Bugün genel anlamıyla Türkiye'de zihin kontrolünün konuşulması ise Salih Mirzabeyoğlu'nun pratikte zihin kontrolünü yaşaması ve teoride ise bunu ilmi bir çalışmaya dökerek -ismi de kendisine ait olmak üzere- "Telegram"ı keşfetmesiyle gerçekleşmiştir.
Yüzyıllardır zihin yönetme konusunda birçok teoriler ortaya atılmış, çalışmalar yapılmış ve pratikte de parça parça hayata geçirilmiştir. Hatta bu mevzuda teknoloji öncesi insanı etkileme, kontrol altına alabilme, insanın şahsiyetine müdahale edebilme, zihnini mankurtlaştırma gibi işlere Şamanzim, Taoizm, Maniheizm, Katharizm, Yahudi mistisizmi olan Kabbala, Bogomilizm, Bahailik, mitolojik unsurlar vb. ritüeller ile hakim olunmuş; büyü, sihir, rüya, cinleme, hipnoz, telepati, telekinezi gibi unsurlar kullanılmıştır. Teknoloji çağında ise bu mezkur unsurlar, teknolojik cihazlarla birlikte varlığını modernleştirerek insan üzerinde kullanılmaya devam etmiş ve etmektedir.
Bugün genel anlamıyla Türkiye'de zihin kontrolünün konuşulması ise Salih Mirzabeyoğlu'nun pratikte zihin kontrolünü yaşaması ve teoride ise bunu ilmi bir çalışmaya dökerek -ismi de kendisine ait olmak üzere- "Telegram"ı keşfetmesiyle gerçekleşmiştir.
"Telegram" kelimesi; "uzak" manasına gelen "tele" ve "uzaktan yazmak, çizmek, kaydetme" manalarına gelen "graf-gram" kelimelerinden müteşekkil bir kelimedir. Telgraf da uzak yerlerle haberleşme manasına gelir. Telgrafta, nesneden nesneye aktarım söz konusu iken yani ortada iki cihazın yardımı varken, Telegram'da bir cihaz ve diğer cihaz yerine insanın kendisi vardır. Kişiyi elektromanyetik dalgalarla yönetmekle birlikte, karşılıklı konuşma (ki bu yönetenin inisiyatifine bağlı), ses ve söz aktarımı mevcuttur. Karşılıklı haberleşme söz konusu olduğundan dolayı da "Telegram" ismini vermiştir Salih Mirzabeyoğlu.
*
1998 yılında haksız yere tutuklanan Salih Mirzabeyoğlu hukuksuz "yargılama" safhasının ardından idam cezasına çarptırılmış, idamın kaldırılmasıyla cezası ağırlaştırılmış müebbete çevrilmişti. 2000 yılında Kartal Cezaevi’nde 8 metrekarelik hücresinde olduğu dönemde başlayan Telegram işkencesi farklı ekipler ve çeşitli yoğunluklarla şehadetine (16 Mayıs 2018) kadar devam etti. Zaten kendisi de araştırmacı yazar Abdullah Kiracı ile yaptığı telefon görüşmesinde "Beni oturduğum yerde oturtturmayacak, yürüsem de yürütmeyecek. Bana bir şey olursa Telegram'dan..."(1) diyerek işkenceyi sürdürdüklerini belirtmiş, vefatının da Telegram vasıtasıyla olacağını haber vermiştir. Öldürücü olmasıyla birlikte iz bırakmamasına dair şu tesbiti yapmıştır: "Uzaktan elektromanyetik dalgalarla gerçekleştirilen ve hiçbir iz bırakmadan dengesiz-delice-deli bir tip ve organizmada buna şahitlik eden sarsaklıklar meydana getirebilen, hatta sadece psikolojik tahribat değil, doğrudan doğruya öldürme işini yapabilen bu cihaz..."(2)
Mirzabeyoğlu, Telegram işkencesinin varlığını, bizzat şahidi ve yaşayanı olarak ortaya çıkardığı halde -dünyada suç teşkil ettiği halde- devlet adamlarınca kaale alınmadı ve yokluğa gömüldü. Bir diğer yanda ise yıllarca zihin kontrolü üzerine absürt ve gerçek dışı yazı ve konuşmalarla gündeme gelen üç beş sahtekar yazar tayfası bu meseleyi sulandırdı ve saptırdı. Mevzu olduğunun dışında başka yerlere kaydı. Yine Telegram'ın ne olduğunu -anlayabildiğimiz ölçüde- Salih Mirzabeyoğlu'nun kaleme aldığı Telegram ve Ölüm Odası eserlerinden öğreniyoruz. Mirzabeyoğlu, zor ve karışık olduğu kadar anlaşılabilecek ve üzerinde derin araştırmalar yapılacak minvalde Telegram meselesininin teorisini ve pratiğini gözler önüne serdi. Aslında bilim adamlarının işi olan bir mevzuyu tüm ayrıntılarıyla milletin önüne sundu.
