İlahiyatçı Hatice Ezer, son yıllarda aile kurumunun büyük, planlı ve organize saldırılarla karşı karşıya olduğunu belirterek, bu saldırıların toplumun değerlerine ve inançlarına zarar vermeyi amaçladığını ifade etti. Aile yapısının yerel ve dış karanlık odaklarca hedef alındığını vurgulayan Ezer, batılılaşma sürecinin bu saldırıların ilk adımı olduğunu söyledi.

"Aile Kurumu saldırıların hedefi haline geldi"

Ezer, yaptığı açıklamada, "Toplumumuzun temel yapısı olan aile, son yıllarda büyük, planlı ve organize saldırıların hedefi haline getirilmiştir. Bu saldırıların artık aleni ve her zeminde yapılıyor olması, bu karanlık odakların bozgunculuklarında çok ciddi tahribatlara yol açtıklarının bir sonucudur." ifadelerini kullandı. Müslümanların bu duruma bilinçsizce çanak tutmasının da ailenin temel yapısının sarsılmasına neden olduğunu kaydetti.

"Batılılaşma süreci ve medyanın rolü"

Batılılaşma macerasının dışarıdan tasarlanan saldırılar için zemin hazırladığını belirten Ezer, iç mihrakların bu saldırıları desteklediğini ve aile kurumunu kendi projelerinin önünde engel olarak gördüğünü ifade etti. Televizyon dizileri ve filmlerin de ahlaksızlığı normalleştirdiğini, gayrimeşru ilişkileri özendirdiğini ve kadını kişiliksizleştirdiğini söyleyen Ezer, "Bu dizi ve filmlerde, inanç değerleri ve kültürel bağlılık ötekileştirilmeye, aşağılamaya ve düşmanlaştırılarak saldırıların açık hedefi haline getirildi" dedi.

Hamas ve İsrail arasındaki esir takasının ikinci turu yapıldı Hamas ve İsrail arasındaki esir takasının ikinci turu yapıldı

İstanbul Sözleşmesi

İlahiyatçı Ezer, İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayalı yasal düzenlemelerin aile kurumunu yok etmeye hizmet ettiğini iddia etti. "Bu sözleşmeden sonra, aile kurumu daha açık bir şekilde ve artık devlet eliyle yok edilme süreci başladı" diyen Ezer, söz konusu düzenlemelerle aile kurumunun ahlaksızlık, geçimsizlik ve boşanmaların konuşulduğu bir yere dönüştüğünü savundu.

Eğitim sistemi

Sosyal medya platformlarının ahlaksızlığın hızla yayıldığı, gayrimeşru anlayışların özendirildiği alanlar haline geldiğini belirten Ezer, eğitim sisteminin de inanç ve manevi değerler noktasında "defolu insan yetiştirme fabrikası gibi" çalıştığını söyledi. Ezer, bu sistemde batı değerlerinin övüldüğünü, batının çöküşe geçmiş ahlak sisteminin dayatıldığını ve aile yapısının yok edilmeye çalışıldığını kaydetti.

"İnancımıza hâkim olmalıyız"

Aileyi korumak için Müslümanca bir duruş sergilemenin önemine dikkat çeken Ezer, inanca, değer yargılarına, örf ve adetlere sahip çıkarak aile kurumunu yeniden inşa etmemiz gerektiğini vurguladı. "Özümüz olan inancımızı, yeniden hayatımıza hâkim kılmalıyız" diyen Ezer, batının kokuşmuş ahlaksızlığını reddetmenin aile kurumunun teminat altına alınmasının tek yolu olduğunu belirtti.

"Ahlak sistemimizi yaşamak için seferber olmalıyız"

"İnancımızın bir pratiği olan 'ahlak sistemimizi' ısrarla, azim ve kararlılıkla yaşamak için seferber olmalıyız" diyen Ezer, aile kurumunun dokunulmazlığının korunmasının öncelikli olduğunu belirtti. Ezer, gençlerin inançları doğrultusunda evlilik yapmalarının ve yuva kurma hassasiyetlerinin bu çerçevede gerçekleşmesi gerektiğini ifade etti. Aile kurumunun, inancın emrettiği şekilde yeniden inşa edilmesi gerektiğini savunan Ezer, batının ahlaksızlığını reddetmenin önemine vurgu yaptı.

Kaynak: İLKHA