Ev sahibi-kiracı kavgası bitmiyor. Zam oranı anlaşmazlıkları ve tahliye talebiyle açılan davalar rekor seviyeye ulaşırken, son aylarda yer gösterme kavgası da mahkemelik oldu.

Son birkaç sene içerisinde kira zammı sebebiyle cinayetler de arttı. 

Yeni Akit yazarlarından Taha Emre Özdemir "Ev sahibi-kiracı çatışması nasıl önlenecek?" başlıklı köşe yazısında ev sahibi kiracı kavgasını gündeme taşıyor:

İşte Özdemir'in yazısı:

Türkiye tarihinde belki de ilk defa gündeme girmiş konulardan birisini tartışıyoruz..

"Ev sahibi-kiracı kavgası"

Daha önce münferit hadiseler olarak karşılaştığımız bu olaylar, artık gün geçmiyor ki yaşanmasın!

Tüm ürünlerin zamlandığı bir ortamda ev kiralarının zamlanması da kaçınılmazdı..

Ancak varlıklarıyla bizi hayal kırıklığına uğratan bazı kimseler, fırsatçılıkta zirveyi zorladı..

Olmayacak evlere, olmayacak fiyatlar çekildi..İnsani duygular; vicdan ve merhamet rafa kaldırıldı..

Halbu ki ev sahibi de bizdik, kiracı da..

Aynı toplumun birer parçası olan bireyler, "ev sahibi" "kiracı" şeklinde ikiye ayrıldı..

Art arda zamların yapıldığı bir ortamda, fırsatçı ev sahiplerinin çokluğu işleri hepten birbirine karıştırdı..

Mesela, eşyalarıyla birlikte mahkeme kararıyla sokağa atılan kiracı haberlerine bir yenisi de dün eklendi..

Olay Antalya'da yaşandı. Bu sefer sokağa atılan kişi, “Kiracılar Dayanışması Platformu kurucusu C.K. oldu.

İddiası şöyle: "İlk evi tuttuğum zaman bu civarda evler 3-4 bin TL'den kiraya veriliyordu. Ben 5 bin 500 TL'ye kiraladım. Anlaşmamıza göre bir sonraki yıl zam yapılmayacaktı. Sözleşmeyi yenileme zamanı geldiğinde, yüksek rakam telaffuz etti. Ev sahibi diğer binaların 13-15 bin TL'ye verildiğini öğrenmiş. Beni arayarak 13 bin 500 TL kira istedi. Ben devletin önerdiği yasal rakamı söyledim. Ödemeyeceğimi anlayınca tahliye taahhütnamesini hatırlattı, mahkemeden tahliye yönünde karar çıktı.

C.K'.nın iddiası doğru ise 5 bin 500 lira olan kirayı 13 bin 500 liraya yükseltmek düpedüz vicdansızlıktır, ahlaksızlıktır, fırsatçılıktır..

C.K.'nın ifadelerine baktığımızda, bu vicdansızlığın sebebi de ev sahibinin diğer binaların 13-15 bin TL'ye verildiğini öğrenmiş olması durumudur.. Yani fırsatçılık, fırsatçılığı tetiklemiştir..

Devletin yüzde 25 zam üst sınırı getirmesine karşın, bir kiracının bu örnekteki gibi mahkeme kararıyla kapı dışarı edilmesi, hukuktaki büyük bir boşluğu bize anlatıyor..

Aynı devlet, yüzde 25 zam sınırına uymayan ev sahiplerinin, daha fazla zam yapması durumunda, kiracı davacı olur ise yasaya göre paralarının ev sahibi tarafından kiracıya iade edileceğini de belirtiyor..

Hem yüzde 25 sınırı koyup, hem 5 bin 500 liralık eve yüzde yüzden daha fazla zam isteyen ev sahibinin mahkemede haklı bulunması, karar gereği kiracının memurlar eliyle kapı dışarı edilmesi, bize büyük bir çıkmazı işaret ediyor..

Öte yandan eski kiracı sorunu da var...

C.K. adlı vatandaşın yaşadığı olayda olduğu gibi, ev sahiplerinin büyük bölümü, çevrede kiraların kaç lira seviyesinde olduğunu öğrenip ona göre fiyat belirliyor..

Antalya'da yaşanan olay bir örnek...

Olaya bir de farklı örnek üzerinden bakalım..

Türkiye'ye bir 'finansman desteği' de İslâm Kalkınma Bankası'ndan Türkiye'ye bir 'finansman desteği' de İslâm Kalkınma Bankası'ndan

Genelde şehir dışlarında, merkeze uzak noktalara inşa edilen, bu sebeple fiyatları, yaşanan son dönem zamlarından önce çok cuzi görünen TOKİ evlerinde gelinen nokta...

Toplumun nasıl bir çıkmazın içine sürüklediğini çok net şekilde ifade ediyor.. Tüm Türkiye’de bu örnekle muhatap olan milyonlarca kiracı ve ev sahibi var..

Ankara'da bulunan bir TOKİ sitesi.. Ev kiraları burada henüz 2 yıl önce 500-750 lira aralığındaydı.. Yani 2 yıl önce eve oturan bir kiracı bu fiyattan giriş yaptı..

Geçtiğimiz yıl kirası bin 250 lira civarında seyretti..

Ve gelindi 2023'e..

Sözleşme imzalanacak.. Devlet "yüzde 25" dedi.. Devletin yüzde 25 sınırıyla en pahalı evin kirası bin 500- bin 750 lira aralığına geldi..

Ancak eski kiracısı çıkmış, içi boş aynı evlerde ise kira fiyatı en az 10 bin lira..

İçinde eski kiracısı oturan ev sahibi, o TOKİ sitesinde evlerin kaç liradan kiraya verildiğini araştırıyor.. Çevreye bakıyor, kendi eviyle birebir aynı evler, 10 bin lira.. Eline geçecek aylık kira parası, yasal sınırıyla birlikte 2 bin lira bile değil.. Her insanın nefsi var.. Para cazip geliyor, yasal sınırı nasıl yenebilirim araştırması başlıyor.. Yalanlar devreye giriyor, bir yolu bulunuyor, kiracı bunalıyor ve başlıyor kavga..

Ya da ev sahibi gerçekten vicdanlı.. "Yüzde 25 yapsam" diyor, eline geçecek para günümüz koşullarında cuzi kalıyor, yüzde 50'yi, 75'i zorluyor.. Kira bedeli 2 bin küsürlere çıkıyor ama bu sefer de kiracı "dur" diyor..“Sınır yüzde 25...

Neresinden baksan ilginç bir çıkmaz..

Örnekler onlara, yirmilere, otuzlara kadar yükseltilebilir.. Hepsinde, ne yüzde 25 sınırının ne fırsatçılığın ne de “ödersin, ödemezsin” inatlaşmasının faydasının olmadığı ortada...

Bence Türk toplumu olarak, bu "kiracı-ev sahibi" meselesini zorunlu durumlar dışında hukuka, devlete devretmemeli, fırsatçılar sebebiyle birbirimize düşmemeli, ev sahibi olarak da kiracı olarak da vicdanımızı, merhametimizi devreye sokarak ahlaklı bir Müslüman özellikleriyle birbirimize yaklaşmalıyız..

Hem böyle bir anlaşma yüce Allah'ın da hoşnut olmasına ve rahmeti ile bereketinin her iki tarafa ulaşmasına vesile olacaktır...