Yine Venezuela hakkında konuşmak istiyorum. Venezüella Devlet Başkanı’nın çok yakında Venezüella'ya dönmem konusunda kardeşimle görüşmesi gerekiyor. Çünkü Büyükelçilik, Venezüella'ya gönderilmesini talep ettiğim bir mesajı yerine ulaştırmıştı. Mesaj ulaştı; fakat kaç aydır hiçbir şey yapmadılar. Sadece belgeyi geri göndermeleri gerekiyordu, bu kadar basit. Biliyorsunuz, çok düşmanım var. Benden nefret eden insanlar, beni bir daha Venezuela'da görmek istemiyorlar. Onların yerini alacağımdan korkuyorlar ve alacağım da! Şimdi tam zamanı!
Şimdi Fransa'dayım, illegal olarak yedi kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildim. Hadiselerin üzerinden 25 yıl geçti ve son davada, varlığından dahi haberdar olmadığım, kim olduklarını bilmediğim kişilere suç ortaklığı yapmaktan mahkûm edildim. Kim olduklarını bilmiyorum; fakat suç ortağıyım. Üstüne hadise olduğunda Fransa'da bile değildim. Böyle bir dosyadan bir müebbet hapis cezası daha aldım. Bu inanılmaz bir şey. Siyonistlerden para mı alıyorlar; bu vaziyeti kim kontrol ediyor? Aslında tek yapmam gereken CIA ajanı olmaktı ve serbest bırakılacaktım. Fakat ben hain değilim. Sabır, sabır ve sabır...
Ümid ediyorum Venezuela müdahale eder ve beni çıkarır. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı, Ocak 1999'da Venezüella'ya gönderileceğimi söylemişti. Chirac, 1999 yılında Fransa Cumhurbaşkanı'ydı. Fakat hâlâ buradayım. Ne yazık ki, eğer bu söz olmasaydı, şimdiye kadar dava arkadaşlarım tarafından serbest bırakılmış olacaktım. Onların çoğu öldü, bazıları da artık yaşlandı. Sabırlı olmalıyım.
Venezuela'nın üç eski devlet başkanının benim ailemden olduğunu hatırlatayım. İkisi anne tarafımdan, biri de baba tarafımdan. Benim ailem özel bir ailedir. Babam da Türkiye'deki yoldaşlarım gibi bir avukattı, dolayısıyla onlar bir avukatın her davayı kazanamayacağını gayet iyi bilirler; ama babam girdiği her davayı kazandı. İnsanlar suç işlemiş ve itiraf etmiş olsalar bile… Her zaman kanunlarda bir açık bulup onları çıkarmayı başarırdı. Hiç kimseyi mahkûm ettirmedi. Olağanüstü bir adamdı. Ve bir dava üzerinde çalışırken, onunla konuşamazdınız bile. Apartmanımızın içindeki ofisinde olurdu. Hizmetlisi ona yemesi için yemek götürürdü. Çalışırken kimse onu rahatsız etmemeliydi. Üç gün bir dava üzerinde çalışır ve sonra kazanırdı. Bir keresinde beni bir duruşmaya götürmüştü. Çok şaşırmıştım. Polisler onun önünde duruyor ve ona meydan okuyorlardı. Herkes ona karşı nazikti, saygılıydı. Hakimler ona karşı çok kibardı. O sıradan bir insan değildi ve benimle de gurur duyuyordu. Komünist ve ateist olmasına rağmen ümidim şimdi cennette olduğu yönünde; çünkü o kilisenin yozlaşmasına karşıydı ve sonunda, çok yaşlandığında tekrar inanmaya ve dua etmeye başladı, neredeyse 90 yaşındaydı.
Annem Venezuela'nın iki başkanının ailesinden geliyordu. Caracas'ta öldü. Kardeşim Vladimir ona bakıyordu ama aynı evde değillerdi. Bir gün aniden hayatını kaybetti. Sıra bana da gelecek, 73 yaşındayım, inşallah 20 yıl özgür yaşayabilirim; ama asla bilemeyiz.
