Türkiye'nin öncülüğünde, 52 ülke ile iki uluslararası ve bölgesel kuruluş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) İsrail'e yönelik silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması talebini içeren bir ortak mektup gönderdi. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Türkiye bu girişimi, İsrail'in Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında sürdürdüğü askeri faaliyetler ve uluslararası hukuk ihlalleri karşısında uluslararası farkındalığın artırılması amacıyla başlattı.

Bu girişim, Uluslararası Adalet Divanı’nın 19 Temmuz 2024 tarihli istişari görüşüne dayanıyor. Söz konusu görüş, İsrail'in işgal, yerleşim yeri ve ilhak uygulamaları ile Kudüs'ün nüfus yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik adımlarının hukuki sonuçlarına dikkat çekiyordu. 18 Eylül 2024'te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yapılan oylamada, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 124 ülkenin oyuyla kabul edilen bir kararla, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında gerçekleştirdiği ihlallere karşı, İsrail'e silah, mühimmat ve ilgili teçhizatın sevkiyatının durdurulması çağrısında bulunuldu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın önerisiyle başlatılan bu ortak mektup girişimi, İsrail’e yönelik silah ve mühimmat satışının durdurulmasını sağlamak amacıyla uluslararası farkındalık oluşturmayı hedefliyor. Mektupta, Gazze'nin de aralarında bulunduğu işgal altındaki Filistin topraklarında, Lübnan'da ve Orta Doğu'nun diğer bölgelerinde tırmanan şiddet olayları ve uluslararası hukuk ihlallerinden duyulan derin endişe dile getiriliyor. İhlallerin sonuçları arasında, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu sivil kayıpların artışı da vurgulanarak, bu tehlikeli gidişatın önlenmesi için acil adımlar atılmasının gerekliliği belirtiliyor.

Girişimin hedefi, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında gerçekleştirdiği uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku ihlallerine son vermek için somut adımlar atmaktır. Mektupta, İsrail'in savaş politikalarının yol açtığı insanlık krizinin sonlandırılması amacıyla uluslararası topluma çağrıda bulunularak, İsrail’e yapılan silah ve mühimmat tedarikinin durdurulması isteniyor. Bu kapsamda, BMGK'den İsrail’e yönelik silah satışlarının engellenmesi için resmi tedbirler alması talep edildi.

Türkiye’nin öncülüğünde hazırlanan bu ortak mektup, 1 Kasım tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kasım ayı dönem başkanı olan İngiltere ve BM Genel Kurul Başkanı Philemon Yang’a iletildi. Türkiye, bu mektupta İsrail'in Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında yürüttüğü katliamın ve bölgedeki sivil kayıpların artmasının önüne geçilmesi için küresel bir sorumluluk çağrısında bulundu. Türkiye, bu ülkeye yönelik silah ve mühimmat sevkiyatının ivedilikle durdurulmasının uluslararası toplumun hukuki ve vicdani bir yükümlülüğü olduğuna inandığını belirtti.

Rusya: 'ABD'nin eylemleri, Orta Doğu'da şiddetin artmasının tek sebebi' Rusya: 'ABD'nin eylemleri, Orta Doğu'da şiddetin artmasının tek sebebi'

52 ülke var

Türkiye'nin başlattığı bu ortak girişime 52 ülke ile Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı da imzacı oldu. İmzalayan ülkeler arasında Türkiye, Filistin, Bahreyn, Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri, Bolivya, Brezilya, Brunei Darusselam, Burkina Faso, Cezayir, Cibuti, Çin Halk Cumhuriyeti, Endonezya, Fas, Gambiya, Güney Afrika, Irak, İran, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Kolombiya, Komorlar Birliği, Kuveyt, Küba, Libya, Lübnan, Maldivler, Malezya, Meksika, Mısır, Moritanya, Namibya, Nijerya, Nikaragua, Norveç, Pakistan, Rusya, Saint Vincent ve Grenadinler, Sao Tome ve Principe, Senegal, Somali, Sudan, Suudi Arabistan, Şili, Tunus, Umman, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen ve Zimbabve bulunuyor.

Bu mektup, İsrail’in Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yürüttüğü askeri operasyonlar, yerleşim yeri inşası ve uluslararası hukuk ihlallerine yönelik ciddi bir tepki olarak değerlendiriliyor. Türkiye ve ortakları, İsrail'in Filistin topraklarında süregelen hak ihlallerine karşı uluslararası camianın sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğine dikkat çekiyor ve bu konuda somut adımların atılması için BMGK’ye çağrıda bulunuyor.