Çakal Carlos kimdir? Ilich Ramirez Sanchez nam-ı diğer Çakal Carlos, Müslüman olduktan sonra Salim Muhammed adını aldı.
12 Ekim 1949 yılında Marksist bir ailenin çocuğu olarak Venezüella’da doğdu Çakal Carlos. 1966 yılında annesi ve kardeşleriyle birlikte İngiltere’ye gitti ve üniversite eğitimini Londra’da gördü.
Uzun bir dönem Marksist gençlik örgütlenmeleri içinde yer alan Carlos, 1975 yılında Müslüman olduktan sonra Salim Muhammed ismini aldı.
1970 yılının Temmuz ayında katıldığı Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin kamplarında sıkı bir eğitimden geçtikten sonra işgalci İsrail'e karşı savaşmaya başladı. Daha sonraki yıllarda işgalci İsrail’e karşı verdiği mücadeleyi Batı'nın büyük şehirlerine taşıyan Carlos, İsrail’le ilişkisi olan birçok banka, dernek, gazete ve elçiliğe yönelik eylemler yaptı.
Çakal Carlos, dünyanın en çok aranan adamı ilan edilmişti
1980 yılında dünyanın en çok aranan adamı olarak ilan edilen Carlos; CIA, Mossad, Interpol ve Fransız istihbaratını birçok kez atlatmayı başardı.
Ilich Ramirez Sanchez, özellikle yakalanmamaktaki başarısı, zekâsı ve cesaretiyle zamanla bir efsaneye dönüştü. Hakkında onlarca kitap yazıldı ve hayatını anlatan filmler çekildi.
Çakal Carlos'un efsane eylemi: OPEC Baskını
Viyana'daki OPEC toplantısı esnasında aralarında 10 petrol bakanının da bulunduğu 70 kişiyi rehin alması ve hadise sonrası rehineleri Cezayir'e kaçırmasını Çakal Carlos’un kendinden verelim:
1975 yılında Yemen’deydim. Aniden, Suriye Milli Sosyalist Partisi'nin lideri olan bir yoldaş çıkageldi. Libya'nın başkenti Trablus'tan geliyordu, orada ekim ayı sonunda Kaddafi’yle görüşmüştü. Kaddafi ona “Yakında bir OPEC toplantısı var. Kral Faysal’a düzenlenen suikasttan sonra Suudilerin değiştirdikleri petrol siyaseti yüzünden işler iyi yürümüyor, petrol gelirlerinde düşüş var. Buna karşı bir şeyler yapmalıyız. Aralıktaki OPEC toplantısına bir saldırı düzenleyebilir misiniz?” teklifinde bulunmuştu.
Ve şimdi size çok ilginç ve çok gizli bir bilgi vereceğim. Bu kişi şöyle diyor Kaddafi'ye:
“Bizim bunu hemen gerçekleştirebilecek bir kapasitemiz yok, bu kadar kısa bir zaman zarfında yalnızca Carlos böylesine büyük bir operasyonun altından kalkabilir, böyle bir eylemi ancak o organize edebilir!”
İşte, böylece kasım ayı başında Yemen’e geliyor bu yoldaş. Bizimle, yani FHKC’nin efsanevi lideri Dr. Vedi Haddad ile görüşüp Libya'nın teklifini iletiyor. Bu teklifin içinde para, istihbarat, silah, artık neye ihtiyaç duyulacaksa tümünün karşılaması da var. Haddad, operasyon teklifine “olur” diyor. Ama tabiî Haddad ciddi bir insandır, kendisine başkaları gibi parayla satın alınacak biriymişcesine yaklaşılmasından hazzetmez, yani “Bastır parayı, kendine bir kiralık katil tut” gibi yaklaşımları ciddiyetsizlik olarak görür. Ve, “Şimdi çok paraya ihtiyacımız olacak” diyen Suriyeli yoldaşa şöyle mukabele ediyor:
“Sizlerden şu ân tek istediğimiz istihbarattır, başka bir şey değil. Paramızı da ne operasyondan önce ne de operasyon sırasında alırız, ancak iş bitince alacağız onu!”
