Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, başkanlığı sona ererken, Cuma günü Berlin'de "Avrupa Dörtlüsü" liderlerinden Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Kier Starmer ile bir araya gelecek.

Geçen hafta planlanan ziyareti kapsamında Biden, Almanya'nın Ramstein hava üssünde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve önemli Avrupalı liderleriyle bir araya gelecekti. Biden'ın ziyaretinin iptal edilmesinin ardından Zelenskiy, "zafer planını" sunmak üzere Avrupa turuna çıktı.

Biden'ın başkanlık görevini eski Başkan Donald Trump ya da Başkan Yardımcısı Kamala Harris'e devretmeye hazırlandığı şu günlerde, Avrupa hükümetleri her iki senaryo için de planlar yapıyor. Her iki durumda da Avrupa'nın ABD'ye olan bağımlılığını azaltması gerekecek.

Euronews, transatlantik uzmanı ve Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP) kıdemli üyesi Rachel Tausendfreund ile Ukrayna'nın potansiyel NATO üyeliği tartışmaları sürerken ABD-AB ilişkileri hakkında konuştu.

Tausendfreund'a göre Avrupa'nın daha fazla silah ve mühimmat tedarik etmesi ve koordinasyon sağlaması gerekiyor.

Tausendfreund, "Hepsi ayrı ayrı, makul miktarda malzeme satın alıyor ya da makul miktarda malzeme üretiyor," dedi ve NATO üyesi devletler tek başlarına çalıştıkları için kapasitenin "olması gerekenden çok daha düşük" olduğunu ekledi.

Fransa bir Avrupa girişimi olarak savaş uçağı ve mühimmat üretimini destekliyor ancak Almanya gibi başka ülkeler de silahların İsrail de dâhil olmak üzere en ucuz ve en verimli yerden alınması gerektiğini söylüyor. Bu da devletler arasında gerginliğe neden oluyor.

Trump kazanırsa bu NATO için ne anlama gelir?

Tausendfreund, "İki senaryo var. Fransa'nın iyimser senaryosuna göre sonunda herkes Avrupa'nın ABD'ye sonsuza kadar güvenemeyeceği ve bu nedenle stratejik özerklik kurması gerektiği konusunda Fransa ile hemfikir olacak. Bu aynı zamanda ABD sistemlerine daha az güvenmek anlamına da gelecektir, çünkü bu silah sistemlerinden bazılarını kullanmak için bazen siyasi desteğe de ihtiyaç duyarsınız," dedi.

Tausendfreund bunun iyimser bir senaryo olduğunu ancak gerçekleşme ihtimalinin düşük olduğunu, çünkü Avrupa'nın doğu kanadında yer alan ve Rusya'ya yakınlıkları nedeniyle kendilerini savunmasız hisseden ülkelerin ABD ile olan ilişkilerine güvenerek kendi savunmalarına odaklanacaklarını ve bunun da NATO üyesi ülkelerin Avrupa içinde bölünmeye devam etmesine yol açabileceğini belirtti.

Ukrayna'nın geleceğiyle ilgili olarak Tausendfreund, Trump'ın üç haftadan kısa bir süre içinde seçimleri kazanması halinde Ukrayna'ya verilen desteğin muhtemelen azalacağını öne sürdü.

Tausendfreund, Trump'ın Kiev'i görüşmelere zorlamak için askeri desteği koz olarak kullanarak Ukrayna'yı hemen müzakerelere zorlayacağına inanıyor.

"Ocak ayının başlarında, durum ne olursa olsun müzakereye zorlanacaklar," diyerek Trump için bir tür anlaşma yapmanın muhtemelen önemli olacağının ve böylece bunu bir kazanım olarak satabileceğinin altını çizdi.

Trump'ın başkanlığında NATO için en iyi senaryo, AB'nin güçlü bir tepki vermesi ve İngiltere ile koordinasyon içinde olması ve NATO'nun Avrupalılaşarak ittifakı güçlü tutması olacaktır.

NATO ülkelerinin bunu, kapasitelerini artırarak ve ABD'nin desteğini çekmesi halinde ortaya çıkabilecek boşlukları doldurarak gerçekleştirmeleri gerekecektir.

Tausendfreund, "Olumlu bir senaryo, Avrupalıların savunma ve caydırıcılık kapasitesinin yüzde 60'ını sağladığı Avrupalılaşmış bir NATO'ya sahip olmanızdır," dedi. Ancak NATO ülkeleri ve AB savunma kapasitelerini arttırmazlarsa, 2025 yılına kadar çok zayıf bir hale gelebilirler.

Peki Harris kazanırsa bunun NATO için sonuçları ne olur?

Tausendfreund, "Sanırım bir ya da iki yıllık sağlam bir desteğe bakıyoruz, ancak bir çıkış stratejisi bulmayı da göz önünde bulundurarak," diyor.

Gazze'de insanlık onuru ayaklar altında Gazze'de insanlık onuru ayaklar altında

Kamala Harris'in başkanlığı AB'yi Avrupa ayağını güçlendirmek için koordinasyon sağlamaya teşvik edebilir. Eğer Avrupa karar alma konusunda birlik olamama yolunda ilerlemeye devam ederse, bunun etkileri olumsuz olacaktır ve 2027 ya da 2028'e kadar Avrupa güvenliğinin zayıflamasına yol açabilir.

"ABD'nin Avrupa'ya bu kadar odaklanma kapasitesi yok," dedi.

Ukrayna konusunda "Harris kazanırsa, Biden yönetiminde sahip olduğumuzla aynı düzeyde retorik destek bekleyebilirsiniz," diyen Tausendfreund, "Ve aslında Cumhuriyetçiler Senato'nun kontrolünü ele geçirse bile başka bir büyük harcama paketinin mümkün olacağını düşünüyorum, çünkü önemli sayıda Cumhuriyetçi, belki çoğunluk değil ama yakın bir kesim, siyasi baskı o kadar yüksek olmadığı sürece Ukrayna'ya yardım edilmesini destekliyor," ifadelerine yer verdi.

NATO'nun geleceği ve Zelenskyy'nin 'zafer planı'

Her iki durumda da, kim seçilirse seçilsin NATO'nun silahlandırılması yönündeki baskıların azalması beklenmiyor. Tausendfreund, üye ülkeler arasında daha iyi bir iş birliği olmazsa Rusya'nın cesaretlenebileceğini ve "kıtada sorun yaratabileceğini" söylüyor.

"Ukrayna'nın ister üyelik ister ikili güvenlik garantileri şeklinde olsun, NATO'nun ortaklarından oldukça güçlü güvenlik garantilerine ihtiyacı olacak. Bunun işe yaraması için bu müttefiklerin güvenilir güvenlik sağlayıcıları olması gerekiyor ve Avrupalılar'ın yapması gereken çok iş var," diye ekledi.

Güvenlik uzmanları Avrupa'yı silah üretimi konusunda daha birlikçi bir yaklaşım benimsemeye çağırıyor ve NATO'nun geleceği için zor kararlar almayı hızlandırmaları gerektiğini söylüyorlar.