Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Kasım 2020'de çıkan yangının ardından restorasyonu tamamlanan Vaniköy Camii'nin resmi açılışında konuştu.

Tarihi Vaniköy Camii'nin Üsküdar'ın sembol mekanlarından biri olduğunu belirten Erdoğan, "Boğaz'ın incileri" arasında yer alan 358 yıllık Vaniköy Camisi'nin 2,5 yıl önce çıkan yangında çok ağır hasar gördüğünü, ahşap çatısı ile mahfil bölümünün tamamen yandığını, hünkar kasrının iç mekanlarının da kullanılamaz hale geldiğini anlattı.

Erdoğan, "Bir Üsküdar sakini ve aşığı olarak bizim de yüreğimizi yakan bu yangın sonrasında malum çevreler hemen istismara başladılar. Buranın komple yıkılarak ranta açılacağını ifade ettiler. Akla, vicdana ve ahlaka sığmayan bir sürü tezvirat yaydılar. Her zaman yaptıkları gibi yalanlarla çarpıtmalarla bühtanlarla İstanbullu kardeşlerimizin zihnini bulandırmaya çalıştılar. Biz bunların hiçbirine kulak asmadık." ifadelerini kullandı.

Ata yadigarı bu nadide eseri "şehre vefa" misyonuyla yeniden ihya etmek için süratle harekete geçtiklerine işaret eden Erdoğan, İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü, Mehmet Vani Vakfı ve Kalyon Vakfı arasında bir restorasyon protokolü imzalandığını, kapsamlı bir hazırlık sürecinden sonra Kalyon Vakfı'nın camiyi aslına uygun olarak tekrar şehre kazandırmak amacıyla hemen kolları sıvadığını anlattı.

Erdoğan, camide gerçekleştirilen restorasyona ilişkin şu bilgileri verdi:

"Çam keresteleri Dursunbey'den, meşe keresteleri Yenice'den, mermerleri Marmara Adası'ndan temin edilerek camimiz tamamen özgün malzeme kullanılarak yenilendi. Ayrıca camide yer alan hünkar kasrının zemin katı, kütüphane olarak vatandaşlarımızın istifadesine sunuldu. Titiz bir çalışmayla seçilen yaklaşık 1600 eser, başta gençlerimiz olmak üzere camimizi ziyaret eden herkesin kullanımına açık olacak."

Sadece Üsküdar'ın değil İstanbul'un da sembol mimari eserlerinden olan Vaniköy Camisi'nin yangında yıkılana kadar tam 3,5 asır boyunca bu bölgenin adeta kalbi konumunda olduğunu söyleyen Erdoğan, caminin 18. yüzyıldan itibaren padişahların ziyaretgahlarından biri olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Camimizin artık kütüphanesiyle birlikte kısa sürede İstanbul'umuzun yeni uğrak yerlerinden biri haline geleceğine inanıyorum. Restorasyon sonrası tekrar ibadete açtığımız Vaniköy Camisi'nin ilçemize ve İstanbul'umuza hayırlı olmasını diliyorum. Bu muhteşem eserin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen işçisinden mimarına, mühendisine, ustasından sanatçısına kadar herkese teşekkür ediyorum. Caminin restorasyonunu gönüllü olarak üstlenen ve bu görevi en güzel şekilde yerine getiren Kalyon Vakfını canıgönülden tebrik ediyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımızı ilk günden itibaren projeyi sahiplendiği ve güçlü biçimde desteklediği için ayrıca kutluyorum."

Erdoğan, camilerin hepsinin birer ibadethane olmasının yanı sıra aynı zamanda bu toprakların ebediyen kendilerine ait olduğunu gösteren tapu senedi niteliği taşıdığını söyledi.

"Camiler bizim kimlik kartımız. Bizi binlerce yıllık şanlı mazimize bağlayan manevi köprülerimizdir" diyen Erdoğan, ecdat yadigarı eserleri korumayı, köklerini ve manevi bağlarını da muhafaza etmek bakımından gerekli gördüğünü belirtti.