Operasyon kararı alındıktan hemen sonra, ismi Wilfred Bose olan Alman bir yoldaşla Beyrut’a gittik. -Bu yoldaşım bir sene sonra, 1976 Temmuz ayında, İsrailli komandoların gerçekleştirdiği Entebbe baskını sırasında öldürüldü.- Evet, Beyrut'a gidip operasyon grubumuzu oluşturduk. Sonra da Viyana'ya giderek, “OPEC Konferansı operasyonumuzu gerçekleştirdik. Fakat Libya, operasyonla ilgili hemen hiçbir şey bilmiyordu o sırada, neredeyse her şeyi kendimiz yaptık. Söylemek istediğim şudur; bu söylediklerimle Kaddafi aleyhine ispiyonculuk yapıyor değilim. Çünkü Viyana’daki Libya büyükelçisi İngiltere'ye gidip CIA ile iş birliği yaptı ve 20 yıldan beri de bu bilgi Amerikalılarca zaten biliniyor. Bense 30 yıl önceki bir bilgiyi ifade ediyorum size. Dediğim gibi, operasyonu biz yaptık, Libya ise hiçbir şey yapmadı. Silahları dahi son dakikada teslim ettiler. Fakat biz zaten Amerikan ordusundan temin etmiştik silahları. Amerikan askerleri, Almanya’daki kendi ordu depolarından alarak bize silah satmıştı. Hem de esrar karşılığında. Bizde esrar yoktu elbette. Yoldaşlarımız da Berlin’e gidip Türk satıcılardan parayla esrar satın almak zorunda kaldı. Karayoluyla da Frankfurt'a getirdiler. Ben de bu satın aldığım esrarı, “Biz silah karşılığında para, dolar falan istemiyoruz, ille de esrar istiyoruz!” diyen Amerikalı askerlere verdim.
Libyalılara gelince, Trablus'tan getirdikleri silahları tam son ânda teslim ettiler bize; Beretta, bir kısım makineli silah vs. Doğrusu eylem için biz de Libyalıların getirdiği bu küçük silahları tercih ettik, Amerikalılardan aldığımız silahlar bayağı büyüktü çünkü.
Libyalılar son gün ortaya çıktı. Bir de yetmiyormuş gibi bize verdikleri istihbarat da tamamen yanlıştı. Kendi işimizi kendimiz hallettik kısacası.
Ömer Beşir’in İhaneti
Bütün Batılı istihbarat servislerini peşine takan, arkasında hiç iz bırakmadığı için kendisinden “Binbir surat” diye bahsedilen Carlos, 1994 yılında Sudan’da CIA ile Fransız istihbaratının ortak operasyonu sonrasında yakalandı. Yakalanmasının sebebi ise her seferinde öfkesini dile getirdiği hainlerdi. Carlos’un ifadesiyle, Sudan Devlet Başkanı Ömer Beşir, büyük mücahidi 50 milyon dolar karşılığında Batılı istihbarat servislerine satmıştı. Carlos 1994 yılında Fransa’ya götürülerek mahpus edildi. O gün bugündür türlü psikolojik baskı ve işkenceler altında hapis hayatını devam ettiriyor. Memleketi Venezüella’ya döneceği günü ise iple çekiyor.
Carlos: Benim kardeşlerim sömürülen halklardır
Fransız hâkimler tarafından üç yıl boyunca devam eden ilk yargılanmasının karar mahkemesinde Carlos, şunları söylüyor:
“Sizler beni yargılama hakkına sahip değilsiniz. Asıl ben sizi sömürdüğünüz, fakir bıraktığınız halklar adına yargılıyorum. Benim vatanım bütün yeryüzüdür. Kardeşlerim de ezilen, sömürülen halklardır.”
1997’deki yargılanmasının tam bir komedi olduğunu aktaran Carlos, mahkemedeki sorgulanmasındaki hâkimin (Jean-Louis Bruguière) homoseksüel bir sapık olduğunu, CIA ve FBI mensuplarıyla birlikte çalıştığını, dostları ve çevresinin de bu ajanlardan örülü biri olduğunu söylüyor.
Carlos daha sonra hakkında hiçbir menfi kanıt yahut şahit olmamasına rağmen farklı davalardan yargılanarak tekrar müebbet hapis cezalarına çarptırılıyor.
