Kingston Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Doktor Öğretim Üyesi Ronald Ranta, Filistin mutfağının "İsrailleştirilmesi"nin, Filistinliler tarafından kültürel kimliğin ve hafızanın silinmesi olarak görüldüğünü, İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesiyle Filistin kültürünü sahiplenmesi arasında paralellik olduğunu söyledi.

İsrail, Filistin mutfağındaki ürünleri uluslararası kamuoyuna kendi tarih ve kültürünün bir parçası gibi sunarken, Filistinliler bu yemeklerin kendilerine ait olduğunu ve İsrail’in topraklarını olduğu gibi yemek kültürünü de çaldığını iddia ediyor.

"Yemek ve Ulusal Kimlik" kitabının yazarı Ranta, AA muhabirine, Filistin mutfağının İsrail tarafından sahiplenilmesi ve pazarlanmasının, Filistin kültürünü ve hafızasını silmeye yönelik etkisi hakkında değerlendirmede bulundu.

🍽️ Humus ve felafel gibi onlarca çeşit yiyecek "İsrailleniyor" mu?

"Yemek ve Ulusal Kimlik" kitabının yazarı Ronald Ranta, Filistin mutfağının İsrail tarafından sahiplenilmesi ve pazarlanmasına ilişkin Ayrımcılık Hattı'na değerlendirmelerde bulundu 👇https://t.co/V5XMoIYvaM pic.twitter.com/WOoRH1Pnwl

— Ayrımcılık Hattı (@AyrimcilikHatti) July 19, 2024

“İsrailliler, yemeklerdeki Filistin etkisini kabul etmekte zorlanıyor”

İsrail'in Filistin yemeklerini kabul etme isteği göstermediğini ifade eden Ranta, “İnsanlar yan yana yaşadığında genellikle kültürel yayılma olur. Söz konusu yemek olduğunda, insanlar çeşitli bağlamlarda yemekleri benimser ve uyarlar. Bence İsrail ve Filistin özelinde ilginç olan şey, farklı mutfak yemeklerinin benimsenip adapte edilirken tanıma eksikliğinin olması. Çoğu zaman Filistin yemeklerinin kullanımını açıkça kabul etme konusunda isteksizlik var.” dedi.

Gıda, kimlik ve gıda güvensizliği konularında uzman olan Ranta, İsrail yemek kültürünün Arap, Filistin, Osmanlı, Orta Doğu, Yahudi, Avrupa gibi pek çok kültürden etkilendiğine ve Filistin kültürünün de bu etkilerden biri olduğuna dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti:

“Özellikle bu durumda, çatışma ve işgal meselesi var. Filistin yemeklerini ya da yemeklerdeki Filistin etkisini kabul etmek ya da tanımak, Filistin halkını, Filistin haklarını ve gelecekteki Filistin devletini kabul etmek anlamına geliyor. Bu yüzden bunu söylemek pek çok İsrailli için çok zor.”

Filistin mutfağı "İsrailleştiriliyor”

Filistin mutfağının "İsrailleştirilmesi"nin, Filistinliler tarafından kültürel kimliğinin ve hafızanın silinmesi olarak görüldüğünü vurgulayan Ranta, İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesiyle Filistin kültürünü sahiplenmesi arasında paralellik olduğunu dile getirdi.

Ranta, “Filistinli şefler, Filistin ürünleri ve yemek kültüründeki Filistin etkisi hakkında açıkça konuşmayı reddetmek, Batı Şeria'da, Gazze'de ve İsrailliler ile Filistinliler arasında neler olduğunu reddetmenin bir parçası. Bence Filistinli gıda üreticileri açısından asıl mesele Filistin yemeklerini benimseme ve uyarlama değil, işgaldir.” yorumunda bulundu.

Londra'da 'bomba' paniği! Londra'da 'bomba' paniği!

İsraillilerin Filistin yemeklerini benimsemesinin ana nedenini Filistin kültürünü silmek olarak görmediğini söyleyen Ranta, yine de Filistin yemeklerini kabul etme ve tanıma eksikliği olduğunun altını çizdi.

Ranta, Filistin yemeklerinin İsrail adıyla yeniden markalaştırılmasına dikkati çekerek, “İsrail yemeklerini Filistinli unsurlarını dikkate almadan pazarlamak, birçok kişiye Filistinlilerin haklarını ve Filistinlileri tanımayı reddeden daha geniş yaklaşımın parçasıymış gibi geliyor.” diyerek konuştu.

“Filistin kelimesinden kaçınarak Arap humusu diyorlar"

Özellikle son yıllarda İsrail medyasında ve İsrail yemek dünyasında Arap ve Filistin yemeklerinin etkisi giderek daha fazla kabul görmeye başladığını belirten Ranta, bu konu hakkında açıkça konuşan birkaç İsrailli şef olduğunu, tanıma unsuru oluştuğunu fakat topluma ne ölçüde nüfuz ettiğini bilmediğini dile getirdi.

Arap yemeklerini kabul etme isteğinin İsrail'de yeni bir olgu olduğunu vurgulayan Ranta, Arap etkisi hakkında konuşmaya istekli bir ortam oluştuğunu söyledi. Bu durumun aynı zamanda İsrail'in çeşitliliğe sahip, kapsayıcı bir toplum olarak yansıtmak istediği söylemine de uyduğunu ifade eden Ranta, turizm açısından iyi sattığının altını çizdi.

Ranta, İsrail mutfağındaki Arap etkisine ilişkin, “İsrail yemekleri farklı etkilere sahip ancak yine de medyada, şefler arasında ve siyasette birçok insan Arap, Orta Doğu, bölgesel etki diyor ama Filistin etkisi deme konusunda açık bir isteksizlik var. Son yıllarda bazı gıda ürünlerinin Arap malı olduğunu açıkça ifade edenler var. Yine de Filistin kelimesinden kaçınarak Arap humusu diyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

“Filistinli üreticiler bu işgalden etkileniyor”

İsrail’in Filistin ürünlerini sahiplenmesinin Filistinli gıda üreticileri ve restoran sahipleri için ekonomik sonuçlarına değinen Ranta, “Bence Filistin kültürü yemeklerden daha geniş bir işgalden etkileniyor. İşgalin doğası, Filistinli çiftçileri, üreticileri ve imalatçıları etkiliyor. Yemekleri ve mutfak bilgisini ihraç etmenin neden daha zor olduğu anlaşılıyor. Batı Şeria’da faaliyet gösteren birçok Filistinli restoran işletmecisi bu zorluklardan bahseder.” yorumunda bulundu.

Yeterli olmasa da Filistinli şeflerin restoranlar açtığını, Filistinli yazarların Filistin yemeklerinin sahiplenilmesi hakkında açıkça konuştuğunu söyleyen Ranta, bu durumun işgalle birlikte Filistinli çiftçilerin karşılaştıkları zorlukların sorgulanmasına neden olduğunu belirtti.

Ranta, İsrail işgalinin bu şekilde devam ettiği sürece, Filistinli gıda imalatçılarının faaliyet göstermesinin çok zor olacağını ifade ederek, “Bölgede birçok farklı insan tarafından paylaşılan çok az sayıdaki kültürel unsurlardan biri yemek. Evet, sahiplenmeyle ilgili sorular var ama bence açık tanıma ve tartışmayla insanları bu konuda bir araya getirmenin yolu olabilir. Bunun neredeyse temenni olduğunu biliyorum, ama belki de olumlu şeyler düşünmenin küçük bir yoludur.” diyerek sözlerini tamamladı.