Üstad Necip Fazıl Kısakürek, 17 Eylül 1943 yılında alt başlığı “fikir-sanat-hadise-iş” olan Büyük Doğu dergisiyle meydan yerine atılır. Toplamda 512 sayı Üstad’ın Büyük DoğuDergisi 1943’ten 1978’e kadar 16 kere kapatılır. 

İlk sayısından son sayısına kadar Hak’kı anlatan, küfür rejimi ve rejimin bekçileriyle kıyasıya çatışan Üstad, 35 yıllık dergi sürecinde onlarca kez hapse girer. Hayatı adeta dergiyle hapis arasında geçer. Kimsenin cesaret edemediği dönemlerde Abdülhamid Han’ı, Vahdettin Han’ı konuşur, İslam’ın anlatır, fikir eksikliğinden dem vurur ve kurtarıcı reçeteyi sürekli önümüze serer. Kemalist rejim sebebiyle zihni iğdiş edilmiş bir nesle tekrar ruh üfler.

Üstad’ın mahkumiyetleri

16 kere kurulup kapatılan Büyük Doğu Dergilerinin serüveni ve Üstad’ın mahkumiyetlerini sıralayalım:

-16 Nisan 1943’te Üstad, askerken siyasî bir yazı kaleme aldığı için bir günlük hapis cezasına çarptırıldı.

-4 Şubat 1944 tarihinde Büyük Doğu Dergisi’nin 16. sayısı “Dinî neşriyat yaptığı ve rejimi beğenmediği” gerekçesiyle, Matbuat Umum Müdürü'nün telefon ihtariyle kapatıldı.

Üstad, dergide “Müjde ve Kara Haber” başlığıyla şu satırları düştü: “Büyük Doğu, elinde olmayan ve kendi iç bünyesine ve öz iradesine taalluk etmeyen sebepler yüzünden birkaç hafta kapalı kaldıktan sonra bugün sevgili okuyucularının kucağına atılıyor. Dostlarımıza müjde ve düşmanlarımıza kara haber!”

-Yine Büyük Doğu Dergisi, 1944 Mayıs'ında, “din propagandası yapmak ve bir Hadis delaletiyle, Allaha itaat etmeyenlere itaat edilmeyeceğini belirtmek” suçlamasıyla Vekiller Heyeti karariyle kapatıldı ve Necip Fazıl Eğridir'e sürüldü.

-13 Aralık 1946... Büyük Doğu Dergisi’nin 58. sayısı... “Başımızda Kulak İstiyoruz” manşetiyle çıkan dergi, “Devlet Reisine hakaret ve irticai mahiyette yayın yapmak” suçlamasıyla kapatıldı.

-18 Nisan 1947’de tekrar yayın hayatına başlayan Büyük Doğu Dergisi’nin 59. sayısında din düşmanları ele alınmış ve Meclis ve Hükümet planında iki cins zümrenin olduğu aktarılmış ve sahtekarlara dikkat çekilmiştir.

-20 Mayıs 1947... Büyük Doğu'nun 65'inci sayısında Rıza Tevfik'e ait (Abdülhamid' in Ruhaniyetinden istimdat) isimli bir şiiri yayınlayan Necip Fazıl, "Türklüğe Hakaret" suçlamasıyla 6 Haziran 1947'de tutuklandı ve 1 ay 3 gün hapis yattı.

-Büyük Doğu Dergisi'nin 27 Ocak 1950 tarihli 16'ncı sayısında yayınlanmış "Altıparmak" isimli yazıda, Hükümetin manevî şahsiyetini tahkir ve tezyif ettiği gerekçesiyle 19 Nisan 1950 tarihinde, hakkında "Tevkif müzekkeresi" kesilen Necip Fazıl, iki gün sonra tutuklandıve hapse atıldı. 26 Nisan'da, ikinci ağır ceza mahkemesindeki ilk celsede beraat etti, serbest bırakılmayı beklerken, aynı gün, bir mahkemeden diğer bir mahkemeye aktarılarak “Türklüğe Hakaret Davası”nda vaktiyle verilmiş beraat kararının Temyize nihaî olarak bozdurulması ve mahkemenin uyma kararı üzerine, hâmile ve hasta zevcesi Neslihan hanımla birlikte tekrar hapishaneye gönderildi.

