"Siyonist Zihniyet: 1930'lardan Beri Devam Eden Bir Vahşet"

Naim, sözlerine İsrail'in şiddet sarmalının yeni başlamadığını vurgulayarak başladı:

"Biz yıllardır bu Siyonist ırkçı faşist terör örgütünün ne olduğunu, ne yaptığını anlatmaya çalışıyoruz. Bugün değil, 1930'lardan beri, İngilizlerin himayesi altında yaptıkları katliamlar ve suçlar zaten belliydi ama ne kadar anlattıysak da çok fazla ulaştıramadık insanlara. Bugün artık görüntülü olarak bu ahlaksız, bu insanlık dışı olayın açığa çıkması, aslında yıllardır anlatmaya çalıştığımız Siyonist zihniyetinin bir göstergesidir, bir tecessümüdür. Çünkü bu zihniyet, onlardan olmayan, Siyonist olmayan kimseleri, dini, ırkı, rengi fark etmeksizin insan olarak görmemektedir. Onlar her şeyi yapmanın mubah olduğuna inandıkları bir durum olarak görüyorlar."

"Toplumun Yarısından Fazlası Tecavüzü Onayladı: İşte Gerçek Yüzleri!"

Naim, Sde Teiman'da yaşananların münferit bir olay olmadığını, aksine İsrail toplumunda derin kökleri olan bir zihniyetin ürünü olduğunu belirterek şu çarpıcı ifadeleri kullandı:

"Sde Teiman’daki tecavüz, işkence ve ölüme götüren bu insanlık dışı muameleyi destekleyen bakanlar, milletvekilleri ve Siyonist terör örgütünün toplumunda çok ciddi bir destek görmektedir. Örneğin daha dün bir anket yapılmış, toplumun yarısından fazla Filistinli esirlere tecavüz edilmeyi uygun, doğru buluyorlar. Düşünün siz, böyle bir toplumdan nasıl bir liderlik, nasıl bir yönetim çıkar; ancak Netanyahu gibi, Smotrich gibi, Ben Gvir gibi yöneticiler çıkar. Onun için bu ahlaksız, insanlık dışı katliamlar aslında İsrail Devleti’nin gerçek yüzüdür. Çok farklı bir durum yok. Sadece bu sefer açığa çıkmış, görüntülü ve net belgeli."

Cezasızlık Kültürü ve Görüntülerin Sızması

Peki, İsrail askerleri bu denli pervasızca şiddet uygularken ne düşünüyor? Naim'e göre, İsrail'de cezasızlık kültürü, askerlerin bu tür eylemlere girişmesini kolaylaştırıyor:

"Bunlar inanıyorlar ki "bizim yaptıklarımıza hayır demeyen, onaylayan devlet, devlet bakanları, yetkililer, ordu varsa biz her şeyi yaparız" ve bundan cesaret alıyorlar. Onları bu işkenceyi yapmak değil, görüntüye alınması ve sızması rahatsız etti. Bu demek ki bu tür işkenceleri ve tecavüzleri daha önce de yaptılar ama görüntü alınmadı veya alınıp da sızmadı. Ondan dolayı çok fazla bir tepki görmediler. Fazla bir tepki görmeyince daha da cesaretlendiler ve bunu görüntü alıp aralarında yaymaya başladılar."

Naim, Sde Teiman olayının uluslararası tepki çekmesinin, olayın vahametinden ziyade İsrail'in imajını zedelemesinden kaynaklandığını düşünüyor:

Soykırıma ortak olan çifte vatandaşlara hukuki yaptırım uygulanmayacak mı? Soykırıma ortak olan çifte vatandaşlara hukuki yaptırım uygulanmayacak mı?

"İsrail Sde Teiman’daki olayın açığa çıkmasından dolayı ciddi bir şekilde tepki gördü. Yoksa ondan önce, çünkü İsrail Devleti’nin içerisindeki bu konuya karşı çıkanlar da dâhil kimse ciddi bir şey demiyordu. Kimse çıkıp da "İşte bunların yapılmaması gerekiyor." demiyorlardı. Ama Siyonist askerlerin bu toplu tecavüz ve ondan sonra yaptıkları cinsel işkenceleri görüntüye alıp yaymalarından dolayı çok büyük bir yankı ve tepki gördü. Niye? Çünkü İsrail Devleti’nin gerçek yüzünün ortaya çıkması dünyadaki imajına zarar verdi."

"Bu Toplum, Cezalandırılmadan Dünya Rahat Etmez"

İsrail toplumunun büyük bir bölümünün Sde Teiman'daki vahşeti onaylamasının, Naim'i derinden üzdüğü gözleniyor:

"Halkın %50'ye yakını İbrani 12. kanalında yapılan kamuoyu araştırmasında Sde Teiman olaylarını onayladı. Bu oran evet onaylıyorum ve destekliyorum diyenler. Onaylayıp da evet demeyenler de ne kadardır? Bu toplumun çoğu böyle ahlaksız, insanlıktan nasibini almamış, hasta, faşist ve nazist bir ruh sahibidir. Demek ki sadece bir İsrail Devleti’nin yöneticilerini yok etmekle bitmiyor bu savaş. Dünya, ancak bu toplumun dağılmasıyla, bu toplumun dünyada büyük cezalar görmesiyle kurtulur."

Hamas'a Yönelik İthamlar ve Fitne Tehdidi

Naim, röportajın son bölümünde, Hamas lideri Yahya Sinvar'a yönelik "İrancı" ithamlarına sert tepki göstererek, bu tür söylemlerin İslam dünyasında fitne çıkarma amacı taşıdığını ifade etti:

"Açıkçası ben Cübbeli Ahmet’in şahsına değil, onu dinleyenler için konuştum daha önce, şimdi de konuşuyorum. Cübbeli Ahmet’in söylediklerinin hiçbiri doğru, gerçek değil. Ya kendisi cehalet içerisinde konuşuyor ya da birilerinin ona söylediği sözleri kullanarak konuşuyor. Ya Hamas’ın ne olduğunu veya ne olmadığını hiç bilmiyor ya da biliyorsa fitne yaymak için konuşuyor. Hamas’ın içindeki karar mekanizması, Hamas’ın içerisindeki bağımsızlık temeli her zaman Filistin direnişi ve kurtuluşuyla alakalıdır. Hamas bugün ne İran’ın ne de başkasının emrinde değil. Hamas yıllardır hep bunu söylüyor da yapıyor ama bu sefer net bir şekilde ortaya çıkardı ki Hamas bir Filistinli direniş hareketidir. Filistin direnişi, Filistin kurtuluşu için çalışan, İslam temelli bir direniş hareketidir ve bunun kararlarına ne İran’ın ne de başkasının etkisi, yetkisi yoktur. Ama maalesef bazıları Hamas’ı ve direnişi kötüleyemiyor. Kötüleyemeyince onları başka bir yönden vurmaya çalışıyor. O da nedir? İşte İran'a bağlamak. Filistin meselesinde Müslümanlar belki de bu son yüzyıldaki en önemli savaşı verirken fitne fücur yayarak Müslümanları daha da parçalamak istiyorlar ve bunu yapan ya cahildir ya da bu işi bilerek ve isteyerek yapan bir ajandır."

Kaynak: Baran Dergisi