Bu üç blokun ABD, Çin ve diğer tüm bağlantısız ülkeler etrafında örgütlenmiş ülkeler olduğunu belirten Gopinath, parçalanma belirtilerinin arttığını ve ticaret ve yatırım akışlarının jeopolitik hatlara göre yön bulduğunu dile getirdi.
Gopinath, “Çin’in ABD ithalatındaki payı, ticaret ve jeopolitik gerilimlerin tırmanmasının ardından 2017-2023 yılları arasında yüzde 8 oranında düştü. Aynı dönemde ABD’nin Çin’in ihracatındaki payı da yaklaşık yüzde 4 oranında düştü. Rusya ile Batılı ülkeler arasındaki ticaret, Rusya’ya yönelik yaptırımların başlamasının ardından çöktü,” dedi.
ABD ile Çin arasındaki ticaret büyümesinde yaşanan düşüşe işaret eden Gopinath, “Örneğin, 2022’nin 2. çeyreği ile 2023’ün 3. çeyreği arasında, iki ülke arasındaki ticaret büyümesi 2017-2022 dönemine kıyasla neredeyse yüzde 5 oranında geriledi,” bilgisini paylaştı.
Söz konusu rekabetin, başta Meksika ve Vietnam gibi ülkeler sayesinde dünya ticaretini çok fazla etkilemediğini vurgulayan Gopinath, “Bazı ticaret ve yatırımlar bu ülkeler üzerinden yönlendiriliyor ve bu da Pekin ile Washington arasındaki gergin bağları kısmen telafi ediyor,” ifadelerini kullandı.
Daha önce Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından yapılan bir analiz, koronavirüs pandemisiyle mücadelenin ardından küresel borcun GSYİH’ye oranının uzun süreli bir düşüşün ardından yeniden yükselişe geçmesiyle birlikte, toplam küresel borcun 2024 yılının ilk üç ayında 1,3 trilyon dolar artarak yeni bir rekor seviyeye ulaştığını göstermişti.
IIF’ye göre, borçlardaki artış esas olarak, 105 trilyon doların üzerinde tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığı gelişmekte olan piyasalardan kaynaklanıyor.
Bu, on yıl öncesine göre 55 trilyon dolar daha fazla ve bu yıl en büyük artışlar Çin, Hindistan ve Meksika’da görülüyor.
Çin halihazırda, önümüzdeki yıllarda ekonomik büyümeyi durdurma tehdidi yaratan bir emlak kriziyle karşı karşıya.