İhya ettikleri her bir kültürel mirasla aynı zamanda geçmişten bugüne ve geleceğe sarsılmaz bir köprü kurduklarını anlatan Erdoğan, "Ayağa kaldırdığımız her eserimizle millet varlığımızı daha da güçlendirmiş oluyoruz. Aslına uygun şekilde yeniden hayata kattığımız tarihi binalarla İstanbul'la birlikte medeniyetimize de vefa borcumuzu ödüyoruz. Yurdun dört bir yanını ilmek ilmek dokurken, ruh dünyamızı besleyen iman ocaklarının tütmesine özel önem veriyoruz. Rabb'im bu hassasiyetle restore ettiğimiz camimizin içinden cemaati, minarelerinden ezanı, kubbesinden Kur'an-ı Kerim seslerini eksik etmesin diyorum." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her köşesinden, her bir taşından adeta tarih fışkıran İstanbul'a olan sevdası, muhabbeti ve sadakatinin bir başka olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Bize, Sultan Fatih'in, Ulubatlı Hasan'ın ve Akıncılar'ın emaneti bu şehri tüm ilçeleriyle birlikte gönülden seviyoruz. Biz Resulü Kibriya Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz'in övgüsüne mazhar olmuş bu güzel şehrin meftunuyuz, aşığıyız, hizmetkarıyız. İstanbul sevgimizi birileri gibi sadece lafta bırakmıyoruz. İstanbul'un her metrekaresini eser, yatırım ve projelerimizle nakış nakış işleyerek samimiyetimizi gösteriyoruz. Hiçbir ayrım yapmadan tüm İstanbullulara hizmet ederek muhabbetimizin gereğini yerine getiriyoruz. İstanbul'a minnet borcumuzu, bu kadim şehrin tarihi ve kültürel dokusuna daha fazla sahip çıkarak ifa etmeye çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Bugüne kadar kaderine terk edilmiş ecdat yadigarı nice eseri ihya ettiklerini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fatih Sultan Mehmet Han'ın vasiyetine uygun şekilde Ayasofya Camii'ni 86 yıllık ayrılığın ardından tekrar Ezan-ı Muhammedilerle buluşturduk. Büyük Çamlıca Camisi'yle İstanbul'a görkemli ve şehrin sembolü haline dönüşen muhteşem bir eser kazandırdık. Bir dönem vesayet girişimlerine bahane olarak gösterilen Taksim Camisi'ni inşa ederek İstanbul'un kalbine bir gül yerleştirdik.

6-8 Ekim olayları davasında Demirtaş'ın cezası belli oldu 6-8 Ekim olayları davasında Demirtaş'ın cezası belli oldu

Rami Kütüphanesi'nden Eminönü Yeni Camii'ne kadar pek çok eseri, tarihi hüviyetini koruyarak restore ettik, milletimizin istifadesine sunduk. Levent'te, Levent Kaptanı Derya Barbaros Hayreddin Paşa Camii'ni inşa ederek, o bölgeye yine muhteşem bir eseri kazandırdık. 2002'den bu yana sadece Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla yaklaşık 5 bin 500 eserimizi restore ederek ihyasını gerçekleştirdik."

Erdoğan, bunlarla birlikte havalimanlarından raylı sistemlere, şehir hastanelerinden okullara, yollara, köprülere, kültür merkezlerine kadar her alanda İstanbul'u hak ettiği yatırımlarla buluşturduklarını aktardı.

Son 21 yılda İstanbul'a yaptıkları kamu yatırımlarının toplam tutarının güncel rakamlarla 812 milyar lirayı geçtiğini söyleyen Erdoğan, "Bizden önce on yıllar boyunca ihmal edilen İstanbul, 1994'ten itibaren mahalli idareler boyutuyla da altın yıllarını yaşamıştı. Ancak İstanbul'un birkaç senedir yerel hizmetler noktasında tekrar bir Fetret Devri'ne girdiğine üzülerek şahit oluyoruz. Önümüzdeki 9 ay süresince hep birlikte çalışarak inşallah İstanbul'u içinde sürüklendiği bu Fetret Devri'nden hep beraber çıkartacağız. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun diyorum." ifadesini kullandı.