Gazetede, Kudüs'teki üst düzey bir siyasi kaynağın şu ifadelerine yer verildi:
"Türkiye'nin Suriye'deki faaliyetleri, son günlerde İsrail'in öncelikli gündem maddesi haline geldi."
Haberde, bu endişelerin işgalci İsrail'de iki kritik toplantının düzenlenmesine yol açtığı aktarıldı. Toplantılardan birinin Savunma Bakanlığı'nda yapılacağı, diğerinin ise Başbakan Benjamin Netanyahu tarafından bizzat yönetileceği belirtildi. İsrailli yetkililer, Türkiye'nin Suriye'deki adımlarının "iki ülke arasında ciddi sürtüşme potansiyeli" taşıdığı görüşünde.
Türkiye'ye karşı ittifakın detayları
Gazete, İsrail'in Suriye'de terör örgütü YPG'yi desteklediğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
"İsrail, Türkiye'nin tarihi rakipleriyle bağlarını güçlendiriyor. Son aylarda İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs ile bir dizi savunma anlaşması imzaladı. Bunlar arasında Yunanistan için gelişmiş radar ve müdahale sistemlerini içeren 2 milyar avroluk bir anlaşma yer alıyor. Ayrıca Kıbrıs, Rus sistemlerini değiştirmek amacıyla İsrail yapımı Barak MX hava savunma füzeleri aldı."
Haberde, İsrail'in, Türkiye'yi "stratejik bir tehdit" olarak görmeye başladığı vurgulanarak, bu durumun Nagel Komisyonu raporuna da yansıdığı belirtildi. Raporda Türkiye'nin 15 kez zikredildiği ve bölgesel istikrarsızlık ile hızlı değişim potansiyeline dikkat çekildiği ifade edildi. Raporda şu unsurlar öne çıkarıldı:
- Ürdün monarşisinin istikrarsızlaştırılması girişimleri,
- Mısır ve Türkiye'nin tutumlarındaki değişiklikler,
- İsrail ile Türkiye arasındaki sürtüşmelerin artışı.
Raporda Türkiye'nin etkisi
Haberde, Netanyahu'ya sunulan raporda şu notların yer aldığı belirtildi:
"Eğer Suriyeli güçler, fiilen bir 'Türk vekili' haline gelirse bu durum tırmanışa neden olacaktır. Bu, Türkiye'nin Osmanlı dönemindeki etkisini geri getirme arzusu doğrultusunda bir adım olarak görülüyor. Türk güçlerinin ya da onların desteklediği grupların Suriye'deki varlığı, İsrail ile Türkiye arasında doğrudan bir çatışma riskini artırabilir."