Telegram'da gayesizlik gayesi, insanı şahsiyetsizleştirmek, mankurtlaştırmak. Tamamen insanın şuuraltına odaklanan; insanın düşünceleriyle birlikte vücudunun da her tarafına sirayet eden elektromanyetik dalgalarla beyin ve duyu organlarını yönetimi altına alan ve fiziki ve ruhi işkence yapabilen bir cihazdan bahsediyoruz.
Telegram'ın özelliklerinden biri de bir anda herkese değil tek ferde bu işi yapıyor olması. Yani bir topluluk düşünün; bu topluluğun tamamına değil de o toplulukta lider konumunda olana veya lider potansiyeli taşıyan kişilere, fayda devşirebilecekleri kişilere yapılabilmektedir. Cihazın marifeti de zaten burada başlıyor. Kişiyi tamamen tahakkümü altına alma, duygu ve düşüncelerini yönlendirme, sesli ve sözlü saldırı, fiziki ve ruhi işkence. Bunun sonunda ya tamamen mankurtlaşmaya yahut ölüme giden bir yol bulunmaktadır. Mankurtlaşma mevzuunu Salih Mirzabeyoğlu, "Telegram" isimli eserinde Cengiz Aytmatov'un "Gün Olur Asra Bedel" isimli eserindeki mankurt hadisesinden göstermektedir. İnsanın hafızasını kaybetmesine ve delirmesine yol açan işkence usulünden bahseder Aytmatov. Yakalanan esirin önce saçları kesilir, başı kazınır, develerin en kalın olan ense derileri kesilir ve esirin kazınmış kanlı başına yerleştirilir. Deri geçirme işkencesi olarak da anılan bu işkence türü bundan sonra başlarmış. Toprağa, başı dışarıda kalacak şekilde gömülen esir haftalarca aç ve acılar içinde güneşin altında başında çıkan saçların içine doğru büyümesi sonucu çıldırırmış. Açlıktan ölmeyenler çıldırmış, aklını kaybetmiş bir biçimde mankurt olmaya aday olarak, kurtaran kişinin emri altında annesini bile öldürecek bir potansiyele gelirmiş. Bu mankurt tabirini de şöyle açıklıyor eserde. "Bir mankurt, eski vücuduna saman doldurulmuş bir korkuluktan, bir mankenden farksız olurmuş..."(3)
Burada şunu da ayırt etmek gerekir. ABD, Rusya ve Avrupa olmak üzere Batılı ülkelerde Telegram'la birlikte bunun yine bir kolu olduğunu düşündüğümüz zihni yönetme, insanı yönlendirme gibi çalışmalar mevcut. NLP, telepati, telekinezi, parapsikoloji vs gibi unsurlarla bunu yapıyorlar. Haliyle biz Telegram'a anlaşılabilmesi için "zihin kontrolü" diyoruz. Yoksa zihin kontrolünden daha kapsamlı, daha etkili ve tamamen insanı kendi şahsiyetinden ayırmak üzere kurulu bir mekanizma. İnsana her türlü işi telkin eden, yaptırtan, psikolojik bir silah, Ömer Emre Akcebe'nin sözüyle beyne atılmış elektromanyetik bir kurşun.