Çakal Carlos Baran Dergisi’nde…
2009 öncesinde kardeş yayın organı Aylık Dergisi’nde yazıları yayımlanan Çakal Carlos, 2009 senesinden beri ise Baran Dergisi’ne konuşuyor. Av. Güven Yılmaz ile telefon vasıtasıyla İngilizce olarak yaptığı konuşmalar Baran ekibi tarafından tercüme edilerek yayımlanıyor. 12 senedir gündemi Baran okurları için değerlendiren Carlos, dört duvar arasında kısıtlı imkânlara sahip olsa da yaptığı analizlerle adından söz ettiriyor, hadiselerin gelişinden gidişini rahatlıkla kestirebiliyor. Söyledikleri gündem oluyor.
Kumandan Mirzabeyoğlu, Carlos için ne demişti?
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, 28 Mayıs 2010 yılında Çakal Carlos’a Başyücelik Devleti isimli eserinin İngilizcesini imzalarken şunları yazmıştır:
“İslam davasının kahraman devrimcisi Salim Muhammed Carlos’a…
Daha henüz ölmedik, söyleyecek sözümüz var ve görüşmek dileğimiz ümitten öte birgün buluşuruz inşallah! Öncü rolünü unutma gönüldaş! Allah her iki dünyada yüzünü güldürsün. Sana hayırlı ve mutlu günler diliyorum. Kurtuluşa ermen dualarımla.”
Kumandan Mirzabeyoğlu’nun, 2014 senesindeki efsanevî “Adalet Mutlak’a” isimli konferansına, Fransa’daki Poissy Cezaevinden telefonla bağlanan Çakal Carlos, İbda Mimarı’ndan şu sözleri işitti: “Selâmünaleyküm, şimdi bütün dostlarım toplandı çoğunluğuyla, sevgili dostlarımın toplandığı bir yerden, kitabımda sana imzaladığım şeyi söylüyorum: Sen hayatı lüzumsuz yere geçmeyen nadîr insanlardan birisin ve hâlâ ‘Filistin Davası’nın hapiste de olsa seslendiricisisin. Aynı gönüldaşlık bağı içinde senin de kurtulmanı diliyoruz içeride de olsan, dışarıda da olsan seni taşıyan, seni anan yürekler var, bunu hiçbir zaman unutma. Bir devrin gurur kahramanıydın ve onun da ne kadar kıymetli olduğu bugünlerde daha çok anlaşılıyor. Sana hayırlı ömürler diliyorum, inşallah buluşuruz…” dedi.
Carlos'tan takas çağrısı
27 senedir cezaevinde olan Carlos, burada birçok provokasyonlara maruz kalıyor. Birçok mahkeme hukuksuz bir şekilde yapılıyor. Geçtiğimiz günlerde de kendisine yapılan hukuksuzlukları şöyle sıralamıştı:
“27 senenin 10 senesinde ışıkları kullanmak suretiyle uyumama müsaade etmediler. Her yarım saatte bir uyanmak zorunda bırakıldım. Bu şekilde baskı altında tutuldum. Allah’a inanıyorum ve mücadeleye devam ediyorum. Bu sistem insanları yok etmek üzere, insanları fakir bırakmak üzere kurgulanmış bir sistem. Ümidim o ki bu sistemin sonuna geliyoruz.”
İllegal bir şekilde Fransa’da tutulduğunu aktaran Carlos, “Bu yozlaşmış Siyonist hâkimler beni mağdur etmek için her şeyi yapıyorlar. Hakkımda büyük bir manipülasyon yapılıyor. Sahte şahitler ve onların anlattığı bazı hikâyeler üzerinden hakkımda iddia edilen şeylerin kendilerince sağlamasını yapmaya çalışıyorlar.” diyor.
Fransız mahkemelerinde kendisine hukuksuzluk yapıldığını söyleyen Filistin davasının kahramanı Çakal Carlos, "Belki birileri için beni değiştirebilirler." diye başta Türkiye olmak üzere tüm Müslümanlara çağrıda bulunuyor.
Filistin davasının kahraman lideri Çakal Carlos’un doğumunun sene-i devriyesi vesilesiyle yeni yaşını kutluyor, hürriyetine kavuşmuş olarak uzun yıllar geçirmesini temenni ediyoruz.
Baran Dergisi