“Bu tüm vicdanların meselesidir!”

Çin Konsolosluğu önünde grup adına konuşan Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Hidayet Oğuzhan, "Çin rejiminin insanlık dışı eylemlerine karşı ses çıkarmak ve benzeri olayların tekrar yaşanmaması için çabalamak sadece Doğu Türkistanlıların değil tüm insanların vicdani vazifesidir. Biz Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği ve ortak kuruluşları olarak, yani Doğu Türkistan halkı olarak, tüm insan medeniyetinin ve değerlerinin ortak düşmanı olan bu şer oluşumuna karşı soykırımın durdurulması ve işgalin sonlanmasına yönelik meşru mücadelemizi hiç durmadan sürdürmekteyiz. Doğu Türkistan'da zulüm her geçen gün artarak devam etmektedir. Çin soykırım suçunu gizlemek için propaganda çalışmaları yürütmekte, diasporadaki adalet için mücadele eden tüm Doğu Türkistanlıları terör ile suçlamakta, İslam ve Türk dünyasını susturmak için siyasi, ekonomi ve sosyal yaptırımlar uygulamakta, propaganda çalışması amacı ile Müslümanların kutsalı olan Kudüs meselesini ‘pr’ çalışması olarak kullanmakta, yanlış bilgiler yayarak dezenformasyon çalışmaları yürütmektedir. Doğu Türkistan'da yaşanmakta olanlar, Uluslararası kuruluş ve ülkelerin daha samimi, daha verimli, gerçekçi ve cesaretli adımları atmasını icap etmektedir" dedi.

Bir protesto da Ankara’da

Çin’in Doğu Türkistan-Urumçi’de Uygurlu Müslümanları katletmesi Ankara’daki Çin Büyükelçiliği önünde de protesto edildi. Toplama Kamp Mağdurları’nın düzenlediği eylemde, Birleşmiş Millletler’in Doğu Türkistan hakkında verdiği karar elçiliğe teslim edildi. BM kararında Çin’in Doğu Türkistanlıları keyfî olarak gözaltında tuttuğu, insan haklarının çiğnendiği yazılıyor. Toplama Kamp Mağdurları, Doğu Türkistan’daki zulmün hemen durdurulmasını istedi!

Ankara’daki eyleme katılan Aktivist Abdullah Oğuz, Baran Haber’e konuştu:

“2009’daki Urumçi hâdisesi Çin’in yeni oyunlarından biriydi. Daha önce de Doğu Türkistanlılar üzerinde sistematik soykırım uygulanıyordu. 5 Temmuz 2009’da, Doğu Türkistanlı işçilere karşı linç hareketine girişildi. Yüzlerce Doğu Türkistanlı, Çinliler tarafından şehit edildi. Doğu Türkistanlılar da Çin’in saldırılarına dayanamayıp göğüs gerdi, itiraz etti. Bu insanlar da Çinli askerler tarafından bastırıldı, askerî tedbirler yürürlüğe girdi. Urumçi bahane edilerek, Doğu Türkistan’daki soykırımın raddesi artırıldı. Binlerce Doğu Türkistanlı kayboldu, on binlercesi de hapishanelerde çürütüldü. Bugün yaşanan soykırım politikasının başlangıcıydı Urumçi. Böyle değerlendirebiliriz hâdiseyi.”

Çağımız buhranı derinleştikçe her türlü illet bünyeyi sarıyor Çağımız buhranı derinleştikçe her türlü illet bünyeyi sarıyor

Çin devlet mekanizmasının hâdisenin üzerini örttüğünü söyleyen Abdulllah Oğuz, “Urumçi’deki gerçek ölü sayısı hakkında doğru bilgiler verilmiyor. Doğu Türkistan’da yaşayan insanlarla görüşmemiz sonucunda ortaya çıkan vaziyet çok kötü; binlerce gencimiz kayıp, aileler de öyle. Çin’in şehit olan ailelerle alakalı, tutsak tutulan gençlerle alakalı verdiği bilgilere inanmak abes. Biz orada yaşadık, Çin’in mekanizmasının nasıl işlediğini biliyoruz. Çok acı çektik. Urumçi’de kaybolan, şehit olan insan sayısını binlerle ifade edebiliriz.” dedi.

Hâlihazırda Doğu Türkistan’da Müslümanların soykırıma muhatap olduğunu söyleyen Oğuz, “Keyfi gözaltılar sürüyor, insanlarımızı en basit sebeplerle gözaltına alıyorlar. Çocuklar ailelerinden uzaklaştırılıyor. Doğu Türkistan’dan tecrit ediliyor… Maalesef böyle.” dedi.