Çocuklarda HIV artışı
Türkiye’de çocuklar arasında HIV vakalarının artışı, toplumun karşı karşıya olduğu bir başka ciddi sorun olarak dikkat çekiyor.
İzmir’de AIDS nedeniyle hayatını kaybeden 13 yaşındaki bir çocuğun durumu, HIV’in yayılma yolları ve cinsel istismar şüphesiyle ilgili endişeleri artırdı. Çocuğun annesi HIV negatif, babası ise HIV pozitif olduğundan, hastalığın bulaşma şekliyle ilgili cinsel istismar ihtimali üzerinde duruluyor.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2023 yılında 18 yaş altındaki 27 çocukta HIV vakası tespit edildi. Ancak bu veriler, uzmanlara göre gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Pozitif-iz Derneği Başkanı Çiğdem Şimşek, gerçek vaka sayısının resmi verilerin 10-20 katı daha fazla olabileceğini belirtiyor. Ayrıca, HIV pozitif çocuklar arasında cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların oranının %20 olduğu kaydediliyor. Bu durum, bu çocukların bir kısmının cinsel istismara uğradığını düşündürüyor.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Meliha Çağla Sönmezer, HIV vakalarının yalnızca bir sağlık sorunu olmadığını, toplumsal tabuların da bu artışta büyük bir rol oynadığını belirtti. Ensest ve cinsel istismar gibi konuların üzerindeki toplumsal baskılar, bu tür vakaların ortaya çıkarılmasını daha da zorlaştırıyor. Uzmanlar, HIV’in yayılmasını önlemek için erken tanı, tedavi ve toplumda farkındalık oluşturulmasının önem taşıdığını vurguluyor.
HIV ile mücadelede önleyici tedbirlerin alınması, cinsel sağlık eğitiminin yaygınlaştırılması ve çocukların korunması için adımlar atılması gerekiyor. Ancak bu tür vakalar, yalnızca sağlık alanında değil, toplumun değer ve ahlaki yargıları ve tabularıyla da mücadele edilmesi gerektiğini gözler önüne seriyor.
Çocuk cinayetleri
İstanbul’da meydana gelen bir olay, toplumda derin bir infial oluşturdu. 2 yaşındaki Yunus Emre Çiçek, annesi tarafından mamasına tiner ve çamaşır suyu koyularak zehirlendi. 50 gün boyunca yaşam mücadelesi veren küçük Yunus Emre, 14 Kasım’da hayatını kaybetti. Anne Dilek Çiçek tutuklanırken, baba adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Olayla ilgili detaylar ise toplumun çocuk istismarı ve aile içi şiddetle yüzleşmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Dilek Çiçek’in dikkat çekmemek için üvey ablasından şikayetçi olduğu, ancak soruşturma sonucunda çocuğunu kendisinin öldürdüğü belirlendi. Bu olay, aile içi şiddetin yalnızca fiziksel değil, psikolojik yansımalarının da çocuklar üzerinde ne denli yıkıcı etkiler oluşurduğunu gösterdi. Bu tür trajik olaylar, aile içi şiddeti önlemek ve çocukların güvenliğini sağlamak için sosyal destek mekanizmalarının ne kadar yetersiz olduğunu gözler önüne seriyor. Uzmanlar, bu tür vakaların önlenmesi için çocukların ruhsal ve fiziksel sağlıklarının yakından izlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Sanal Kumar
Türkiye’de sanal kumar bağımlılığı, özellikle pandemi döneminde artan internet kullanımıyla birlikte gençler ve yetişkinler arasında hızla yayılarak ciddi bir toplumsal sorun haline geldi. Sanal kumar, borç batağına sürüklenen bireyleri ekonomik, psikolojik ve sosyal anlamda çöküntüye uğratıyor.
Bağımlılıkla ilgili Yeşilay Danışmanlık Merkezleri’ne (YEDAM) yapılan başvuruların %37’sinin sanal kumar nedeniyle gerçekleştiği belirtiliyor. Özellikle gençler arasında yaygın olan bağımlılık, ailelerin parçalanmasına, bireylerin sosyal çevrelerinden kopmasına ve intihar vakalarına yol açıyor. Güvenlik görevlilerinin verdiği bilgilere göre, kumar borcu yüzünden intihar eden gençlerin sayısı giderek artıyor.
YEDAM tarafından açıklanan verilere göre, kumar bağımlılığı nedeniyle başvuran bireylerin yaş ortalaması 34, %97’si erkek, %53’ü ise evli bireylerden oluşuyor. Başvuruların büyük çoğunluğu lise ve üzeri eğitim düzeyine sahip bireyler tarafından yapılmış durumda. Bu durum, sanal kumarın yalnızca eğitim düzeyi düşük kesimleri değil, her yaştan ve her kesimden bireyi etkilediğini gösteriyor. Uzmanlar, kumar bağımlılığının genellikle masum görünen dijital oyunlarla başladığını ve zamanla daha büyük risklerin alındığı bir bağımlılık döngüsüne dönüştüğünü belirtiyor.
Bir güvenlik görevlisinin açıklamasına göre, telefonlarına sürekli bakan gençler, spor bahisleri gibi kumar aktivitelerini takip ederek bağımlılık geliştiriyor. Bu bağımlılık, bir yandan ekonomik kayıplara yol açarken, diğer yandan aile içi çatışmaları artırıyor ve toplumsal çözülmeye neden oluyor. Yeşilay Başkanı Mehmet Dinç, sanal kumarın uyuşturucu bağımlılığı kadar tehlikeli bir boyuta ulaştığını ifade ederek bu sorunun ciddiyetine dikkat çekti.
Yeni Türkiye'nin çöplüğü, bireysel trajedilerin ötesinde, toplumsal çürümenin, değer kaybının ve sistemsel krizlerin bir göstergesi haline gelmiş durumda. Sanal kumar bağımlılığı, çocuk cinayetleri ve HIV vakalarındaki artış, toplumun çözülüşünün üç boyutunu temsil ediyor. Bu sorunlar, yalnızca bireylerin değil, tüm bir toplumun geleceğini tehdit ediyor. Ancak bu karanlık tablo, yalnızca yüzleşme ve somut adımlarla değiştirilebilir.