ABD'nin Irak işgalindeki manipülasyonları, Afganistan, Suriye katliamlarındaki algı oyunları, vahşetleri meşrulaştıran filmleri günümüzde de benzer şekilde devam ediyor. 2021'de alevlendirdikleri Rusya-Ukrayna Savaşı'nda Batı medyası Ukrayna'yı ön plana çıkarırken, ırkçı söylemlerle Rusya'yı suçluyordu. Örneğin, Ukrayna'daki savaşta "mavi gözlü, sarı saçlı Avrupalılar" vurgulanırken, Gazze'de ölen çocuklar için "öldürüldü" değil "öldü" ifadesi kullanılıyordu. Aynı medya kuruluşları Gazze'deki insani dramları görmezden gelerek, İsrail'in saldırılarını örtbas etmeye devam ediyor.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları, dünya çapında infiale yol açarken, Batı medyasının bu konuda gösterdiği ikiyüzlü tavır da yüzyıllardır değişmeyen mizacını ortaya koyuyor.

Madrid’den dünyaya çağrı: Filistin’e sessiz kalma Madrid’den dünyaya çağrı: Filistin’e sessiz kalma

Gazze'de en az 113 gazetecinin öldürülmesi İsrail'in dünya rekoru kırmasına neden olurken, Batı medyası bu konuda sessizliğini koruyor. Sadece bu hafta, Al Jazeera muhabiri İsmail el-Gül ve kameramanı Rami el-Rıfi, İsrail saldırısında hayatını kaybetti. El-Gül'ün öldürüldüğü sırada basın yeleği giyiyor olması, İsrail'in gazetecileri hedef almada ısrarcı olduğunu gözler önüne seriyor.

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), İsrail'in on yıllardır Filistinli gazetecileri hedef aldığına dikkat çekiyor. 2012'de dört ayrı saldırıda gazeteciler ve medya kuruluşları hedef alınmış, 2018'de ise iki Filistinli gazeteci "kasten vurularak" öldürülmüştü. 2022'de ise Filistinli-Amerikalı gazeteci Şirin Ebu Akleh, İsrail güçleri tarafından vurularak hayatını kaybetmişti.

Bu olaylara rağmen, İsrail'in gazetecilere yönelik saldırılarından sorumlu kişiler için hiçbir yaptırım uygulanmadı. CPJ, İsrail güvenlik güçlerinin bu saldırılarda neredeyse dokunulmaz olduğunu vurguluyor.

İsrail yanlısı kaynaklara aşırı bağımlı olan Batı medyasının Gazze'ye yönelik saldırılar karşısındaki sessizliği, Rusya'nın Ukrayna'da gazetecilere yönelik saldırıları karşısındaki tepkisiyle çelişiyor. Ukrayna'da gazeteciler "terör saldırısının" mağdurları olarak gösterilirken, Gazze’de gazeteciler "istemeden yaşanan sonuçlar" olarak gösteriliyor.

İsrail'in propaganda kampanyasına destek veren Batı medyası, Hamas’ın "sistematik tecavüz" iddiaları ile suçlayarak gerçekleri çarpıtıyor. Bu iddiaların asılsız olduğu ortaya çıkmış olsa da, Batı medyası yine İsrail'in propaganda çarkını döndürmeye devam ediyor.

Sosyal medya platformları da bu manipülasyona dahil oluyor. Elon Musk, Gazze'ye yönelik Starlink hizmetini İsrail iznine bağlarken, Washington Post ise İsrail-Hamas savaşındaki dramatik görüntülerin nasıl sınırlandırılacağı konusunda makaleler yayınlıyor.

Gazze'deki katliamlara sessiz kalan Batı medyasının, Ukrayna'da bir bebeğin ölümünü son dakika haberi olarak duyururken, Gazze'de bir bebeğin ölümünü meşru göstermesi, Batı'nın ikiyüzlü tutumunun en büyük kanıtı.

Batı medyası, gerçekleri değil, güç ve propagandayı yansıtıyor. Gazze'deki katliamın üzerini örtmeye çalışan veya meşrulaştıran Batı medyası, insani olan her sahada sınıfta kaldığı gibi ahlaki ve habercilik açısından ciddi bir başarısızlık örneği gösteriyor.