Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nin 25 Mayıs 2023 tarihinde tertip ettiği Üstad’ın kabri başında anma programında Aylık Baran dergisi yayın kurulu üyesi Kâzım Albay’ın öğrencilere ve Necip Fazıl’ı sevenlere hitaben yaptığı konuşmanın tam metnini yayınlıyoruz.
“Değerli dostlar, sevgili öğrenciler!” hitabıyla başlayan konuşmanın başlığını ise biz seçtik.
İşte o konuşma:
Üstadımızın vefatının 40. senesinde kabri başında toplanmış bulunuyoruz. Onu senede bir gün değil her gün anmak ve Büyük Doğu İdeolocyasını hayata tatbik edebilmek şuuruyla birkaç hususa temas etmek istiyorum.
Necip Fazıl, çağımızda Müslümanların ıztırabını derinden duymuş ve onlara kurtuluş reçetesini sunmuş bir aksiyoner mütefekkirdir. Onun hayatını dikkatle incelediğimizde, şairliğinden hatta fikrinden önce hareket adamı olduğunu görürüz. O, Allah Resulü’nün gongu çalıp Kureyş müşriklerini İslâm’a davet etmesi misali, cemiyet meydanına atılmış, “Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak” diye haykırmıştır. Pozitivizim, çağdaşlık, modernizm gibi isimlerle içimize kadar girmiş olan Batı ve Batıcı anlayışları kritik ederek Büyük Doğu ismiyle fikriyatını ortaya koymuştur. Öyle ki sanatını da fikrinin ve imanının emrine vermiştir. “Biz şiiri iman için bilmişiz!” demiştir. Necip Fazıl tavizsiz duruşu ve ileriye atılışı ile her şeyden önce bir ahlâk adamıdır. Böyle bir ıztırabtan doğan fikir eserleriyle de hem beynimize hem kalbimize hitap etmiştir. Fikirlerini telkin diline uygun estetik bir zarfla sunduğu için de sanatçıdır. Özetle Necip Fazıl, çağımızda İslama muhatap anlayışın “nasıl”ını yenileyen, içtimaî ve siyasî toplum projesi sunan ve aksiyona geçerek İslâmcı mücadeleyi başlatan bir kişi olmuştur.
Necip Fazıl'ın yetiştirildiği bir mütefekkir olan ve Eyüp kabristanında onun yanı başında yatan İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun Necip Fazıl tanımlamasını vermek, Üstad’ı hakikatiyle anlamamıza da misal olur. Necip Fazıl hakkında şöyle diyor Mirzabeyoğlu:
“Beş asırlık tarih dilimimizle birlikte içinde bulunduğumuz çağın nabzını yakalayan ve ideali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun oluş ıstırabını hakikatin hakikatine nispetle heykelleştiren adam. Davanın aşkını, vecdini, diyalektiğini, estetiğini, dost ve düşman kutuplarını işaretleyen, hedeflendiren, istikametlendiren; İslâm’ı eşya ve hadiselere tatbik edebilmenin “nasıl”ını çerçeveleyen adam… Bunun sembol şahsı, Büyük Doğu Mimarıdır!”
Necip Fazıl ve Salih Mirzabeyoğlu gibi insanların fikirleri eskimez. Necip Fazıl, “Biz sussak mezarımız konuşacak!” demişti. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum da bu büyüklerin sesine ihtiyacı her daim hatırlatıyor. Mesela Necip Fazıl’ın siyasî tesbitleri bugün de canlılığını korumaktadır.
Biz, Üstad Necip Fazıl’ı nostalji olarak anmak istemiyoruz. Onun güzel ve isabetli fikirlerini özümsemek ve yetiştirmek istediği gençlik içinde olmak ve bu hususta sorumluluk almak istiyoruz. Bu bizim için hem manevi bir vebal hem de istikbalimizdir. Bugün eğitim sistemimiz materyalist bir temelde Batı’nın Dekartçı-Kartezyen anlayışına teslim olmuş vaziyettedir. “Bilimsellik” adı altında manevî ve ahlâkî değerler dışlanmaktadır. Modernist/seküler anlayışın yaygınlaşmasının sebebi budur. Bunlar kabul edilemez. Biz, bilimin de Allah adına yapılması gerektiğine ve tarihte olduğu gibi bunun üstün örneklerinin verileceğine inanıyoruz. Kurtuluşumuz için Büyük Doğu anlayışını toplumun genel fikir çerçevesine yerleştirmemiz lazımdır. Aksi halde ne bizim ne de İslâm aleminin kurtuluşu olur.
Sözlerimi, eskimeyen Üstad’larımız olan Necip Fazıl ve Salih Mirzabeyoğlu’nu rahmetle anarak sonlandırmak istiyorum. Mayıs ayı, onların doğum ve vefat aylarıdır. Müslümanlar için de bu ayın ve bundan sonraki zaman diliminin hayır ve bereketlere yol açmasını, İslâm ümmetinin kurtuluşu için ülkemizin Büyük Doğu ideali çerçevesinde birleşip onlara şifa olmasını dilerim. “Yürüyen Büyük Doğu” erleri olarak, onu sathî ve lafta değil, tahkikî olarak anlamak ve tatbikine davranmak temennisiyle, Allah yar ve yardımcımız olsun!