***
Türkiye'de çok zor bir vaziyet var. Önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilip seçilmeyeceği belli değil. Ne olacağını bilmiyoruz. Fakat net olan bir şey var, Erdoğan Amerika'nın tarafında değil. Birçok hatasına rağmen Kürtlere karşı da değil. Kürtlere saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum. Onlar Türklerden önce de o coğrafyada yaşıyorlardı. Ve tabii ki Türkiye'yi bölmek ve Kürt Cumhuriyeti'ni kurmak gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu büyük bir sorun… Bu arada muhalefetin adayı Müslüman değil, Suriye Devlet Başkanı gibi bir Alevi ve bence bir Alevinin Türkiye'ye cumhurbaşkanı olarak seçilmesi zor. Ümid ediyorum, netice ne olursa olsun barış olur ve Türkiye bağımsız bir ülke olarak kalır, NATO'dan çıkar ve Amerikan üslerini kapatır.
Ben cezaevindeyim; ama mükemmel avukatlarım var. Isabelle Coutant Peyre bu hafta beni görmeye geldi. Kendisi mükemmel bir avukattır. Buna rağmen beni serbest bırakamadılar; çünkü CIA beni hapiste tutmak istiyor. Beni ABD’de hapse atamazlar; çünkü 1961'den beri ABD’ye gitmedim. En son babamla birlikte gitmiştim; o zamanlar Venezuela'da bir darbe girişimi ve ayaklanma vardı. ABD’de sürgündeydik. Bir aile hikâyesini anlatıyorum şu anda. ABD’de FBI bizi izliyordu; ama müdahale etmiyorlardı. Babam özel bir adamdı, Amerika Birleşik Devletleri'nde bile saygı görüyordu. Ve ilk tutuklanmam FBI tarafından o dönemde oldu. Kardeşlerim ve arkadaşları, FBI geldiğinde kaçtılar, ben ise kaçamadım ve beni tutukladılar. Telsizden “onu serbest bırakmayın ve hiçbir şey yapmayın” diye emir verildiğini hatırlıyorum. Çok küçüktüm ve bu hadise yaşanırken çok önemli bir aileden geldiğimizi anladım. Venezuela'nın üç devlet başkanı benim ailemdendi; biri baba, ikisi de anne tarafından... Bu harika bir şey.
Fransa'ya illegal şekilde getirildiğimde, Venezuela Devlet Başkanı annemin kuzeniydi ve beni çıkarmaya çalıştı. Serbest kalmamı sağlamak için doktor olan bir arkadaşını gönderdi, Asyalı bir doktordu. İki yıl boyunca beni görmesine izin vermediler. Duruşmaya çıkarılmadan hemen önce beni görmesine izin verildi. Ve önceden belirlenmiş sorularla yargılandım. Tek bir şahit vardı ve o da benim suçlu olmadığımı söyledi. O iyi bir adamdı. İşte hâlâ buradayım ve direnmeye devam ediyorum. Fransa'da üç kitap yayınladım. Kitap yayınlamama izin vermiyorlar. Birini İtalya'ya, ikisini Moskova'ya gönderdim. Daha sonra yayınlamadım. Türkiye'de kaç tane yayımlandı bilmiyorum. Ama yeterli değil. Ümid ediyorum Türkiye'deki avukatlarım Venezuela ve Türkiye'de özgürlük kalmam için bir şeyler yapabilirler. Özgürlük demişken, bu ülkeler de tamamen özgür değil. Türkiye hâlâ Amerikan işgali altında. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarda olan partisi CIA ajanı değil, Amerikan ajanı değiller, onlar bağımsızlar, gerçek Müslümanlar. Erdoğan’ın Türkiye'de bir Alevi tarafından devrileceğine inanmak zor.
Allahü Ekber!
29.04.2023