THAAD füze savunma sistemi İsrail'e ulaştı THAAD füze savunma sistemi İsrail'e ulaştı

Türk edebiyatının önemli temsilcilerinden Bahaettin Karakoç, 1930 yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde doğdu. Şair bir ailede yetişen Karakoç, küçük yaşlardan itibaren şiire ilgi duymaya başladı ve henüz 12 yaşındayken ilk şiiri olan "Cela Köyü"nü kaleme alarak 1942'de Yurt gazetesinde yayımlattı. Halk şiiri geleneğinden beslenen Karakoç, genç yaşta Osmanlıca öğrenip, kısa sürede Kur'an-ı Kerim'i hatmetti ve ilerleyen yıllarda Türk edebiyatında önemli bir yer edindi.

Karakoç, şiirlerini farklı mahlaslarla kaleme almış ve "Beyaz Kartal", "Türk Şiirinin Dede Korkut'u" ve "Türk Şiirinin Türkmen Dervişi" gibi unvanlarla anıldı. Uzun yıllar boyunca halk şiiri ile modern şiiri harmanlayarak kendine özgü bir üslup geliştiren Karakoç, 1973 yılında yayımladığı "Seyran" kitabıyla edebiyat dünyasına tam anlamıyla adım atmıştı. Bunun ardından yazdığı birçok eseri ile Türk edebiyatında derin izler bıraktı.

1983 yılında Kayseri Sanatçılar Derneği tarafından "Yılın Şairi" seçilen Karakoç, aynı zamanda "Bir Çift Beyaz Kartal" adlı eseriyle 1986'da Türkiye Yazarlar Birliği Şiir Ödülü’nü kazandı. Aynı yıl çıkarmaya başladığı “Dolunay Sanat ve Edebiyat Dergisi” ile Türk edebiyatına önemli katkılar sağladı ve bu dergi aracılığıyla genç yetenekleri teşvik etti. Ayrıca, 16 yıl boyunca ülke genelinden şairlerin katıldığı *Geleneksel Dolunay Şiir Şöleni*ni organize etti.

Karakoç, sadece şiirleriyle değil, edebiyat dünyasına genç yazar ve şairlerin kazandırılması amacıyla kurduğu “Dolunay Yayınları” ile de hatırlanır. Onun bu alandaki gayretleri, genç nesillere rehberlik etmesi ve edebi üretime yaptığı katkılarla takdir edildi. 1989 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Struga Uluslararası Şiir Akşamları Festivali'ne gönderilen Karakoç, burada Türk şiirini başarıyla temsil etti.

Uzun yıllar boyunca edebiyat ve sanata hizmet eden Karakoç, 2014 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) tarafından fahri doktora unvanı ile onurlandırıldı. Karakoç, aynı yıl Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Valilik iş birliğiyle adına bir ilkokul yaptırıldı. Usta şair, birçok ulusal ve uluslararası ödül kazanmış, eserleri farklı formlarda bestelenmiş ve geniş bir okuyucu kitlesine ulaştı.

Karakoç, 2015 yılında geçirdiği beyin kanaması sonucu tedavi altına alındı ve bir süre sağlık sorunları yaşadı. 17 Ekim 2018 tarihinde ise 88 yaşında Kahramanmaraş'ta Hakk’ın rahmetine kavuştu.

Şiirlerinde tabiatı, aşkı, sevgiyi, gurbeti ve manevi değerleri özgün bir şekilde işleyen Bahaettin Karakoç, Türk edebiyatında derin izler bırakan eserleriyle ve "Türk Şiirinin Beyaz Kartalı" unvanıyla anılmaya devam ediyor.

Eserleri

Şair Bahaettin Karakoç, "Mevsimler ve Ötesi", "Seyran", "Zaman Bir Beyaz Türküdür", "Sevgi Turnaları", "Ay Şafağı Çok Çiçek", "Kar Sesi", "İlkyazda", "Bir Çift Beyaz Kartal", "Menzil", "Uzaklara Türkü", "Güneşe Uçmak İstiyorum", "Şiir Burcunda Çocuk", "Beyaz Dilekçe", "Güneşten Öte", "Dolunay Şiir Güldestesi", "Leyl-ü Nehar Aşk", "Aşk Mektupları", "Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman", "Ay Işığında Serenatlar", "Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri", "Ben Senin Yusuf’un Olmuşum", "Gündemde Yine Aşk Var", "Seyran", "Sabah Esintileri" ve "Kar Sesi" adlı eserlere imza attı.

