İstanbul'da bebek ölümleri ve hastanelerde usulsüz kazanç sağlamak için kurulan "Yenidoğan Çetesi" skandalı, her geçen gün daha da derinleşiyor. Çetenin, bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek haksız kazanç elde ettiği, bebeklerin ölümlerine yol açtığı ve hastanelerde ölümcül ihmallerin yaşandığı ortaya çıktı.

2018 yılında Bağcılar'daki TRG Hospitalist’te yoğun bakım hemşiresi olarak çalışan Taner Karataş, çeteyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Karataş, çalıştığı hastanede çetenin nasıl faaliyet gösterdiğini ve bu durumu fark eder etmez işten ayrıldığını belirtti. Karataş, yaptığı açıklamada, bazı hemşirelerin kendilerini doktor gibi tanıttığını, hasta yakınlarını bu şekilde kandırdığını ve hastaların tedavi süreçlerinin kasıtlı olarak uzatıldığını dile getirdi. İyileşme süreci kasıtlı olarak yavaşlatılan hastalar, yoğun bakım enfeksiyonlarına maruz bırakılıyor ve çoğunlukla yaşamlarını yitiriyordu. Karataş’a göre, bu durumu hastanede çalışan herkes biliyor, ancak birçok kişi güvenlik ve iş kaygısı nedeniyle ses çıkarmıyordu. Karataş, kendisi ve üç arkadaşının durumu fark ederek Sağlık Bakanlığı'na şikâyette bulunduğunu, fakat denetimlerin yapılacağı bilgisi önceden hastaneye iletilince çetenin geçici çözümlerle bu denetimlerden sıyrıldığını da ekledi.

Çete Üyelerinin Kayıtları: “Bir Trilyonluk İlaç Kaçakçılığı Yaptılar"

Çetenin dehşet verici faaliyetleri yalnızca hasta tedavileriyle sınırlı kalmadı. İddianamede yer alan ses kayıtlarında, çetenin iki üyesi olan hemşire Hasan Basri Gök ve Hakan Doğukan Taşçı, bebeklerin ölümlerine neden olan faaliyetleri hakkında pervasızca şakalaştı. Kendi aralarındaki konuşmalarda, çetenin işleyişini detaylandıran hemşireler, solunum tedavisinde kullanılan bir ilacı yasadışı olarak sattıklarını, bu satışlardan ciddi miktarda kazanç elde ettiklerini itiraf etti. Konuşmalarında, "Bir trilyonluk ilaç kaçakçılığı yaptık" şeklinde espri yapan hemşireler, haklarında haberler yapılacağına dair şakalaşarak vicdansızca güldüler. Bu kayıtlar, çetenin ne denli pervasız ve insan hayatına duyarsız olduğunu gözler önüne serdi.

Suriyeli Bebeklerin Ölümü Üzerine Pişmanlık Duyulmayan İtiraflar

Yenidoğan çetesi yalnızca Türkiye vatandaşı bebekleri değil, aynı zamanda Suriyeli bebekleri de ölüme terk etti. İddianamede yer alan bir başka konuşmada, çete üyelerinden Dr. Fırat Sarı ve Dr. İlker Gönen, Suriyeli bir bebeğin ölümüne dair konuşmalar yaptı. Bebek ölüm belgesinin usulsüz bir şekilde düzenlendiğini, çocuğa gerekli müdahalenin yapılmadığını ve bebeğin ölüme terk edildiğini itiraf eden çete üyeleri, herhangi bir adli sürecin başlatılmadığını, çünkü ailenin Suriyeli olduğunu belirttiler. Fırat Sarı, bebeğin ölüm sebebi olarak kaydedilen diyafram hernisi teşhisinin doğru olmadığını dile getirirken, bu durumu örtbas etmek için belgelerde sahtecilik yaptıklarını açıkça ifade etti. Bu kayıtlar, çetenin Suriyeli çocuklara yönelik ihmallerini ve yabancı uyruklu bebeklerin tedavi sürecindeki ciddiyetsizliklerini gözler önüne serdi.

Kapatılan Hastaneler ve Yeni İddialar

Terörist İsrail, Beyrut'ta hedef aldığı bölgeleri genişletiyor Terörist İsrail, Beyrut'ta hedef aldığı bölgeleri genişletiyor

Yenidoğan çetesiyle bağlantılı olan bazı hastaneler, skandalın ardından kapatıldı. Bu hastaneler arasında yer alan Esenyurt’taki Özel Reyap Hastanesi'nde yaşananlar, skandalın boyutlarını daha da genişletti. Hülya Çelikel isimli hasta yakını, eşiyle ilgili yaşadığı şok edici bir olayı kamuoyuna anlattı. Çelikel’in iddialarına göre, eşi bu hastanede diyaliz tedavisi görüyordu ve burada kötü muameleye maruz kaldığını söyledi. Hastane yetkilileri, Çelikel’in eşine ilaç verip onu videoya çekerek, şikâyetçi olmaması için baskı yapmaya çalıştı. Eşi hastaneden çıkarıldıktan sonra, "Bana ilaç verdiler ve kafam bulanıktı, videoya çektiler" diyen Çelikel’in eşi, tedavi süreci boyunca zorla kontrol altında tutulmuştu.

Hastane yetkililerinin hastaları zorla ilaç vererek itaat ettirme girişimleri, çete faaliyetlerinin yalnızca yenidoğan bebeklerle sınırlı kalmadığını, genel olarak tüm hastalara yönelik yasa dışı ve etik dışı işlemler yürütüldüğünü gösteriyor. Ayrıca, kapatılan hastanelerde yatan hastaların sevk süreçlerinde yaşanan belirsizlikler ve hastane yönetiminin hastaları bilgilendirmemesi, bu süreçte mağduriyetlerin artmasına neden oldu.

Devlet Nasıl Önlem Alacak!

Türkiye'yi derinden sarsan "Yenidoğan Çetesi" skandalı, bebek ölümleri, usulsüz kazanç sağlama yöntemleri ve insanlık dışı uygulamalarıyla kamuoyunun gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Çetenin faaliyetleri sadece Türkiye vatandaşı bebekleri değil, yabancı uyruklu bebekleri ve yetişkin hastaları da kapsıyor. Soruşturma sürecinde çetenin pervasızlığı, kan donduran ses kayıtları ve hastanelerdeki ihmallerle gün yüzüne çıkarken, ilgili hastanelerin kapatılması ve çete üyelerinin tutuklanmasıyla birlikte adaletin sağlanması bekleniyor. Ancak, mağdur ailelerin yaşadığı travma ve sağlık sistemine olan güvenin sarsılması, bu skandalın uzun süre etkilerini sürdüreceğini gösteriyor.