Rişk, yaptığı yazılı açıklamada, “Nazi işgal ordusunun Gazze Şeridi'ndeki operasyonları sırasında Filistinli esirleri canlı kalkan olarak kullanması tam teşekküllü bir savaş suçudur." ifadesini kullandı.
Bunun tüm savaş yasalarının ve mahkumların haklarının açık bir ihlali olduğunu ve tüm uluslararası sözleşmelerin, kanunların ve anlaşmaların göz ardı edilmesi anlamına geldiğini belirten Rişk, Filistinli tutukluların ve esirlerin maruz bırakıldıkları açlık, aşağılama ve taciz de dahil olmak üzere her türlü ihlali içeren listeye canlı kalkan suçunun da eklendiğini vurguladı.
Bu ihlallerin aynı zamanda "kasıtlı tıbbi ihmal, yiyecek ve ilaçtan yoksun bırakma, uzuvların kırılması, yavaş öldürme ve sahada infazları" da içerdiğine dikkati çeken Rişk, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesini "işgal liderlerinin yargılandığı savaş suçları dosyasına canlı kalkan suçunu da eklemeye" çağırdı.
İsrail askerleri, 22 Haziran'da Cenin'deki El-Cabiriyyat Mahallesi'nde bir eve düzenledikleri baskında 3 genci silahla yaralamış, bu gençlerden birini askeri cipin kaput kısmına bağlayıp canlı kalkan olarak kullanmış ve ilk yardım ekiplerinin yaralı Filistinliye ulaşmasına engel olmuştu.
Filistin, topraklarında yabancı güç konuşlandırılmasını reddetti
Filistin, Gazze Şeridi’nde "dış güçlerin getirilmesi suretiyle işgalin sürdürülmesini reddettiğini" açıkladı.
Filistin Devlet Başkanlığından yapılan açıklamada, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana şiddetli saldırılarını sürdürdüğü işgal ve abluka altındaki Gazze Şeridi’nde "yabancı güçlerin getirilmesiyle işgalin sürdürülmesinin reddedildiği" belirtildi.
Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü ve Enformasyon Bakanı Nebil Ebu Rudeyne, resmi haber ajansı WAFA’da yer alan açıklamasında, "Filistin topraklarında herhangi bir yabancı varlığın meşruiyeti yok ve Filistin’i kimin yöneteceğine yalnızca Filistin halkı karar verir." dedi.
İsrail’in "kanlı katliamlarla sahada uygulamaya çalıştığı yerleşim ve yerinden etme politikasının da hiçbir meşruiyeti bulunmadığını" belirten Ebu Rudeyne, "İşgal hükümeti ve onun başbakanı (Binyamin Netanyahu), Filistin halkının kaderini belirleyebileceklerine ve Gazze Şeridi'ndeki işgalcinin yerine yabancı güçleri getirerek işgali sürdürebileceklerine inanırlarsa yanılgı içinde olacaklardır." ifadelerini kullandı.
Ebu Rudeyne, Batı Şeria'da ve Gazze Şeridi'nde yabancı varlığına izin vermeyeceklerini belirterek, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğunu belirtti.
İsrail hükümetinin işgal altındaki Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşim yerlerini genişletme planını eleştiren Ebu Rudeyne, bu planın gayrimeşru olduğunu ve Filistin halkına, onların topraklarına ve kutsallarına karşı kapsamlı savaşın bir parçası olduğunu söyledi.
Filistin halkını tehcir etme komplosunu kesinlikle reddettiklerini ifade eden Ebu Rudeyne, "Bedeli ne olursa olsun buna izin vermeyeceğiz. Filistin halkı, topraklarına ve kutsallarına bağlılık ve kararlılıklarıyla ve milli esaslarından sapmayacaklarına dair en güzel örnekleri vermiştir." diye konuştu.
"Barışın sadece Filistin, Kudüs ve Kurtuluş Örgütü'nün liderliğinden geçeceğini vurgulayan Ebu Rudeyne, "Filistin meselesinin insani yardım meselesi olmadığını, kutsal ve merkezi bir Arap meselesi olan bir toprak ve devlet meselesi olduğunu" kaydetti.
İsrail resmi yayın kurumu, dün, adı açıklanmayan bir güvenlik yetkilisine dayandırdığı haberinde, İsrail ordusunun, yerini alacak uluslararası bir güç bulunana kadar Gazze Şeridi'nde kalacağını ve bunun birkaç ay sürebileceğini" aktarmıştı.