Yaşayan ölü konumuna getiren, teknolojiyi kendi mekanizmasına alet ettiği gibi, nefse bağlı sahte keramet olan istidraç hünerlerini de bünyesine katmış ve Şamanizm, Taozim, Maniheizm, Katharizm, Kabbala, Bogomilizm, Bahailik, mitoloji gibi hiçliğe giden akımlardan pay almış ve hepsini harmanlayarak insan zihnini altüst etmek üzere programlanmış bir cihazdır Telegram.
Telegramcılar, eski çağlardan kalma denilen hiçbir mistik yapıyı es geçmemiş ve hepsinden faydalanmış, bu mistik yapıların insanı etkisi altına alan ayinlerini, ibadet şekillerini vs modernize ederek daha katı hale getirmişlerdir. Eşyaya tahakküm eden Batı, elini attığı her ilme ve bilime red gözüyle bakmıyor hepsinden kendi gayelerine devşirebilecek yollar bulmanın peşine düşüyor.
Batı mevzuyu çözmüş ve fiziğin de metafizik boyutu olduğunu anlamıştır. Tüm çalışmaları da bunun üzerinedir.
Telegram'da bir başka anlaşılması gereken mesele ise Telegramcılarda kişiyi cinsiyetsizleştirme çalışmaları olması. Hatta Salih Mirzabeyoğlu Telegramcıların ana sermayesinin seks ve şantaj olduğunu belirtir.(4) Nitekim, Salih Mirzabeyoğlu'nun Telegramcılardan birine yakıştırdığı Nymphalar ismi de mitolojide su kenarlarında yaşayan dişi espriler, genç kadınlar anlamına gelmektedir. Mirzabeyoğlu Telegramcıları cihaz başında bulunan Telegramcılar, dişi değil; dişilik vasfı bulunan, üçüncü cins olarak tasvir etmiştir.(5) Ki yönetiminde olan dev ailelerin ensest, grup seks ve daha akla hayale gelmeyen iğrenç ilişkiler ağı içinde yaşamları ve kendilerinde olan sapkınlığı dünyayı cinsiyetsizleştirme üzerinde kullanmaları ve bu doğrultuda çalışmalarında görmek mümkün. Bunun bir kısmını da LGBT projeleri üzerinden yapmaya çalışmaktadırlar. Şamanizm ve benzeri mistik unsurlarda cinsiyetsizlik, grup seks vb sapkınlıklar yüksek derecede mevcut. Telegramcılar ve yönetenleri teknolojiyi bu işe devşirirken hem cinsiyetsizleştirme politikasını uygulamakta hem de sırtlarını yasladıkları mistik görüşlerin cinsiyetsizlik üzerine kurulu olan düzenlerinden faydalanmaktadır.
Yazımızın devamında Telegramcıların emrinde olan Dost Tarikatı'nı, Salih Mirzabeyoğlu'nun Telegramcıları kendi metodlarıyla çökerttiğini ve ifşa ettiğini, bu vesileyle bu işkenceden nasıl galip çıktığını ve Telegram konusunda bazı detayları işleyeceğiz.
Kaynak:
2. Ölüm Odası - B Yedi / Giriş I. cilt, Salih Mirzabeyoğlu, 2012, sf.37
3. Telegram - Zihin Kontrolü, Salih Mirzabeyoğlu, 2003, sf. 214
4. Ölüm Odası - B Yedi / Giriş I. cilt, Salih Mirzabeyoğlu, 2012, sf. 28
5. Mirzabeyoğlu, Ölüm Odası - B Yedi / Giriş I. cilt, sf. 29
Aylık Dergisi 190. Sayı Temmuz 2020