Başyücelikte iş ölçüsü - Necip Fazıl Başyücelikte iş ölçüsü - Necip Fazıl

Başyücelik Emirleri: Kumar

●Kumar mefhumunun ifade ettiği umumî fiil, bütün şubeleri ve şekilleriyle yasaktır.

●Kumarın tarifi şudur: Herhangi bir müsbet iş ve emek mahsulü olmadan, muhtelif alet ve vasıtalarla, meçhule ve tesadüfe dayanarak, para mukabilinde oynanan oyun...

●Kumarın başlıca aletleri olan iskambil kâğıdı, zar, (rulet), (tombala) ve ayrıca bilinen ve bilinmeyen bütün alet ve vasıtalar; yapılması, satılması, satın alınması, muhafaza edilmesi ve kullanılması katiyetle memnu eşya cümlesindendir.

●Kumara ait bütün aletlerin ecnebi memleketlerden ithali yasaktır. Hangi şekil ve suretle olursa olsun, Türkiye’ye ecnebi memleketlerden herhangi bir kumar aleti ithaline teşebbüs eden veya bu teşebbüse yardımcı olan şahıs hakkında (......) cezası tatbik olunur.

●Kumar aletlerini memleket içinde yapanlar veya bu imal fiiline yardımcı olanlar hakkında (.......) cezası tatbik olunur.

●Kumar aletlerini sadece satan, sadece satın alan veya sadece muhafaza eden şahıslar hakkında (........) cezası tatbik olunur.

●Kumarı bilfiil oynamak fiilinin cezası (........) hapistir.

●Herhangi bir kumar fiilinin, derhal zabıtaya haber vermeksizin sadece bitaraf seyircisi vaziyetinde kalmak dahi bilfiil kumara iştirak etmiş olmak sayılır.

●Resmî ve hususî bütün piyango şekilleri, at yarışlarında ve (toto)da müşterek bahisler, vesaire, bu emrin neşrî tarihinden itibaren mülga ve yasaktır. Şekil ne olursa olsun, ruhu kumar olan her fiil birdir.

●Evinde, dükkânında veya müessesesinde kumar aletleri bulunan her fert veya müessise, bu emrin neşri tarihinden itibaren 3 gün zarfında kumar aletlerini en yakın polis karakoluna teslim etmekle mükelleftir. Kulüp, kahvehane, otel vesaire gibi umumî yerler, teslim ettiği kumar aletlerinden başka ayrıca bu mevzuda hiçbir başka vasıtaya malik olmadığına ve malik olmaya teşebbüs etmiyeceğine dair birer taahhütname verecektir.

●Bu emrin neşri tarihinden itibaren bütün kulüpler, hayatlarını temin eden kumarın menfaat müeyyidesinden mahrumdur. Bu kulüpler ya kendilerini hemen tasfiye etmek veya kumarla hiçbir alâkası bulunmayan ictimaî birer mahfil haline istihale etmek hususunda bizzat karar verecektir.

●Birer miskinlik ve kumar yatağı olan kahvehanelerde de, kumarla alâkası olsun veya olmasın, hiçbir oyun ve hiçbir oyun aletine izin yoktur. Bu gibi yerlerin vaziyeti, ayrı bir emir mevzuudur.

●Hususî, resmî ve umumî her türlü mesken şekli içinde, bütün nakil vasıtalarında ve açık havada mücerret fiil bakımından yasak olan kumarın en hassas takip merkezleri hususî meskenler, yani evlerdir. Asıl ve esas bakımından her türlü tecavüzden masun olan ev, kumar mevzuunda, resmî herhangi bir merasime ihtiyaç ifade etmeksizin, her aan alâkalı memurlar tarafından teftiş edilebilir. Şu kadar ki, mesuliyetini üzerine almak şartiyle bu fiili icraya salâhiyetli memurların cebrî araştırması neticesinde masumiyeti tesbit edilen evin reisi, hükümetten her türlü maddî ve manevî zarar ve ziyan istemekte haklı olur.

●Bir evde oynanan kumarın mesulleri, oyunculardan başka o ânda evde bulunan ve hâdiseyi müşahede eden her ferttir. Evin hizmetçisinden, cezaî mesuliyet yaşında bulunan çocuklarına kadar ev çerçevesinin her mensubu aynen kumar oynıyanların suçiyle cürümlendirilirler.

●Hapishaneler, kışlalar, mektepler, hastaneler, vesaire gibi resmî topluluk mekânlarında, o mekânın âmiri ve idare heyeti, kumar mevzuunda en sıkı murakabe tedbirlerini alacak; ve her hangi bir suç mevzuunda bizzat kumar oynatan ve oynıyanın vaziyetine geçecektir.

●Bu emrin, içtimaî ve ahlâkî bir suç olarak ele aldığı ve memlekette kökünü kazımak gayesini güttüğü kumar, onu en uzak ve alâkasız plânda bile olsa, gören ve gördüğü halde hemen müdahale ve ihbar vazifesini yapmıyan her vatandaşa da aynı suçu yüklemekte olduğuna göre tam mânasiyle müteselsil ve şâmil bir içtimaî mesuliyet ve zabıta tedbirini istihdaf etmektedir. Bu yüzdendir ki, kumar fiilini, şehirde, köyde ve her yerde, gördüğü halde derhal ihbar etmiyen her vatandaş, fiilde müşterek sayılacaktır.

