Kemalist rejim, İslâm’ı Anadolu topraklarından süpürmek, Müslüman milletin ruhunu İslam’dan uzaklaştırmak adına yaptığı zulümlerden biri de İslam’ı Türkçeleştirerek milleti dinsizleştirmekti. Bunun için de Kemalizm’in İslam anlayışını ve kültürünü bozmak ve değiştirmek, Müslümanları kontrol altında tutmak ve dilediğini yaptırmak için kurduğu Diyanet, kurulduğu günden itibaren laik müftüler eliyle misyonuna uygun hizmet etmeye devam etti. Müftüler adeta laikliğe taparcasına Kemalizm’in emrinden çıkmadı ve Kemalist ilkeleri İslam’a tercih ederek millete yapılan zulme hem seyirci hem de destek oldu.
Memleketi Batı’ya peşkeş çeken, hem maddi hem de manevi anlamda bu topraklara zarar veren Koç gibi sermaye çevrelerinin din işlerine nasıl müdahale ettiğini gözler önüne seren belgelerden biri de Vehbi Koç’un mektubu…
Vehbi Koç’tan Diyanet’e “Allah demeyin, Tanrı deyin”
1975 yılında ünlü iş adamı Vehbi Koç, dönemin Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan’a yazdığı mektupta, camilerde "Tanrı değil, Allah deyin" uyarısında bulunan imamları şikâyet etti.
Mektuptaki üslup, adeta Diyanet’e talimat verir gibi kaleme alınmıştı. Vehbi Koç, Dolmabahçe Camii’ndeki bir Cuma hutbesinde imamın, "Bazıları Tanrı diyor, Tanrı demeyin Allah deyin" sözlerinden rahatsız olduğunu belirterek, "Bu bir talimat mı, yoksa hatipler kendileri mi söylüyor?" diye sorguladı. Ayrıca, bir başka camide imamın "Günaydın demeyin, Selamünaleyküm deyin" dediğini öğrenince bunu da büyük bir tepkiyle karşıladı.
Koç, mektubunda açıkça "Tanrı kelimesinin çok güzel bir kelime olduğunu" savunarak, Diyanet İşleri Başkanı’ndan bu konuda bir adım atmasını beklediğini ifade etti.
Koç’tan Diyanet’e 'hesap sorar' gibi mektup!
“Sayın Bay Doğan, geçen hafta Dolmabahçe camiinde Cuma namazında hatip hutbeye çıkarak bir takım Türkçe terimlerden bahsetti. Bu arada ‘bazıları Tanrı diyor, Tanrı demeyin Allah deyin’ dedi. Bunu hayretle dinledim. O Akşam başka bir camiye giden bir arkadaşımla beraberdim, onun gittiği camide de hatip ‘Günaydın demeyin, Selamunaleyküm deyin’ demiş, arkadaşım da buna hayret etmiş. Bu bir talimatla mı oluyor, yoksa hatipler kendileri mi söylüyorlar? Büyük bir reaksiyon yaratmaktadır. Tanrı sözü çok güzel bir sözdür. Bu hususu sizin gibi geniş görüşlü bir din liderinize duyurmak için bu mektubu yazıyor, saygılarımı sunuyorum.”
1972-1975 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yürüten ve 1977 yılı seçimlerinde CHP’den milletvekili seçilen Lütfü Doğan’ın Koç’a verdiği cevap:
"Sayın Vehbi Koç. Başkanlıkça ‘Tanrı, Günaydın’ demeyin diye özel bir talimatımız yoktur. Hatipler kendi anlayış seviyesine göre hareket ediyorlar. Sürdürdüğümüz eğitimlerle uygun anlayışa getirmeye çalışıyoruz. Takdir edersiniz ki bu zaman isteyen bir konudur. Uyarınıza teşekkür eder, Yüce Tanrı’dan sağlıklar, başarılar dua eder, selam ve sevgilerimi sunarım" ifadelerini kullandı.
"Kemalist ama Müslüman" anlayışı dayatılıyor
Ayrıca Vehbi Koç, ailesi ve medya tarafından camiye giden, inançlarına bağlı bir insan olarak gösteriliyor. Adeta Vehbi Koç gibiler eliyle "Müslüman budur" profili çiziliyordu.
“Türkçe ibadet” dayatması
Cumhuriyet döneminde ibadetin Türkçeleştirilme çalışması ile birlikte Amerikan elçisinin bile içinde bulunduğu bir proje ile Ayasofya Camii’nde Türkçe Kur’an denemeleri yapıldı. Amaç, Müslümanların ibadetini tamamen değiştirmekti. Bu süreçte camilere jandarmalar yerleştirildi, özellikle Arapça ezan okunduğu bilinen camiler mimlendi. Cuma günleri jandarmalar camilere girerek müezzinleri baskı altına aldı, Arapça ezan okumaya kalkışanları anında engelledi. Bütün bu uygulamalar, sadece ibadeti Türkçeleştirme değil, halkı inancından soğutma ve İslam’ı toplumdan silme amacını taşıyordu.
Cumhuriyet döneminde dayatılan “Türkçe ibadet” ve “Türkçe ezan” uygulamalarına karşı çıkan Müslümanlar ağır baskılara maruz kaldı. Arapça ezan okumaya devam edenler tutuklandı, hapsedildi ve hatta idam edildi. Camilerde ezanı asli haliyle okumak isteyen müezzinler görevlerinden alındı, "gerici" ve "mürteci" ilan edilerek yargılandı. Basın, Türkçe ezana karşı çıkanları aşağılayan manşetler atarak linç kampanyası yürüttü. Bu zulüm yıllarca sürdü.
Baran Dergisi