Merkezi New York’ta bulunan Dış İlişkiler Konseyi’ne (CRS) göre, 1948 yılında kuruluşundan bu yana ABD’nin İsrail’e yaptığı askeri ve ekonomik yardımın miktarı enflasyon oranı da hesaba katıldığında 300 milyar dolara ulaştı.

CRS’e göre, ABD İsrail’e, 2021’de 3,8 milyar dolar, 2022’de 4,8 milyar dolar ve 2023 yılında ise 3,8 milyar dolar sadece askeri yardımda bulundu.

Hamas ile 7 Ekim’da başlayan savaşın ardından Beyaz Saray, Kongre onayına gerek görülmeden “acil durum” hükmü uyarınca İsrail’e acil olarak tank ve top mühimmatı sevkiyatına onay verdi.

Buna göre Washington, İsrail'e yaklaşık 106,5 milyon dolar değerinde 14 bin tank mermisi ve 147,5 milyon dolar değerinde top mermi ve mühimmatıyla ilgili satışa yeşil ışık yaktı.

Daha az değerli alımlar için kamuya duyuru yapılmasına gerek olmadığına dikkat çeken AFP, Washington Post'a atıfta bulunarak Biden yönetiminin, ekim ayından bu yana İsrail'e bu tür 100'den fazla küçük satışı onayladığını aktardı.

İsrail'e yapılan "acil durum" satışları, ABD'nin yıllardır sağladığı ücretsiz düzenli askeri yardıma ilave olarak yapılıyor.

ABD İsrail'in hava savunma sistemini finanse etti

ABD askeri yardımı, İsrail'i F-35 savaş uçakları da dahil olmak üzere gelişmiş silah sistemleriyle önemli ölçüde silahlandırırken, Washington ayrıca roket saldırılarına karşı koruma sağlayan İsrail’in “Demir Kubbe” hava savunma sistemini finanse etti.

İki ülke arasında 2028'e kadar sürecek bir anlaşma uyarınca, temel 3,3 milyar dolar, ABD askeri teçhizatı, hizmetleri ve eğitiminin satın alınması için kullanılabilecek askeri finansman olarak sağlanıyor.

ABD, İsrail'e 18 milyar dolar değerinde 50 adet F-15 savaş uçağı satacak

Son olarak New York Times, ABD yönetiminin, İsrail'e 18 milyar dolar değerinde 50 adet F-15 savaş uçağı satışı konusunda Kongre’nin onayını almak için hazırlandığı duyurdu.

Saatte yaklaşık 2.000 mil azami hıza sahip olan F-15 savaş uçakları, hem havadan havaya muharebe hem de yerdeki hedefleri bombalama yeteneğine sahip bu uçakların sevkiyatının 2029’da başlaması öngörülüyor.

İsrail’in, halihazırda sahip olduğu F-15 savaş uçaklarını Gazze saldırılarında kullansa da, bu modelden sipariş ettiği yeni uçakları, Lübnan merkezli Hizbullah, Suriye'deki İran destekli milisler ve bizzat İran dahil olmak üzere bölgesel tehditlere ilişkin uzun vadeli endişeleri gidermek için satın almak istediği belirtiliyor.

FBI'nın sorguladığı İsrailli tarihçi Pappe: Yaşananlar Siyonist projenin sonunun başlangıcı FBI'nın sorguladığı İsrailli tarihçi Pappe: Yaşananlar Siyonist projenin sonunun başlangıcı

Kongre’nin daha önce onayladığı silah sevkiyatı yolda

The Washington Post gazetesi geçen hafta ABD’nin Gazze'nin güneyinde yüz binlerce Filistinli sivilin hayatını tehdit edebilecek olası bir askeri saldırı konusundaki endişelerine rağmen Biden yönetiminin son günlerde milyarlarca dolarlık bomba ve savaş uçağının İsrail'e sevk edilmesine sessizce izin verdiğini yazdı.

Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerine göre, İsrail’e yönelik yeni silah yardım paketinde bin 800'den fazla 2 bin kiloluk “MK84” tipi bomba ve 500 adet 500 kiloluk “MK82” tipi bomba yer alıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı yaklaşık 2,5 milyar dolar değerinde 25 adet F-35A tipi savaş uçağının İsrail’e sevkiyatına izin verdi.

Bunun için yapılan talep, 2008 yılında Kongre tarafından onaylandığından Dışişleri Bakanlığı’nın, Kongre üyelerine yeni bir bildirimde bulunması gerek olmadı.

Geçen hafta içinde sevkine izin verilen “MK84” ve “MK82” tipi bombaların da yıllar önce Kongre tarafından gönderilmesine onay verilmiş ancak teslimat gerçekleşmemişti.

ABD’nin İsrail’deki gizli silah depoları

Bu arada İsrail’de konumları gizli, ABD hükümetine ait milyarlarca dolar değerinde silahın bulunduğu çok sayıda depo olduğu biliniyor.

Bu depolar ilk olarak 1980'lerde gelecekteki olası Orta Doğu çatışmaları için ABD kuvvetlerine hızlı bir şekilde tedarik sağlamak amacıyla kuruldu.

Uzun süredir gizlilik içinde korunan bu silah depoları, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin İsrail'in Gazze'yi bombalamasına verdiği destek nedeniyle üzerindeki baskı arttıkça, daha fazla uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye başladı.