-Üstad, “Kumarhane Baskını” adı altında yapılan aşağılık komplo ile 23 Mart 1951 tarihinde 18 saat süreyle karakolda gözaltında tutuldu. Hazırladığı 30 Mart 1951 tarihli 54'üncü sayı damatbaadan toplatıldı. “İslam ve Türk yurdunda, manevi müstemleke matbuatı temsilcisi, ekferve erzel mana ve hakikat kalpazanlarından bir grup” manşetli sayısındaki yazılar sebebiyle 19 gün tutuklu kaldı.

necip fazıl kısakürek hitabet

-Yine Üstad Necip Fazıl, "Din Propagandası" yapmaktan 5 Nisan-18 Nisan 1951 tarihleri arasında tutuklu kaldı.

-Mahkûmiyet bununla sınırlı kalmadı. Üstad hakkında soruşturmaya devam edildi. Laiklik karşıtı ve İslam nizamına yönelik yazıları sebebiyle 12 Aralık 1952 tarihinde 9 ay 12 gün hapis cezasına çarptırılarak Toptaş Cezaevi’ne gönderildi. Büyük Doğu Dergisi de kapatıldı. 

-Üstad, Büyük Doğu Dergisi’nin 7. devresinde yani 1952 Haziran’ında da üç ay daha ceza aldı ve Büyük Doğu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Banatlı da 4 ay 220 gün hapse ve 500 lira ağır para cezasına çarptırıldı.

-Malatya hadisesinden dolayı Üstad yine haksız yere bir süre daha tutuklu kaldı. 16 Aralık 1953'te serbest bırakıldı. 

-1957’de çeşitli davalardan gecikmiş cezaları sebebiyle 8 ay 4 gün daha hapis yattı.

-6 Haziran 1960’da 4,5 ay Balmumcu Garnizonu’nda tutuldu. 

-Üstad’ın aldığı cezalardan biri de 5816 sayılı garabet kanunu sebebiyle oldu. Yazdığı bir yazı sebebiyle 2 Mart 1960 tarihinde 18 ay hapis yattı.

-Üstad, 1964'te Adnan Menderes için kaleme aldığı "Zeybeğin Ölümü" şiirinden dolayı takibata uğradı.

Vatan Dostu Sultan Vahidüddin Nfk

-1968 yılında tefrika halinde bir gazetede yayınlanan “Vatan Dostu Sultan Vahidüddin” isimli eseri, aynı yıl neşredildi ve aynı yıl toplatılarak tatbikat başlatıldı. 1971'de beraat etti, 1972'de karar bozuldu, 1973’te mahkûmiyet kararı verildi. 1977'de eserin 3. baskısı toplatıldı ve tatbikat başlatıldı. 1980'de heyet tarafından eserde suç unsurunun bulunmadığına dair bir rapor açıklandı. 1982'de 1,5 yıllık mahkûmiyet kararı verildi. Aynı yıl infaz 4 ay tehir edildi. 1983'te mahkûmiyet kararı çıktı. 25 Mayıs 1983 tarihinde Üstadın Hakkın Rahmetine kavuşması dolayısıyla bu mahkumiyetin infazı yerine getirilemedi. Eğer vefat etmemiş olsaydı, tekrar hapse girecekti. 

Üstad Necip Fazıl, 1970 yılında 163. Maddenin ihlalinden dolayı mahkemede yaptığı savunmada şunları dile getirir:

Başyücelik Emirleri: Kahvehane Başyücelik Emirleri: Kahvehane

Savcı “bu yazılarda umumî olarak İslam’ın esasları açıklanmakta” derken, bizi ve “doğru”yubelirtiyor; fakat “bunlara göre hareket olunması zarureti telkin edilmektedir” derken de, kendi nefsini ve “doğru” mefhumunun tam zıddı olan indî yorumunu gösteriyor.

Eğer İslam’ın esaslarını açıklamak kanun ile engellenmiş bir keyfiyetteyse, eğer İslam’ıövmek, göklere çıkarmak ve böylece belirtmek, kanun nazarında suçsa, bize maddesini göstersinler, tek kelime sarf etmeden zindanı boylayalım; ve dünya çapında bir Fransız ansiklopedisinin hakkımızda "hapishane yılları üniversitelerinden fazladır" kaydına yeni seneler ilave edelim... Zira, ömrümüz oldukça ve nefes alıp vermekte devam ettikçe İslamiyet’i tahlil ve teşrih, medih ve tesbit etmekten başka gâye ve memuriyet tanımayacak olan biz, davamızı kanuna tevfik ettiğimizden emin bulunarak yüksek huzurunuzda haykırıyorum...

Yazının tamamı için TIKLAYINIZ