission'ın fişleme faaliyetlerine ilişkin The Nation'da 22 Aralık'ta yayımlanan yazısında ise, İsrail'in ABD'deki tüm casusluk faaliyetleri gibi Canary Mission'ın da İsrail istihbaratı ve ABD'li finansörleriyle bağlantılarının "oldukça gizli" olduğuna dikkati çekti.

Haaretz gazetesi 2018'de yayımladığı bir haberde, resmi bir internet sitesi veya sözcüsü olmadığı göze çarpan İsrailli "Megamot Shalom" isimli sözde kâr amacı gütmeyen kuruluş üzerinden Canary Mission'a para aktarıldığını ortaya çıkardı.

Canary Mission'ı finanse eden Megamot Şalom adlı kuruluşun da Kudüs'te yaşayan Jonathan Bash adlı kişi tarafından yönetildiği ve Bash'ın aynı zamanda araştırma ve veri toplama hizmetleri sağlayan Royal Research adlı şirketin de sahibi olduğuna dikkati çekildi.

Haberde, ayrıca Kudüs'te yaşayan Bash'in ABD doğumlu, aşırı sağcı haham Ben Packer'le çalıştığı ve Packer'ın da Megamot Şalom'un ortaklarından olduğu bilgisi verildi.

Hindistan'daki gazetecilerin Pegasus yazılımıyla izlendiğini ortaya çıktı

Hindistan'daki gazetecilerin Pegasus yazılımıyla izlendiğini ortaya çıktı

ABD'deki Yahudiler için yayın yapan Forward gazetesi de Ekim 2018'de San Francisco Yahudi Topluluğu Federasyonu tarafından kontrol edilen Amerikan Helen Diller Aile Vakfı'nın, Megamot Shalom aracılığıyla Canary Mission'a 100 bin dolar bağışladığını ortaya çıkardı.

Söz konusu bağışın İsrail'de birçoğu aşırı sağcı gruplarla ve Yahudi yerleşimleriyle bağlantılı çeşitli kuruluşlara yılda on milyonlarca doların aktarılmasında aracılık yapan bir kuruluş olan New York merkezli İsrail Merkez Fonu aracılığıyla aktarıldığına dikkati çekildi.

Haaretz'in haberinde ayrıca, İsrail istihbaratının Canary Mission'ın fişleme faaliyetlerini ülkeye giriş yasağı konacak isimlerin tespit edilmesi için kullandığı vurgulandı.

Kudüs İbrani Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmak için 2018'de İsrail'e giden ancak gözaltına alınıp sınır dışı edilen Lara el-Kasım adlı öğrencinin daha önce Canary Mission tarafından fişlenmiş olması İsrail istihbaratının söz konusu siteyi aktif kullandığı iddialarını güçlendiriyor.

Harvard Üniversitesi'nden öğrenci organizasyonları, İsrail'in Gazze'ye başlattığı saldırılar sonrası 10 Ekim'de bir araya gelerek Filistinlilerin "yok edilmesine" karşı çağrıda bulunan ortak mektubu "Harvard Crimson" okul gazetesinde yayımladı.

Söz konusu mektubun hemen ardından Canary Mission sitesinde, "Harvard Crimson" okul gazetesinin yayın kurulu üyeleri, Harvard Filistin Dayanışma Komitesi liderleri ve diğer imzacı üniversite kulüplerinin çevrim içi profillerinin oluşturulduğu ve "Harvard öğrencileri terörü destekliyor" başlığıyla internet sitesine eklendiği görüldü.

İsrail'in işgal ve katliamlarına karşı ses yükselten kişileri sindirmeyi ve kendi düşüncelerine göre cezalandırmayı amaçlayan Canary Mission, fişledikleri kişilere saldırılarını genellikle üç farklı boyutta gerçekleştiriyor.

İlk olarak Canary Mission, öğrenci ve öğretim üyelerinin kişisel bilgilerini ve fotoğraflarını internet sitesinde paylaşarak bu kişiler hakkında ayrı ayrı profiller oluşturuyor.

Daha sonra kişiye veya kuruluşa özel her profil, "antisemistizm", "İsrail'e karşı olmak" veya "terörizme destek" gibi suçlamalarla tanıtıldıktan sonra bu profiller sosyal medyadaki bir çoğu anonim hesaplardan "şeytanlaştırılmaya" çalışılmaya başlıyor.

Son olarak Canary Mission da fişledikleri kişileri taciz ve sindirme amaçlı sosyal medya üzerinden yapılan saldırılarla ilgili gönderileri paylaşarak destek veriyor. Bu paylaşımlar çoğunlukla fişlenen kişilere karşı hakaret, taciz ve hatta ölüm tehditleri şeklinde gerçekleşiyor. Böylece Canary Mission'ın nefret dolu iftiralarına ve kamuoyunda karalamalara maruz kalan kişiler psikolojik baskı altına giriyor.

Canary Mission'ın şu anda X olarak adlandırılan o dönemki Twitter hesabı, sosyal medyada genellikle davranış kurallarını ihlal eden faaliyetleri nedeniyle 26 Şubat 2018'de askıya alınmış ancak iki gün sonra hesap yeniden aktif edilmişti.