İsrail Gazze'de Müslümanlara karşı soykırıma 160 gündür devam ediyor.

Son rakamlara göre, kaybolan kişiler de eklenince saldırılarda şehit olanların toplam sayısı 40 bini aşmış durumda.

Bunların arasında on binlerce bebek, çocuk, yaşlı ve kadın da bulunuyor.

İsrail Gazze'de tonlarca bombanın yanı sıra açlığı da silah olarak kullanıyor. Şimdiye kadar yaklaşık 30 çocuk açlık sebebiyle can vermiş durumda. Yani İsrail, kanları kuruyana kadar Gazzeli bebekleri aç, susuz ve ilaçsız bırakarak öldürüyor. Bu şüphesiz, bir çocuğu silahla öldürmekten çok daha vahşi ve iğrenç bir yöntem.

Sosyal medya kullanmayı bilen herkes bu 160 günlük süreçte, çocukların bile saçını ağartacak derecede vahşete tanık oldu. Üzerlerinden tank geçerek asfalta kazınan cesetler, sokak ortasında çürüyen bedenler, vahşi hayvanların yemeye başladığı cenazeler, kafatasları parçalanan çocuklar, neredeyse bir iskelete dönmüş bebekler, ağlamaktan göz pınarları kurumuş anneler, ufacık bir çekiçle enkazdan çocuklarını kurtarmaya çalışan babalar...

Bir insanın insanlığını ve İslamlığını hatırlaması için daha fazla neye şahit olması gerekir inanın bilmiyorum. Daha neyi görürse bir insan insanlığının farkına varır? İsrail'e mal göndermeyi, ticareti daha ne olursa bırakır?

“Hamas Gazze’de Anadolu’nun ileri uç savunmasını yapmaktadır” “Hamas Gazze’de Anadolu’nun ileri uç savunmasını yapmaktadır”

Tüm bunlar olurken sosyal medyada şahit olduğum birkaç tuhaf şey daha oldu.

İlk olarak, Türkiye'den İsrail'e dikenli tel satışı yapıldığını görerek şaşkınlığa uğradım. Açıkçası yaşanan bunca iğrençiliğin ardından hiçbir şeye şaşırmayacağımı zannediyordum ancak "bu da olmuş" diyeceğim yeni bir şeyle karşılaştım.

Ardından bir başka video gördüm. Konuşan bir zat, İsrail'e giden gemilerin Filistinlilere de mal götürdüğünü söylüyor, "ticaret dursun da oradakiler açlıktan mı ölsünler?" diyordu. İsrail'e mal götüren gemiler Filistin'e gitmiyorlar demek istedim. Zaten Filistinliler dikenli tel mi yiyorlardı? İsrail'e dikenli tel gitmese neden açlıktan ölsünlerdi ki? Bu sözlerin arkasında farklı gayeler olduğunu çocuklar bile anlar diyerek geçtim.

Sonra başka bir paylaşıma denk geldim. "İsrail'e mal satmayı neden eleştiriyorsunuz? Para kazanıyoruz, bu işten biz kazançlı çıkıyoruz, İsrail değil." gibisinden sözler etmişti. "Biz" kimiz, "biz"i tanımlayan nedir dedim içimden. "Biz"den olarak bildiğim kimse deniz ticareti yapmıyordu, milyon dolarları da yoktu. Hem iktisat denilen iş de tam olarak böyle bir şey değildi. Satanın hep üstün, alanın daima muhtaç olduğu gibi bir algı nereden çıkıyordu bilemedim. Hem de "velev ki böyle olsun, neden kardeşimi asan ipi ben satayım, kardeşimi boğan eli neden ben besleyeyim ki?" dedim. Zırva tevil götürmez diyerek kendi gündemime geri döndüm. Demek ki herkesin gündemi kendine göreydi, kendi "biz"ine göreydi.

Gazzeli bir bebeğin kanı kaç dolar eder?
Madem gündemimiz iktisat, madem gündemimiz ticaret, farklı bir noktadan devam etmek isterim.

Ticaret kısaca "al gülüm, ver gülüm" mantığındadır. Her malın bir pazarı, bir ederi vardır. Her mal pazara çıkar, alıcısını ve ederini bulur, satılır, satıcısına kar ettirir. Alıcısı da bu malı ihtiyaçları doğrultusunda kullanır.

İsrail, uluslararası ticarette "bedeli karşılığında" iktisap ettiği malları kendi amaçları doğrultusunda kullanıyor. İsrail devletinin bir numaralı amacı ise işgal ettiği bölgelerde Müslümanların kanı pahasına varlığını, hayatiyetini korumak. Bu amaç için bebeklerin kanını kurutmaktan, kanını dökmekten de hiç çekinmiyor.

Peki, mevzu ticaretse o zaman en mühim soruya gelelim: Gazzeli bir bebeğin kanı kaç dolar eder? İsrail'in soykırımına bir parça dikenli telle dahi olsa bile destek vermenin kazancı ne kadardır? Gözlerimizin önünde akıtılan kanın içinde payımızın olması kazandığımız dolarlara değer mi?

Velev ki iflas edelim. Velev ki gemilerimiz batsın. Velev ki bir parça kuru ekmekle akşam edelim. En çok ne kaybederiz? Gazze'de açlıktan ölen bir bebek kadar çok şey kaybeder miyiz? Öldürülen annesinin parçalarını yerlerden toplayarak poşete dolduran bir çocuk kadar çok şey kaybeder miyiz? Evlatları enkaz altında kalarak ezilen bir baba kadar çok şey kaybeder miyiz?

Sanırım bugünlerde uluslararası piyasada en fazla kar getiren "meta" Gazzeli bebeklerin kanı. Zira kimse bu kan üzerinden ticaret yapmaktan kendisini alıkoyamıyor.

Baksanıza, sağda solda kelli felli adamlar bu ticareti savunmak için neredeyse kırk takla atıyor.

Öyleyse Gazzeli bir bebeğin kanı çok para ediyor olmalı.

Mahmut Cemil İnce, Mepa News