●Kur’a şekline dayanarak ikramiye ve hediye tevzileri gibi tertipler, tamamiyle karşılıksız hibe şeklinde kaldıkça, kumardan sayılmaz. Fakat iştirak edenlerden bellibaşlı paralar alıp bu paraları kura neticesinde muayyen şahıslara dağıtıcı her tertip, tam bir kumardır.

●Kumar fiilinin herhangi bir cepheden suçlusu, cezasını görmeye sevkedilmeden evvel, bulunduğu mevkiin umumî bir mahallinde, göğsüne şu yafta yapıştırılmış olarak tulüdan guruba kadar teşhir edilecektir: “Türk ahlâk inkılâbının 1 numaralı hâini, kumarbaz!!!”

●Kumar fiilinin mükerrer suçlusu, vatandaşlık haklarından düşürülür, hudut dışına çıkarılır ve memleket içindeki bütün hak ve mülkiyetlerinden mahrum edilir.

Başyücelik Emirleri: İçki ve Zehir

●Bu emrin neşri tarihinden itibaren sekir verici her türlü içki ve bütün uyuşturucu ve keyiflendirici zehirler, tamamiyle yasaktır.

●Sekir verici içkiler içinde, şarap, rakı, viski, votka, apsent, cin, konyak gibi bilinen ve bilinmeyen her nev'i bulunduktan başka, bütün cinsleriyle en hafif (likör)ler ve bira dahi vardır. Bu hususta isim, şekil ve derece hiçbir kıymet ve istisna belirtmez. Prensip şudur:

●Çoğu en az miktarda sekir veren bir içkinin en küçük zerresi bile haram ve yasaktır. Yasak olmıyan, mümkün olsa da sarnıçlar dolusu içilse dahi en küçük sekir vermiyecek olan meşruplardır. Bu arada, pek fazla içildiği takdirde hafif bir baş dönmesi vereceği ihtimal dâhilinde olan şıra ve boza gibi meşruplar, hiçbir zaman sarhoş olacak kadar içilemiyeceği ve sarhoşluğa mevzu teşkil edemiyeceği için prensip bakımından helâl ve binaenaleyh serbesttir.

●Uyuşturucu ve keyiflendirici maddelere, esrar, afyon, (kokain), (eroin), (eter) ve bu gibi maddelerin daha bilinen ve bilinmiyen her nev'i dahildir. Bu hususta da prensip, tıbbî ve ispençiyarî bütün tertiplerle, ruhî ve gayr-i tabiî bir teessür elde etmek için kullanılan veya kullanılması mümkün olan ne kadar madde varsa, hepsine birden şâmil bir yasaktır.

●Umumî ve merkezî yasak ölçüsü "Sekir verici her şey haramdır" mealindeki Hadisî şümul dairesidir.

●Devlet teşkilâtında sarhoşluk ve keyiflenme fiiline uzaktan ve yakından yardımcı bütün iş şubeleri (onların vaziyetleri ayrı bir emir mevzuudur) bugünden mülga olduğu gibi, bu gibi maddelerin sıhhî ve ispençiyarî sahadaki istimalini mesuller ve salâhiyetliler eliyle en küçük istismar ve kötüye tevcih etmek, ölüm cezasına yakın bir şiddet belirtir.

●Sekir verici içki ve uyuşturucu zehir mevzuunda murakabe ve ysak iki kutupludur. Biri, fiili içeriden dışarıya doğru kolaylaştıranlar, hazırlıyanlar, yani bunları yapanlar ve istimal sahasına sürenler... Öbürü de, fiili, içeride ve dışarıda bizzat temsil edenler, yani içkileri kullananlar... Bu iki kutbun suçlularına biçilecek cezanın dehşetini şu ölçüden anlamak mümkündür ki, resmî mesuliyet ve salâhiyete malik olmaksızın bu işi kolaylaştıran ve hazırlayanlara ait suçun cezası, birinci defasında 5 yıl müddetle şâkka hizmetleri, ikinci defasında da bütün medenîhaklardan mahrumiyetle beraber daimî hürriyet tahdididir. Hastahane, eczahane selâhiyetlileri ve doktorlar gibi şahıslardan resmî imkân ve iktidarlarını kötüye kullananlar, biraz evvel kaydedildiği gibi ölüm cezasına yakın bir ukubet tehdidi altındadırlar. Sadece ana prensipleri belirten bu hükümler dışında, hâdiseye ait teferruat, lâkika emirde ve bunun bağlı olduğu kanun maddelerindedir.

●Dış plânda sarhoşluğu tesbit edilen ferdin cezası da birinci defasında üç yıl müddetle şâkka hizmeti; ve tekerrüründe mütenasiben artacak, nihayet sahibini ömrü boyunca her türlü hürriyetten mahrum etmeye kadar gidecek cezalardır. Fiilin bu kutbuna ait tafsilât da lâhika emirdedir.

●Umumî olarak hâdiseye hangi kutup tarafından olursa olsun, şahit olup da haber vermiyenlerin cezası, aynen içki veya uyuşturucu zehiri kullananlarınki gibidir.

●Sekir verici her türlü içki ve uyuşturucu her türlü zehirin, memleket dâhilinde her bakımdan kökü kurutuluncaya kadar çalışılacaktır.

Necip Fazıl Kısakürek, İdeolocya Örgüsü, s. 319-325