Yargıtay çok doğru bir hareket yapmış.

Bu AYM, bir milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. Sayın Devlet Bahçeli de bu tehlikeyi fark etmiş ve AYM'nin ortadan kaldırılması gerektiğini ifade etmiştir.

ÇÜNKÜ:

1. Dershanelerin kapatılmasını engelleyen kararıyla FETÖ'ye destek çıkmıştır.

2. Can Dündar ve Enis Berberoğlu Kararıyla hem FETÖ'ye hem tüm ihanet şebeklerine, satılmış vatan haini kalemlere destek çıkmıştır.

4. Twitter'a konulan engeli iptal etme kararıyla, ülkemizden para kazanıp burada bir ofis bile açmayan, zırnık vergi vermeyen, emperyalizmin aparatı olan, devlet aleyhine, millet aleyhine her şeyi özellikle öne çıkaran, terör propagandası yapan hesapları şişiren sosyal terörü şımartmıştır.

5. Güvenlik Soruşturmasını İptal Kararıyla PKK, FETÖ ve diğer terör iltisaklılarının devlet kadrolarına yerleşmesinin önünü açmıştır.

7. Hendek terörüne operasyon başladığında Soros'un Açık Toplum Vakfı'nın organize ettiği ve aleni olarak terörden yana tavır koyan, teröre destek veren bildiriyi hazırlayıp yayımlayan Soros çocuğu ve ülke düşmanı akademisyenlerin teröre destek bildirisini "fikir özgürlüğü" diyerek bu akademisyenlerin "göreve iade edilmesi" yönünde karar verip o operasyonlarda şehit düşen 790 güvenlik görevlisi vatan evladının kanları üzerinde tepinmiştir. Teröre ve teröriste en üst seviyeden desteği ödüllendirmiş, bu adice eylemin tekrar tekrar yapılmasının da önünü açmıştır.

6. Can Atalay kararıyla terörden hüküm giymiş birine Mecliste beslenme yolunu açarak, Gezi Terörü'nün devlete bir isyan girişimi olduğu, ülkeyi Libya, Suriye gibi ülkelerde görüldüğü gibi bir iç savaşa sürükleme girişimi olduğu ve ülkeye yüz milyarlarca zarar verdiği gerçeğini göz ardı etmiştir. Can Atalay denilen teröriste hesap sorup ceza kesen Türkiye Mahkemelerini, Türk hakimlerini itibarsızlaştırma yolunu tercih etmiştir.

7. "Şehirler arası yollarda gösteri yapılamayacağı" ile ilgili düzenlemeyi iptal kararıyla teröre alan açılmasına, olası bir afette vs bu yolların terör yandaşlarınca kapatılıp toplumsal bir faciaya yol açabilmelerine imkan sağlamıştır.

8. Daha da vahimi, Teröre siyasi meşruiyet zemini hazırlamaktan başka hiçbir derdi olmayan, her bir yöneticisi iliklerine kadar millet ve devlet düşmanı olan HDPKK, (YSPKK) ile ilgili süreci iş yükü bahanesiyle uzattıkça uzatıp terörün ekmeğine yağ sürmüştür ve hâlâ da sürmektedir.

PKK'nın halk nezdinde cilalanıp sempatik hale gelmesi için bu terörün siyasi uzantılarıyla ittifak yapan CHP ve AYM ortak çalışmaktadır. Mecliste PKK propagandası, FETÖ propagandası, DHKP-C propagandası yapanlara milletin parası maaş olarak verilmekte, bir de bu terör propagandacıları dokunuzmazlık zırhına büründürülmekte ve her tür hizmet imtiyazından yararlandırılmaktadır. Bu terör uzantılarına bu imtiyaz ve imkanları sağlayan doğrudan doğruya AYM'dir.

Bu millete hakarettir.

Dağlarda, sınır ötesinde canı kanı pahasına mücadele eden güvenlik güçlerimize hakarettir. Bu uğurda can veren Aziz Şehitlerimizin kanları üzerinde tepinmektir.

9. AYM, dosyaları işleme koyma ve karara bağlamada keyfi bir yöntem daha doğrusu yöntemsizlikle hukuku, adaleti, terörle mücadelede şehit düşen vatan evlatlarının kanlarını, bu şehitlerin dul, yetim kalan eş ve çocuklarının acılarını ayaklar altına almaktadır.

