Suriye'de Esad rejiminin devrilmesi, ülkedeki iç savaşın başlamasının ardından alıkonulanların tutulduğu, sistematik insan hakları ihlalleriyle işkencelere maruz kaldığı cezaevlerini gündeme getirdi. Bunlardan biri de çöken rejimin Savunma Bakanlığına bağlı Sednaya Hapishanesi. Hapishanenin yerleşkesinde "beyaz bina" ve "kırmızı bina" olarak adlandırılan 2 farklı gözaltı tesisi bulunuyor.

 "ET DOLABI"

Sedneya1

Cezaevine "et dolabı" olarak anılan beyaz kamyonlarla götürülen tutsaklar, yerleşkeye varır varmaz hapishane yetkililerinin fiziksel şiddetine maruz kalıyordu. Uluslararası Af Örgütünün raporuna göre, "kırmızı bina"da tutulanların çoğunluğunu 2011'den bu yana alıkonulan siviller oluştururken, "beyaz bina"da rejime "sadakatsizlik ettiği" gerekçesiyle alıkonulan subay ve askerler yer alıyordu.

 ADALETSİZ YARGILAMA

Tutsaklar, genellikle Şam'ın Mezze bölgesinde bulunan askeri mahkemelerden birinde adaletsiz yargılamalarla karşı karşıya kalmalarının ardından bu binalara transfer ediliyordu.Eski cezaevi yetkilileri ve tutsakların demeçlerinde de 2011'den bu yana kırmızı binada tutulan kişilerin çoğunluğunu, Suriye rejiminin kendilerine muhalif gördüğü toplumun her kesiminden sivillerin oluşturduğu belirtiliyor.

Tutsakların gecenin bir yarısı gözleri bağlanarak beyaz binanın güneydoğu köşesinde bulunan "infaz odası"na götürüldüğü, ölüm cezasına çarptırıldıkları bilgisinin de kendilerine infazdan sadece birkaç dakika önce iletildiği yer alan raporda, "infaz odası"nda 2011 ile 2015 yılları arasında her hafta, bazen de iki haftada bir yaklaşık 50 kişinin asıldığı, cesetlerin Şam yakınlarındaki toplu mezarlara gömüldüğü kaydediliyor.

"BEYAZ BİNA"

Sedneya3

AA ekibi, hapishaneden sızan bilgiler üzerinden oluşturulmuş ve uluslararası insan hakları örgütlerinin raporlarında yer alan krokilerden hareketle, Sednaya Hapishanesi'nde ve "beyaz bina"da 4 saate varan incelemenin ardından infaz odası olarak tarif edilen odayı tespit etti.

Hapishane yerleşkesindeki beyaz binanın güneydoğusunda dış avluya bakan yanmış kapıdan girip üç dört basamaklı merdivenden aşağıya doğru inen ekip, sağa döndüğünde odada krokilerde yer alan 3 hücrenin kaldırıldığını, bu alanın bir çeşit koğuşa dönüştürüldüğünü ve koğuşun içi ile ranzaların yanmış olduğunu gördü. AA ekibi buranın, uluslararası raporlardaki krokilerde mahkumların bir platforma çıkarılıp asılarak idam edildiği infaz odası olduğunun açık emareleriyle karşılaştı.

Sedneya2

Odada infazların yapıldığı kısımda iki ayrı platformun ve bu platformlara çıkan merdivenlerin tam da krokilerde tasvir edildiği gibi yerinde durduğu görülüyor.Üç basamaklı merdivenle çıkılan, birkaç kişinin sığabileceği yüksek platformların, infazlar için kullanıldığı uluslararası raporlara yansımıştı.

Şam'daki Emevi Camii'nin halılarını Türkiye yenileyecek Şam'daki Emevi Camii'nin halılarını Türkiye yenileyecek

Bu platformlarda, infaz memurlarının, tavandan asılan tutsakların daha hızlı ölmeleri için vücutlarına asıldığı ve böylece bu kişilerin boyunlarını kırarak öldürdükleri ifade ediliyordu. 

"İşkence bir insanlık suçudur!"...

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, İşkence eserinin takdiminde, “İşkence mevzuu açıldığı zaman, umumiyetle şu beylik söz edilir:

-“İşkence bir insanlık suçudur!”

Oysa bu iş, mücerret bir prensib meselesi değil, hukukî bir suçtur; bu bakımdan da, birer lağım faresi olan işkencecilerin olmayan vicdanlarına seslenme yerine, doğrudan doğruya yetkilileri ve hukuk çevrelerini, hukuk namusuna davet etmek gerekir!..” der.

Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz günlerde Sednaya işkencecilerinden bazıları yakalanıp cezalandırılmıştı. Fakat, yeni yönetimin, meseleyi daha ciddi bir şekilde ele alıp tutarlı ve sistemli bir şekilde çözmesi gerekir. İşkenceci lağım farelerinin bulundukları deliklerden çıkartılıp ifşa edilmeleri ve yargılanmaları her zamankinden fazla elzemdir.