"Beyaz Dilekçe", "Bir Çift Beyaz Kartal", "Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman", "Kar Sesi", ve "Seyran"la başlayan Bahaettin Karakoç'un Bütün Eserleri serisi, Nar Yayınları tarafından okurla buluşturuluyor.

Beyaz Dilekçe

Rahman ve Rahim olan adına sığınarak,

Açtım iki elimi: Kor gibi iki yaprak.

Bir edep ölçeğinde umutlu ve utangaç,

İşte dünya önümde; benim ruhum sana aç.

Bu seğriyen ellerle, senden seni isterim,

Senden seni isterken, canımdan çıkar tenim.

Sana âşık ruhumdur, merceği yakan ışık

Gözlerim, cemalini görmeden de kamaşık

Bir mirasyediyim ben iflasın eşiğinde,

Hep sabrım ölçülüyor, ihlas bileşiğinde.

Kimim? kimlik ararken hem güler, hem ağlarım

Yükseklerden dökülen, sular gibi çağlarım.

Çok tuzlu bir denizim, her an'ım med ve cezir,

Sana âşık olalı, yüreğim kut'la esrir.

Döşeğim kara toprak, yorganım kara bulut,

Ben seninle doluyken, vurgun yapamaz kunut.

Her insan günah işler, Sen’den saklanır mı sır?

Tövbe dilekçesiyle sırttan kalkar bu nasır.

Kainatı yarattın, donattın, rızk verdin,

Kimine sonsuz körlük, kimine ışık verdin.

Yanlış adım atmayın diye indi her kitap,

Sana açılan eli, geri çevirmezsin Rab.

Ulu bir silsileden peygamberler gönderdin,

Gökyüzüne yıldızlar, yere çiçekler serdin.

Sen'den önce bir sen yok, kâinatta İLK, Sen’sin!

Bu kâinat bir meta, hepsine Malik Sen’sin!

Rabb’im seni tanıyan, bilir doluyu-boşu.

Kapına geldi işte, yorgun bir aşk sarhoşu.

Garibim, muzdaribim ama umutsuz değil,

Seninle dost olanlar, cihanda mutsuz değil,

Kulunum,kurbanınım, Rabb’im senin mülkünde,

Garip kulun ne söyler, gülümse dilekçeme.

Senin için verince, verenin feyzi artar,

Gönülden bir sadaka, dağca bir ömrü tartar.

Kainatta ne varsa, hepsinin zikrinde SEN!

Hamd ve şükür sanadır, her şey Seninle esen!

Sen ki Sana geleni, çevirmezsin eli boş,

Âşık boşa dememiş: Lütfûn da, kahrın da hoş!

Bir beyaz dilekçedir Sana her yakarışım,

İmanımla amelim, hem perdem, hem nakışım.

Çalı bile, kendine sığınan kuşu itmez,

Sen Gafur'sun, Aziz'sin, Senin keremin bitmez!

Geldim işte kapına, kul senden ırak olmaz

Sana adanmamışsa, yürek de yürek olmaz!

Her Müslüman bir kartal, vurulur da pes etmez,

Oruçtan tat alanlar kemik peşinde gitmez.

Bezm-i Elest'te Sana secde eden ruh için;

Verdiğin söze sadık, doğru giden ruh için;

Hiç kimseyi vatansız, milletimi devletsiz,

Gönülleri sevdasız, şehirleri mabetsiz;

Bayrakları rüzgârsız, ocakları ateşsiz

Bırakma ulu Rabbim, asi kul değiliz biz.

Benden önce esirge, Muhammed ümmetini,

Esen gitsin her kervan, en sona ula beni!

Kâinat bir mozaik, her şeye sahip ALLAH!

Ey gizli ve aşikâr, her derde tabip ALLAH!