HDPKK dosyası yıllarca sürüncemede bırakılıp bir türlü karara bağlanmazken, daha yeni müracaatı yapılan Can Atalay adlı terörden mahkum olmuş tipin dosyasını nasıl oluyor da birkaç haftada hemen karara bağlayabiliyor?  Bu iki örnek, AYM'nin bile isteye millete ve devlete karşı tavır aldığının, devleti zaafa uğratma derdinde olduğunun, kargaşa ve kaosa yol açma çabasının, görevi kötüye kullanıp suç işlediğinin açıkça kanıtıdır. Dolayısıyla Yargıtay'ın bunu belirterek suç duyurusunda bulunması son derece yerindedir. AYM, devlet ve millet aleyhine, devlet ve millet düşmanları, şer odakları lehine aldığı kararlarla, millet ve devlet lehine alması gerekirken almadığı kararlarla kendi kendini ortadan kaldırmış, ilga etmiştir. Bu fiili ilga durumu, bir an önce hukuki hâle de getirilip, bir milli güvenlik meselesi haline gelen AYM ortadan kaldırılmalıdır.

Ha AYM üyeleri ne yapsınlar mı diyorsunuz? Yapacak iş bulabilirler. Mesela ortak bir inşaat-müteahhitlik firması kurup Ankara'nın rantabilitesi giderek artan Bağlıca gibi yerlerinde lüks konutlar yapıp satabilirler.

 YA YASAMA YANİ MECLİS?

6-8 Ekim olayları davasında Demirtaş'ın cezası belli oldu 6-8 Ekim olayları davasında Demirtaş'ın cezası belli oldu

 Yasamanın yapması gereken çok önemli düzenlemeler yok mu? Elbette var.

1. Terörle ilgili suçlardan ve yüz kızartıcı suçlardan dava açılan, tutuklu olan, mahkum olan, (mahkum olanlar, karar süreçleri tamamlanmayanlar aday olabiliyor, işte Can Atalay örneği. Mahkemede hüküm giymiş, dava Yargıtay sürecinde adam aday olmuş) kişilerin hiçbir şekilde seçilme hakkı olmamalı. Mahkemesi sonuçlanıp aklanıncaya kadar aday olamamalı. Seçim Kanunu'nda böyle bir düzenleme zaruret.

Ceza alacağı kesin bir sanık aday gösterilip milletvekili yapılıyor Cezadan kurtarılıyor. Millet vekilliği, milleti temsil makamı olması gerekirken milletin malına, canına, kanına, huzuruna kasdetmiş bir suçlunun, hapisten kurtarılıp bir de imtiyazlı hale getirilmesi ve ödüllendirilmesine yarayan bir aparata dönüştürülüyor.

2. Milletvekili dokunulmazlığı, teröre bulaşma, terörü övme, terör propagandası yapma ve taciz, tecavüz suçlarını kapsamamalı.     Bu durumlarda kanun, adalet kurumuna, milletvekilini, anında sorgulayabilme, tutuklayabilme selahiyetini vermeli.

Bir vekil, Meclis kürsüsünde bile terörü övüyorsa, teröre destek konuşması yapıyorsa hemen sorgulanabilmeli, ona hemen dava açılabilmeli.

3. Sanatta, siyasette, basın ve yayında terörün propagandasını yapanın, teröre destek verenin,  teröriste yan çıkanın, sokakta, meydanda, adliyede,  STK'da, siyasi partide bu maksatla terörü, teröristi, terör eylemini olumlayıcı söz söyleyenin ve tutum sergileyenin hangi cezayı alacağı -savcıların, hakimlerin yorumuna mahal bırakmayacak biçimde- net olarak kanunda yer almalı.

Suçu işleyenin avukat, gazeteci, sanatçı, siyasetçi, akademisyen vs ne olduğuna bakılmaksızın kesinlikle cezaya çarptırılacağı kanunda belirtilmeli.  (İngiltere'de IRA'nın adını olumlu olarak en küçük bir ima ile ağzına alanın cezadan kurtulması mümkün değil).

4. Dışarıdan fonlanan STK, basın (gazeteci, gazete, televizyoncu, televizyon, sosyal medyacı...), siyasi parti, dernek, her ne varsa bu tür yapı ve kişilerin faaliyetlerini önleyici, ortadan kaldırıcı kanun maddeleri olmalı.

Yazı: Abdulhamid Kalemli